Düşünce Nimeti

”Kuran-ı Biz indirdik ve şüphesiz O’nu koruyacağız.”

Düşünmek Allah’ın delilidir. Kısaca düşünelim,
Evren koca yaratık, evrenin içi de dışı da ancak Yaratıcı’nın eseridir. Su üzerinde nasıl bir ağacın tohumu ekilmeden topraktan büyümesi ve kendiliğinden keresteler haline gelip bir tekne halini alması, sonra da yine kendiliğinden su üzerinde dengeli bir şekilde yol alması imkansızsa, kocaman evrenimizde kendi başına bir araya gelip, maddeleri ve canlıları meydana getirmesi imkansızdır.

Şimdi size,
”Şu keresteler yerde biri sağda, biri solda dağınık halde duruyorlardı, birden havalanıp birbirine eklendiler, sonra da denizde dengeli bir şekilde yüzen tekne haline geldiler” desem bana ancak deli dersiniz.
Ama siz bana kocaman evrenin tek bir noktadan büyük bir patlama ile (ki, bu da Kur’anda şöyle yer almaktadır, ”Yer ve Gök birbirine bitişikti, biz onları ayırdık”.) maddelerin birbirinden ayrıldığını, belirli yer çekimi kuralları ile kendiliğinden bir araya geldiğini söylediğinizde siz haklı oluyorsunuz?

Söyleyin şimdi, hangimiz deli?
Kim Allah’ı inkar ederse Cehennemde ebediyen yanar, (Allah affetmeyi dilerse ki, affetmeyi kendine ilke edinmiştir, o başka.) başkalarını da peşinden cehenneme sürüklerse, vay o kişinin ahirette ki haline… katmerli azap, duble azap.
Ölümden sonra hayat yok diyenlerde var, varlıkları adına düşünmeliler kusursuz yaratılışlarını. Tepelerinden, ayak tırnaklarına kadar incelesinler kendilerini.
Sizce,
Saçlarınızı, saç derinizi, yüzünüzü, yüzünüzde etten camların görebildiği her şey de dahil gözünüzü, kaşlarınızı, koku alan burnunuzu, ses dalgalarını kemiğin titreşimi ile elektriksel sinyallere çevirip beyninize duyduran kulaklarınızı, yemek yiyesiniz diye damağınızdaki ete çakılmış çivi gibi dişlerinizi, tat alan dilinizi, tüm vücudunuzu komuta ettiren beyniniz ve onu koruyan kafatasınızı ve onu da zincirlemesine vücudunuza bağlayan omurganızı, omurganızı ayakta tutsun diye verilmiş sağlam kaslarınızı, çeşitli işlerde kimseye muhtaç kalmayasınız diye ellerinizi, midenizi, kalbinizi ve nice hikmetle yaratılmış diğer organlarınızı siz sadece birbirinizi öldürebilin, ya da ölün diye amaçsız bir nedenden yaratıldığını mı sanıyorsunuz?
Yanılıyorsunuz,
şimdi bu yukarıda saydığım ve saymadığım binlerce nimeti düşünün, ya da bunları yapabilecek kadar zeki olun ve bir robot inşa edin, her halde milyar dolarlar harcamak gerekirdi ki, onu belirli bir zaman sonra toprağın altına gömecekken böyle bir zahmete, maliyete karışmazdınız,
Peki Allah bunca hikmetiyle sizi yaratıp, sonra toprağa gömülüp, gömülmesenizde çürüyün diye mi yarattı?

Yine Kur’an’dan bir ayet,
”Ne de az düşünüyorsunuz.”
Allah’a inanan felah bulur, yeri emin olur.

Ya Rabb, bizi sapmışlardan ve cehenneme gideceklerinden eyleme.

Yazar Hakkında

Türkiye’de okur-yazar oranının %6’larda dolaştığı 21. yüzyılda sorgulama mekanizmalarının çalışmamasını sorgulamak oldukça gereksiz, biliyorum! Buna rağmen gündeme dair sessiz kalmak vicdanımın gürültüsünden uyumama izin vermiyor. Bu sorguları/tespitleri bırakalı uzunca bir zaman olmuştu aslında ve aslında ara-sıra gelip bir şeyler yazıyordum, şimdi bütün kinimi ve nefretimi kalemime alıp, yeniden yazmak istiyorum…

Ve bana engel olabilecek tek kişi yine benim…