Kategori

Martı Terbiyecisi

Terbiyelendi asi Martı, vakti sık eleyip, inceden Aşk dokudu.
Zamanın tedavülden kalktığı tek yer, kalbimin Aşk dokusu.
Martı Terbiyecisi

Kibirliyim

Terbiyelendi asi Martı,
vakti sık eleyip, inceden Aşk dokudu.
Zamanın tedavülden kalktığı tek yer,
kalbimin Aşk dokusu.
sonsuzluğu kusar Martı, gagası arasında hayat simidim,
kafiye meyletim,
neylesin gönül sensizlikten uzunca...

Aşkta Öyledir

Martı’mın sırtında savrulurum
bir o tayfuna bir bu lodosa,
mide bulandırır serzeniş,
Aşk, neredeyse eş değer soğuğa,
doya-doya yiyebileceğin Aşk’tan doymuş ilhamıma,
ne dersen de, ister delirmiş, ister bunamış de.

...

Küçümse

Küçümse, özünde Aşk’tan daha küçük ya,
umurumda değil,
Aşk; bir civarın bin civânına,
meydan okumaktır kafiyelerimden,
milyon çöl diyarın milyar devesine,
sonsuz su sunmaktır.

Kör bir Martı’nın gözünde yaşlanır...

Kanat Ağırlığı

Yükselir sesimden binlerce Martı,
sonra düşerler Yağmur ıslaklığı kanat ağırlığından.
Yazık, her biri can verirlerken avuçlarımda,
bilirsin, ben yağmur koleksiyoncusuyumdur,
bu yüzden öldüler avuçlarımda.
Seni yakalamak için...

Hâlesi Boynuna

Unutma, unutmaktır tek çare,
hâlesi boynuna dökülen sarı saçlarından,
Aşk’ın hilesi, yüzümü çepeçevreleyen sakal,
tanırlar beni bunca saçma sözlerden,
önemsizleştikçe,
değersizleştim gözlerde,
gözlerin bende değerlendikçe...

Göz Gözü Görmüyor

Oğuzhan Deniz, yığınla şiir yazılı kağıt gemi,
battılar da, mürekkebinden karardı saçı-sakalı.
sonra buharlaştı Güneş gibi yüzünden,
sonra bulut gibi beyazladı.
Çam Oğuz’unun bulutlara değer başı,
şiir yazılı tüm kağıt...

Takibinde Saçlarının

Güzelliğine,
benden başka herkes ayakta uyur,
oysa ben yıllardır uykusuzum
sensizlikten.
Bensizlikten canım çıkar,
sevapsızlık imtihanlarıyla baş-başayım,
amellerimden hâk ettiğim kadar yangındayım.
Aşk ateşine nazaran ne...

Perişan Bile Etmedi

Utanıyorum kendimden,
bir de kalbinden,

Aşk nasıl da bunca şeye rağmen kalbimde?
Oğuz anlamlı sözler adamı değildir,
bakın,
Aşk Oğuz’u ne hale getirdi.
Getirecekte,
perişan bile etmedi henüz,
henüz...

Tek Başıma

Düzmece aşıklarla dolu etrafın, fotoğrafların,
yüzümde senden eski öpücük izlerim.
Gözlerinden gözlerime köprüdür Aşk,
kalbim bu yoldan gelir kalbine,
gözlerini bir an bile çevirme, düşerim.
Kapatma gözlerini bana, açık...

Kitap Gibiyim

Saçların güneştir senin,
sigaradan değil de,
güneşe çok yaklaşmaktan kanserim.

Bunu daha önce söylemiştim,
aslında ben senin için kitap gibiyim,
her sayfamda senden şiir dolu izlerim,
her sayfasında senden hayal...

Emeksizdir

Düşüncemin en saf hali,
saflar halinde kafiyelerden sebep,
yoktur seni daha güzel yazabilen!
Tam da bu yüzden değersiz, edersizim,
görgüsüz, aynı zamanda çulsuz bedenim,
Ruh’umun Sen zenginliği eksiltilemez,
Ruh’ta...

Yüzümün Yorganı

Vakitten, Zaman çalan Adam’ın Aşk’ı,
Yağmur Zamanı, topla Aşk Hasadımı,
Aşk Hastası Oğuz’un gönül yangını.
Haset dolu gönlüne hasretim ya,
ne aptalım, Martı Terbiyecisi Kaptanı.

Kapanlarda sayfalarım...

Cevaplar

Tam olarak durmam, gerçekten harikaları yazmadan,
hatıraların amacı da budur, bir köşeye yazdırmak,
tadından bıkmamaktır Aşk, nazından usanmamak,
unutmamaktır Aşk ve Aşık’lığımdan utanmamak,
Terk Edilmekten...

Başladığı Yerde

Bir çift gözüne, binlerce sayfa şiir,
okumakta para etmez, hayırsızdır işim.
Dokunamadıktan sonra yüzüne,
yüzünün de anlamı kalmaz ya,
Şair; yine bildiğini yazar,
bilmesem seni, ilham ne arar?
Bak;
Aşk yine kalbimdedir, sen...

Özlemekle Kalma

Gözlerin gizli özne.
Sadece bundan milyarlarca kafiye yazabilirim,
Şair adamdan korkulur, bilmez misin sen?
Bir kafiyesinden bin ölü adam yaratıp,
başka bir kafiye de sen diye diriltir.
Sen dahil, hayretle bakarken, başka...

İstanbul Gibi

İstanbul gibi, iki yakam bir araya gelmez.
Kravatımdan köprüler dikip Deniz dibine,
su yüzüne çıkarttım yüzümün mimiklerini,
trafikte kalmışçasına sinirlidir gözlerim,
kanın kırmızısını kusarken gözbebeklerim,
o an ince bir Yağmur...

Hiç Hatrım Yoktur

Korkuyor musun?
Korkma,
sana en son zarar verecek adamım ben.
Senden en son vazgeçecek adamım ben.
Son’u olursa Aşk’ın, o zaman unuttum say,
Sensizliğe saygımdandır bunca satırım,
hatrıma düşmüş binlerce...

Başucundayım

Anlamadığını biliyorum,
zaten,
buna anlam veremiyorum…
Aşk, nasıl da anlamsızlık oldu,
bilmiyorum.
Yorulmadım da sıkıldım sensizlikten,
sıkılmadın mı bensizlikte? Ne kolaydır senin için,
bilirim… Adına bütün çirkin cevapları...

Bu Kadarsın

Henüz vakit erken, çok erken…
Bana Aşk genç yaşta rastladı, bundan mı?
Aşk gençliğimin ömür tüketen hastalığı.
Başkası olsa çoktan unutmuştu,
bu Aşk başkasında olsa, şu an yaşamıyordu.
Yaşıyorum sanma, taşıdığım Aşk Ruh’u...

Topraktı Yollar

Üç ay kadar kışsın, bir o kadar Sonbahar,
üç ay kadar İlkbahar, o kadar da yaz,
Oğuz yaz, Aşk kaleminden dökülürken,
süzülür tepende Martı’ların, şu an kıştalar,
Kış kanat kırar en azından kanat yorar.

Artık yolundan...

Git Gidebildiğince

En azından unutmak için çabalarım,
boşa gider çabalarım, Martı yakalarım,
besler büyütür, sonra özgürlüğe bırakırım.
Yalansızım, bir katre yaş kaldıysa gözümde,
gözüm bana da yalancıdır.
Değil mi?
Sen bu sözlerden ne anlarsın-ki...

Çapası Aşktır

Gideceğim tümüyle, son bir kez gör beni Ben’ce,
Sen’ce yüzümün bir değeri yoktur, Aşk’ım boştur,
bu yüzden koşuyorum peşinden zaten,
zaaf’ım Aşktır.
Aşk; kurtla-kuzunun hayatta kalma savaşıdır,
her anlamda...

Üzüntü Günlükleri

Hayat, ikidir,
ölüydün, diriltildin, ölüp, diriltileceksin.
Bir bardak çayın ikramı şeker de ikidir.
Bir bardakta karışıp, birleşmekte Aşk.
Sevişmek, tam da bu yüzden Aşk.
Bir dünya hayatınca birlikte yaşamak.
Bir Cennet...

Melodilerle Uyanırız

Martı Terbiyecisi, haklıdır çirkefliği,
Sende bu kadar inat etmişliğin faydası yokken,
kimin karnı toktur Aşk yokken, tamamen?
Doyamadığımdan Sana, bana tokluk yoktur,
benim-ki sonsuzluk iştahı, ilelebet doyamam sana.
Aşk...

O Kafiyelerden

Ben hiç birinizin olamayacağı kadar Aşığım,
bu yüzden hiç anlamadığınız sözler yazarım.

Yazdıklarım beş para etmez, Aşk para ile gelmez,
Aşk para etmez de, paradan aşıklarla geçer günün,
ne kadar özgün, buna en az ben kadar da...