Aslında Şunu İstiyorum

Yeni marifetler edinir insan… Aşık olduktan sonra kalbine taş atılmış gibi hissedersin…

Kimse bilmemesine ve kimsenin umurunda olmamasına rağmen öyleymiş gibi gelir ve buna rağmen herkesin bilmesini istersin…

Bu çok karışık bir duygu.

Üzüyorum Sen’i farkındayım. Olmazlar peşinde koşuyor gibiyim, sürekli koşuyorum de hep aynı yerdeyim. Yerimdeyim ve bir adım bile ileri kımıldayamıyorum. Hep aynı senaryo, ben de senaryo hep aynı. Tek değişen şey zamanım… Bedenim… saçlarım beyazlıyor, gittikçe daha kırılgan olmaya başladım. En ufak bir şey bile canımı çok yakıyor.

Buradan şunu anlıyorum, sanırım yaşlanınca aksi ve çekilmez bir adam olacağım. Gerçi şimdi de pek aksi söylenemez.

Sana hayallerimden bahsederdim.

Bana Aşık olan birine Aşık olmak. Oldum da. Beni çok seven birini çok sevdim. Gözlerine bakınca Kahve Etkisi yaratsın istedim, uyutmasın, uykularımı kaçırsın istedim, kaçırdı da. Öyle güzeldi ki bu uykusuzluklar, anlatılması çok güç.

Ama insan tuhaf varlık, bir de bunun üstüne Aşk eklenince, iki misli tuhaf oluyor. İstedikçe istiyor, verdikçe alıyor, aldıkça doymuyor vesaire. Benim bunlar da gözüm yok ama, yaşıtlarım gibi değilim ya da arkadaşlarım gibi.

Pahalı zevklerim yok, arabalara ilgi duymuyorum hatta arabaların sesini sevmiyorum… O yüzden cadde yerine hep ara sokaklardan gidiyorum gideceğim yere. Marka takıntım da yok. Ne bileyim, futbol sevmiyorum mesela, fanatikler gibi birini öldürürcesine sinirlenmiyorum. Televizyon da izlemiyorum, bazıları gibi her hafta kaçırmadıkları dizileri gibi dizilerim yok. Sanırım izlediğim şeylerdense kendi hayatımın tadını çıkarmak istiyorum. Ama tadım eksik gibi, tuzsuz bir yemek gibi, bana tuz olan Sen gerekli. Başka bir şeye takıntım yok galiba.

Aslında benim hiç takıntım yok Sen’den başka. Sen’i istemekten başka bir şey istemiyorum.

Aslında şunu istiyorum;

Sahile çok yakın olmayan bir kasaba düşün, bu kasabaya da çok uzak olmayan bir ev düşün. Şu Hollywood filmlerinde ki mutlu aile tablolarında olan evlerden.

Evin önünde düz bir çimenlik ve evin hemen yanında bir tane ağaç, herhangi bir ağaç olabilir, elma olabilir mesela ya da pelit ağacı olabilir, pelit ağaçları çok sağlamdırlar… O ağacın bir dalına bağlı salıncak, güneşe üç yandan bakacak şekilde inşa edilmiş.

Evin arka avlusunda böyle meyve ve sebze yetiştirebileceğim kadar bir bahçe, bir tane çomar köpek, düşünsene, tavuklarımız bile olabilirdi… bir tane siyam kedisi evin içinde…

Evin kapısından içeri girince büyük bir salon, sağ da bir şömine, sol da ise kanepeler, kanepelerin sol tarafında bir tane kütüphane ve önünde bir çalışma masası, kanepelerin sağında ise mutfak, Amerikanvari bir mutfak, Sen yemek yaparken izleyebilmek için, mutfağın hemen solunda arka bahçeye açılan bir kapı… Sağında ise üst kata çıkan bir merdiven… Merdivenlerden çıkınca hemen sol tarafta yatak odası, sağında da iki oda daha, çocuklar için.

Sen’in üzerinde çiçekli bir elbise ayak bileklerine kadar.

#OD | Sevgiliye Mektuplar * Sanırım dünya hayallerimize yetmeyecek kadar yaratılmış.