Anlamlı Olabilmesi İçin

Saat 09:55

Gün…
Günler…
Haftalar ve aylar, sonra yıllar, sonra asırlar.

Hepsi manasız.
Neden var oldukları bile belli değil.
Benim için mi?
Sen’in için mi?

Saçmaladığımın farkındayım.
Affet.
Artık yazmayacağım.

Saat 11:45
Şunu anladım.
Tanık olduğum en güzel manzarasın.
Daha önceden neden bu zaman dilimi içinde yaratıldığımı sorgulardım.
Artık,
sorgulamıyorum.

Azizim.
Sen’in gülümsemen hayatlar kurtarıyor.
Sen öyle gülümse işte.
Benim de şair yanım hiç susmuyor.
Bunlar şiirse, bana da Şair diyebilirsin.

Özlemenin bir sınırı yokmuş.
Onu da anladım.

Zamanım kısıtlı.
Bilmem ne kadar…
Ama yeni bakış açılarım oldu.
Kimileri yara açsa da.

Mesela 60 yıl ömrüm olsa,
4.5 milyar yıl yanında hiç.
Mesela bu 60 yıl Sen’inle geçse,
çok uzun ve huzurlu bir ömür demektir bana.

Neden saçmaladığımı da bilmiyorum şu anda.

Neyse, henüz vakit erken ölüme.
O yüzden Sen gülümse.
Belki çok ücralarda bir yerde,
ne bilirsin azizim,
Birisinin hayatını kurtarıyorsundur.
ne bilirsin azizim,
O ücra köşelere ışık oluyorsundur.

11:51 – Vaktin akışını suya benzetirler genelde.
Ama ben Sana benzetiyorum.

Bilmiyorum, benim için, anlamların içleri değişti.
1 günün oluşabilmesi için, dünyanın, güneşin etrafında dönmesi gerekir ya…
benim için 1 gün, Sen’in uyuyup, uyanman oldu artık.

BEN ZAMANI SANA ENDEKSLEDİM,
VE MEMNUNUM ZAMANIMDAN.

Sen, kimler yoksul bilmiyorsun.
Kimler toktur onu da bilmiyorsun.

Bu gezegene gelmekteki amaç bunlar değil, zaman.

Gücünün yettiği kadar ağlamak,
bağırmak,
gülmek,
eğlenmek,
üzülmek…

Bunlar anlamlı olamaz.
Bir şeyin anlamlı olabilmesi için,
etrafında dönmesi gerek.

Ateş böcekleri misali.
Anlamazdım…
Ateşi seven böceğin hissini hiç.
Ama şimdi,
biliyorum.

Sen’i seven bana bak,
aptalın teki…
gözlerimde yaşama dair istek yok.
O pahalılıklara,
o sahteliklere.

Gözlerimde Sen’den başka görme yetisi yok.

Yine abarttım Sen’i Sevmeyi.
Aslında böyle saçmalamam da Aşk.
Aşk,
bunu gerektiriyor.