Evet Bilmiyorum Hayır Biliyorum

Evet Bilmiyorum Hayır Biliyorum

Bunda bir iş vardır, şunda bir diş vardır… bilmem ne…

Bir insan düşünün, sabahın 07:00’sinde kalkıp, alelacele elini yüzünü yıkayıp evden çıkıyor. Dolmuş, metrobüs, metro veya her neyse işte bir şekilde işe gidiyor… Öğle vaktine kadar çalışıyor, yemek yiyor, su içiyor, sigara içiyor, akşama kadar yine çalışıyor, 12 saat çalışıyor.

Akşam yine evine gitmek için yine metro, metrobüs, dolmuş bilmem ne, neyse ne evine gidiyor. Müslümansa şükrediyor, değilse küfrediyor… yemek yiyor… evliyse hanımının çenesini dinliyor, televiyonda şu tarz senin izliyor, bu sörvayvır benim diyor, kel alakasından bahsedip, bu ses kimin dinliyor… evli değilse arkadaşlarının yanına gidiyor, içiyor, geziyor veya bilmem ne. Kime ne…

Gece saatlerinde yatıyor, zenginlik hayali kurmaktan uyuyamıyor ya da karı kız düşüncelerinde cirit atıyor veya bilmem ne…

Sabah oluyor, aynı terane… okul da okumamış zaten, zaten okumuş da adam olmamış zaten okusa da okumasa da adam olmayacakmış falan filan bilmem ne…

İşe gidiyor yine bu insan, ya da gitmiyor… Aylık maaşı 1400 lira, kirası zaten 1000 lira yoksa bilmem kaç para.

Müzik dinliyor, üzerine saçmalamak üzerine ihtisas yapmış gazeteleri okuyor, seksopat ve sadistlik, canilik aşılayan haberleri izliyor. Kulaktan dolma bilgileriyle kendisini diğer insanlardan daha önemli görüyor ki zaten başka herkesten kendisi daha önemli ki başka kimsesi yok zaten, yoksa var mı? Varsa da bilmem ne…

Haliyle öğrenmeye de, ülke için yararlı olan şeye de bilgiye de hiç mi hiç vakti yok, cahilin daniskası.

Bir insan düşünün ki, evet bilmiyorum hayır biliyorum diyor.

Bilse ne, bilmese ne? Evet dese neye yarar, hayır dese kim haberdar?

Ve bu insan körelmiş zihniyle siyaset, politika yapıyor… Yaptığını sanıyor, yapsa ne yapmasa ne?

Sonra ben düşünüyorum yine… Evet dese ne çıkar, hayır dese ne çıkar…

İki takım var, birisi evet diyor, diğeri hayır diyor, kimin neden evet dediği belli değil, kimin hayır dediği belli değil.

Ey halkım, açsanıza gözlerinizi, ülkeyi yönetmekte ittifak halinde olamayanlar nasıl ülke yönetebilirler? Daha birbirini anlayamayan insanlar, halkını/halklarını nasıl anlarlar? Ben mi kıt düşünüyorum yoksa düşünmeyen sizler mi? Yoksa bilmem ne…

Bıçakdaroğlu ‘’Tek yönetim, despotluk, bilmem ne?’’ derken, kendisi ülke yönetimine gelse ne olacak ki başka… salak salak konuşmalar, ilk okul sınıflarındaki öğrencilerin birbirini öğretmenlerine şikayet eder gibi halka birbirilerini şikayet ediyor…

Halk cahil güruh, evet de diyorsun diyor, hayır de diyorsun diyor… Öyleyse neye evet neye hayır peki?

Geçdoğan ‘’Tek yönetim, iktidar ve güç getirir diyor bilmem ne?’’ derken neye göre diyor, vergiler çoğalıyor, açlıktan insanlar ölüyor, iktidar saraylarda dolanıyor, dolansa ne dolanmasa kime ne?

Halk cahillikte mastır yapmışken, evet de diyorsun diyor, hayır deme diyorsun, demiyor… Öyleyse kime ne?

Şimdi millet vekillerinizden tutun da karılarının kedilerinin tırnak kesimlerine kadar devlet görevlisi olan bir yığın adam kendi içinde çatışırken, nasıl olur da evet ya da hayır dersiniz yoksa bilmem ne?

Ne derseniz deyin… Yoksa bilmem ne!

Oğuzhan Deniz * İnsanlar görüyorum, sonra görmek istemiyorum.

Yazar Hakkında

Türkiye’de okur-yazar oranının %6’larda dolaştığı 21. yüzyılda sorgulama mekanizmalarının çalışmamasını sorgulamak oldukça gereksiz, biliyorum! Buna rağmen gündeme dair sessiz kalmak vicdanımın gürültüsünden uyumama izin vermiyor. Bu sorguları/tespitleri bırakalı uzunca bir zaman olmuştu aslında ve aslında ara-sıra gelip bir şeyler yazıyordum, şimdi bütün kinimi ve nefretimi kalemime alıp, yeniden yazmak istiyorum…

Ve bana engel olabilecek tek kişi yine benim…