Bir Ömür

Bir ömür…
Sürsün bir ömür…
Bir ömür sonsuz sürsün mesela yanında.
Hani peçetenin yanaklarına değdiği an mesela.
Hani uzanışın kanepeye.
Hani dalıp giderken Sen uzaklara, benim ”uzaklar” olmak isteyişim.
Sürsün bir ömür…
Ne olur yani?

&

Neden ve nasıl olduğunu anlayamıyordum, içimde bir ses, sev diyordu sadece. Ben bu sesin büyüsüne kapılmış seviyordum sadece. Neden sevdiğimi de bilmiyordum üstelik. Ne oluyor da seviyorum, onu da bilmiyorum üstelik…

Hikayemin acıklı yanlarından biri de, birlikte uyumak özlemiydi. Birlikte uyudular bir öğle vakti kadar kısa. Fikirleri farklıydı ama Aşk’tan bir an gitmiyorlardı, candan tebessüm ederlerken, kimi zaman uzaklığın verdiği can yakıcı, boncuk boncuk terleyişleri. Bu damlalardan sadece birisi düşseydi tabiat ananın koynuna, aniden yeşerirdi her yer.

Siz, hayatın sadece bir kısmını biliyorsunuz… Ben ise görüyor, dokunuyor, kokluyor ve işitiyorum. Hayatın kendisini, amacını. Yaşam dedikleri şu belirli bir süre var ya bir ömür kadar, işte ben sonsuzluğun O’nun peşine düştüğünü biliyorum. Ondan bu ahkam kesmelerim ve çoğu zaman şairane tavırlarım.

Bilseniz ki iyi ki bilmiyorsunuz… bir nefes alış-verişi vardır, denizin esintisidir, bu ılık kısa meltemde yüzünüzü okşayan. Sigara ve çay eşliğinde denize karşı oturmuşsunuz gibi hissedersiniz. Ki, iyi ki hissetmiyorsunuz.

Gözlerinden gözlerinizi alamazsınız. İnsanın içini titreten bakışları vardır, tuhaftır hani, merhamet vardır bakışlarında… Yavru bir kuşun yuvasından düştüğünde ki acıma hissi sarar benliğinizi o baktığında. Ya da yatalak bir adamın yürümeye olan Aşk’ına şahit olursunuz o umut dolu bakışlardan.

Kısa ve öz aslında ömür. Bir Ömür sürer ve sonra biter ömür denen nota. Evet, ömür, bir piyanonun notları gibi akıp gider zamanda. Zaman, nota defterinde sırasıyla çalar hayatlarımızı. Bazı notalar korkunçtur, bazıları efsanevidir. İşte tam bu anda o size dokunsaydı, melodik bir rüya görmüş olurdunuz… Tuhaf olan başka bir şey de, bunu bilmeden yapıyor olması.

Şimdi hastalığın neden var olduğunu biliyor gibiyim. Burnunu çekişlerinde bir zarafet vardır… O hasta olduğunda yaşam da hastalanır hayata. Bildiğiniz tüm hayat döngüleri, dönmez, durur.

İşte vakit en çok O’nun yanında değerlidir aslında… Siz bilmezsiniz ve iyi ki bilmiyorsunuz.

Tüm bu kötümserliğimin içinde iyi giden bir şeylerin var olması hayata tutunacak sebeplerdendir.

&

Nazeninim hastalıkla boğuşurken!

Havada polenler uçuşuyor… Susuzluktan kurumuş dudaklarımın derisini dişlerimle koparıyor, boşluğa tükürüyorum… Sanki bir daha yanında hiç yürümeyecekmişim gibi, hayata yeni bir isyan dökülüyor dudaklarımdan.

Bir şiirin etkisinde uyanıp güne, sabahın soğuk, öğleyin sıcak, akşamın yorgun havasında yürüyorum evime! Evim… burası Sen içindeyken güzel. Tüzele aykırı bir akşam karanlığı. Şükretmem gerekiyor…

&

Ömrün tamamı,
tamam ömrüm, biteceksin, biliyorum.
Tamam ömrüm, biteceğiz, biliyorum.
Ömrüm, O’nun Ömrü kadar ihtiyacın var yaşama,
soğuk su dolu bardağın dışındaki buğu kadar,
ıslak göğsünün ellerimin içinde kayboluşu,
uyuyor numarası yapmak kadar cezbedici,
gözlerinin oynayışı belli oluyorken gözkapaklarından,
gönül kapımdan gir içeri,
ben telaşlı hizmetkârınım.

#OD | Kızıldeniz * Bir Ömür