Bunca Mucizenin İçinde

Şu sıralar bildiğim her şeyi unutuyorum.
Oysa Oğuz, övünür unutamayışıyla.
Unutacaksam bilmenin ne anlamı var?
Sen’de bu hataya düşüyorsun.
”Unut” diyorsun. İyi de Azizim.
”Unutmak” sevmenin zıttı değildir ki…
”Sevme” demen gerekiyor…
Ona da sesinin gücü yetmez.
Sen’in gücün yetmez.
Öyle şeyler deme zaten,
gücüme gidiyor.

”Sen” bana unutturamazsın.
”Sen” bana Sevme diyemezsin.
Ben bile bunu deme hakkını bulamıyorken kendimde.
Nasıl olur da vazgeçerim yaşamdan?

Azizim.
Sen, Oğuz hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.

Sen Azizim.
Ne biliyorsun ki içimdekini.
Sen’i içip… Deliren mi var ben gibi başka?
Boş konuşma. Ya da konuş,
nefesin vursun yüzüme,
cennet serinliğinde.

Saat: 20:24
Bir dakika önce saçmaladığım için özür dilerim.

Benim suçum hiç yoksa bile özür dilerim.

Sen’i, Sen’den çok sevmeye hakkım yok.
Ama kendimden çok sevmeye hakkım var.
Yani canımdan.
Yani Can’dan…
Yani ondan, bundan, şundan.
Onlardan Sana Aşık olmaz zaten.
Onlar Sen’i sevecek kadar cesur değiller.

Neyse Sevgili!
Büyük konuşmanın manası yok.
Allah göstermesin.

-Amin.

Kendime söz vermiştim.
Sen olmayacaktım.
Yine yapamadım.

Bu saçmalıklara aldırma, canım burnumda benim.
Sen soluyorum buralarda.
Sen oluyorum buralarda.

İs kokuyorum buralarda.
Aşk’ın içimden dışıma sıçradı.
Yanıyorum.

Ey Sevgili! Sen’siz bir lokmanın tadı olabilir mi?
Nasıl beklersin benden mutlu olmamı?
Henüz dilimin tadı yokken…
Kalbimin nasıl olsun?
En iyisi uyumak,
gerçi uykumda Sana emanet.

”YEMEMİŞ, İÇMEMİŞ YİNE SEN’İ SEVMİŞİM BEN.”

Çok romantik değil mi Sen’ce de?
Seni izlemek…
Beni yakmak.
Sen ”bir içim su” iken…
benim yanmam.

Bu anlatılmaz Azizim. İstersen ”Sen” ben ol.
Yani bildiğin ”Ben” ol.

Şu lahzadır beni kesmez.

Çok sigara içtim Azizim.
Üzgünüm.
Bırakacağım derken,
yenisi eklendi ellerime diğeri sönmeden.

Sigara kokarsam affet.

Hani yetişmen gereken çok önemli bir yer vardır.
Ama uyuya kalmışsındır.
Can havliyle açarsın gözlerini.

Ben uyanınca ”Sen” öyle geliyorsun işte aklıma.
Bense çok geç kaldım Sana.
Tam 8 sene.
Sen’den önce ölürsem affet.
Benim değil,
ecelin yüzünden.

Şu şairlere bak sevgili!
Onlar ne anlatıyorlar?
Sen buradayken onlar nelerden bahsediyorlar?
Çok saçmalar,
çok sahteler.
Ego değil bu.
Bu ”Sen” olmak olsa gerek.

Öyle ya,
Cemal Süreya görseydi Sen’i.
Seni yazmak zahmetinden kurtarırdı
beni.

Saat şimdi 20:40
Sanki hiç geçmiyor.
Daha sabaha çok var.

Neden uyuyamadığımı biliyor musun?
”O zaman Sen’i düşünemiyorum.”

Peki şimdi çok mu düzgün aklım?
Değil.
Merak etme.
ben rüyalarımda görüyorum,
uyusam da.

Tükenmez kalemin tuhaf bir kokusu var.
Ben yazdıkça yayılıyor odaya.
Ve güzel kokmuyor.

Saat şimdi 20:44
hiç yarın olmayacak gibi.
Gerçi zamandan vazgeçeli oldu epeyce.

Bu mevsimler, bu aylar Sevgili!
Nasıl da her şey yerli yerinde,
değil mi?

Kalkmış bunca Mucizenin içinde,
”Beni sevmiyorsun” diyorsun.
Saçmalık bu.

Yoruldum Sevgili!
Bana söyleyeceklerine
tahammülüm yok.

Ne söyleyeceksin ki zaten,
söyleme.

Neyse…
Başım attı yine,
yazmıyorum artık.
Sıkıldım.
Her şeyden.

Bu arada Rabbe Şükür
Sen’i yarattığı için…
Gözlerimin sanatısın.

”SANAT, AŞK’IN SEN OLMUŞ HALİYLE YERYÜZÜNE İNMİŞ HALİDİR.”