Ben Bir İnsanım

Şimdi, kimsenin olmadığı bir deniz kenarındayım.
Issız bir kulübe ve tuttuğum balıkları pişirmek üzereyim.
Sadece ağaçların yapraklarının hışırtısı, ıslıkları,
kuş cıvıltıları, bir de yüzümü okşayan serin hava var.

Sorumluluklarım yok.
Kimseye hesap vermek zorunda değilim.
Kimseye nezaket göstermek, saygı göstermek zorunda değilim.
Kimsenin benden bir beklentisi yok.
Kentin kirli havası,
gece gökyüzünü görünmez yapan sokak lambaları yok!

Dudağımda yarım bir sigara,
içimde özlemlerim var,
biraz da umursamazlık.
Birazcık vazgeçmişlik var herkesten, her şeyden.
Gerçekten kendimleyim, kendimi dinlediğim bir yerdeyim,
yalan söylemek zorunda değilim kendime.
Sabah kalkıp işe gitmek zorunda değilim.
Her gün gördüğüm insanları görmüyorum.

İşte, balıklar pişti.
Şimdi kendi pişirdiğim dünden kalma azıcık bayatlamış yarım ekmeğim var.
Kendi yaptığım bir içecek yine masamda.
İşte, karnım doydu!
10 dakika öncesine kadar tek derdim karnımı doyurmaktı.
İnsanım ya, açlığımı çoktan unuttum bile.

Gökyüzünü izliyorum, hava biraz serin, üzerimde eski bir hırka var.
Azıcık üşüdüm ve ovuşturdum ellerimi, kollarımı!

Lacivert lacivert bakıyor gökyüzü bana.
Ben ona toprak rengi gözlerimden, kahverengi kahverengi…

Anlamlı geliyor işte yine bir şeyler.
Ve anlamsız geliyor nefes alışverişlerim.
“Neden varlık varsa, o yüzden yokluk var.” diyorum şair sesimle.
Kimse duymadı ne yazık ki, kimse sorgulamadı bende hayatı.
Kimse görmedi mesela benim gözlerimden doğayı,
bir ağacın sapasağlam gövdesini, kimse benim gözlerimden göremedi.
Bir kuşun kanadındaki umudu kimse görmedi benim gözlerimden.
Ve ölmeyi hiç düşünmedim bu gün.
Sanki az önce balıkların canına kast eden ben değilmişim gibi,
işte, karnım doydu yine, unuttum açlığımı.

İşte, sabaha karşı yine dünyanın benim olduğum kıtasında.
Gece siliyor makyajını gökyüzünden, Ay kayboluyor.
İçimde bir gece kayboluyor,
bir gün doğuyor içime, ufukların ince çizgisinde,
bir umutla birlikte ısıtıyor ellerimi, kollarımı,
kendime sarılıp donmaktan kurtarıyor beni.

İşte, yine o yüzümü okşayan serin rüzgar.
Bir öksürük ciğerlerimin isyanı.
Sabaha kadar kaç sigara ile zehirledim kendimi, bilmem.
Ben bilmem kendime ne kötüdür, ne iyidir.
Çoktan unuttum bile içtiğim sigaraları.
Çoktan unuttum bile balığın tadını!
Yine karnım acıktı.
Uykum geldi yine!
Ben bir insanım!
Kayboluyorum hudutlarımda kendi kendime.
Buluyorum kendimi, kendimin sınırlarında,
tekrar kaybedene kadar kendimleyim.
Ben bir insanım!

Ne tuhaf, hiç gülmedim bu gün!
Hiç ağlamadım da!
Saatten de habersizim.
Günlerden, aylardan, yıllardan…
Beni ilgilendirmiyor günlerin isimleri.
Ayların isimleri, yılların rakamları.
Hiç istemesem bile benden kaçarak uzaklaşıyor akrep, yelkovan…
Bir saniyeç var mesela ömrümden hızla uzaklaşan.
Ne tuhaf, kızgın bile değilim zamana.

Ve içimden gelenleri yazdığım kaçıncı hayal dünyam bu,
bilmiyorum.
Ben bir insanım!

#Meftun | Ahlâl’ime halimden anlatırken…