Kime Güvenirsin

-Bana güvenmekten bahseder misin?

Güvenmek… Birine güvenmek zordur. Özellikle çok sevdiğin birine güvenmek diğer her şeyden daha zordur. Çünkü, sevdiğin birine güvendiğinde aslında güveninin içerisinde diğer duygularından da vardır. Yani, sadece güvenmezsin, güvenmek istediğin kişi aynı zamanda sevdiğin ya da senin ona anlam yüklediğin birisi olmalıdır.

Bu sadece tanıdığın insanlarda olmaz bence, yani mesela birine borç verirken, o kişiyi çok tanımasan da borç istedikten sonra güvenini kazanması için onda sebepler ararsın. O zamana kadar hiç dikkat etmediğin konuşması dikkatini çeker. Ya da el hareketleri. Ya da en çok güvenmek istediğin şey, senden borç isteyen kişinin kelimeleridir. Bu çok önemlidir, çünkü borç isteyen birisi borç isteme mazeretini anlatırken, hem kelimeleri hem de kelimelerin oluşturduğu cümleler bir ahenk içindeyse, seni tatmin eder. Ancak bölük-pörçük bir hikaye anlatılıyorsa, o an içinden ona güvenmezsin ve kendi hikayeni uydurmak için zihnin arkaplanda çalışmaya başlar. Çünkü güvenemediğini açık açık dile getiremezsin ve bunu dile getirmek en azından bizim toplumumuzda bir ayıp gibi. O yüzden sende güzel bir senaryo için zihnini son nöronuna kadar yorarsın.

-Peki, insan neden sevdiğine güvenir sadece?

Çünkü sevdiği kişiden beklemez. Çünkü insanın birini sevmesi için belirli kriterleri karşılaması gerekir. Zaten sevdiğin birine de güvenemezsen kime güvenirsin ki?

-Sen her sevdiğin kişiye güvenir misin?

Aslında artık kimseye güvenmiyorum desem yeridir. Üstelik kendime bile güvenmiyorum. Bazen kapıyı kilitleyip, anahtarı üzerinde bırakan ben nasıl olur da kendime güvenebilirim? Ve birisi kendine güvenemiyorsa, başka kime güvenebilir ki?

-Ama kapıyı kilitledikten sonra anahtarı birine güvenerek orada bırakmadın, unuttun sonuçta.

Evet, aynen öyle oldu, benimde tam olarak söylediğim şey bu… Ve bence, unutmak ve güvenmek birbirinden her ne kadar uzak gibi görünse de şimdi söylediğin gibi, aslında tam olarak ikiz kardeş gibidirler. Sen hiç sevdiğin birini unutur musun?

-

Peki, kendini unutur musun?

-

İşte tam da böyle aslında, birine güvenmek zorunda değilim, böyle bir zorunluluğum yok, ama kendime güvenmek zorundayım. Zaten bu seansların bir amacı da bu değil mi? Zihnime olan güvenimi arttırmak, ya da bu seanslar her neyi amaçlıyorsa o değil mi? Ya da siz kendinize güvendiğiniz için o sandalyede oturmuyor musunuz?

-

Sonuçta insan kendisine bile tam anlamıyla güvenemiyorken, nasıl olur da bir başkasına güvenebilir? Elbette içimizde yer alan hislerimizden birisi güvenmek. Bunu da en çok sevdiklerimize güvenerek kullanıyoruz ve her defasında maalesef acı ile karşılaşıyoruz. Aslında önce acısını çekip, sonra güvensek ne kadar güzel olurdu değil mi? Hayatın keşke böyle bir yanı olsa, acılarının tümünü bir defa da çekip, sonra bir daha hiç acı çekmemek. Mesela 49 yıl yaşayacaksın, 9 yıl komple acı çekip, geri kalan 40 yıl hiç acı çekmesek… Ya 40 yıl acı çekmek zorunda kalırsak? Hayır hayır, acılarımızın hayatımızın böyle aralarına serpiştirilmesi daha iyi sanırım. Yaratılışımızın yine güzel taraflarından biriyle kendi kendime yüzleştim şu an. Teşekkür ederim.

-

Evet…

-

Böyle işte.

-Peki, bu günlük yeterli, değerli katılımın için teşekkür ederim.

#OD – 7 / Seans 10