Lütfetti Tanrı

Muhkem mahkum meftun!

Sarıyorum açtığın sevda kesiklerini, şu şiirlerle, onlar yara bandı.
Uzun uzadıya anlat! Duyacağın tek şey tinsel rahatsızlık.
Aşık, bilir kendisinden her söyleneni, her söylediğini!

Hadi gel,
sen yok et içimdekini kolaysa, oysa gücünün yetemediği şu duygulara savuruyorsun kelimelerini. Birkaç bilimsel terim ve tatmin oluşunun zirvesi.
Ben, tavizkâr…
Ben, tamahkâr…
Ben, ahmak…

Oysa bahsettiklerim ince saç telinden, keşke bilseydin…
Evet, senin adına bir keşke daha dilimden!

Oysa ne kolay anlaşılmamak ve şu ecnebi terimleriyle birini yaftalamak, yadsımak. Ne kötü, bu konuda da kimsesizsin…


Lütfetti gülüşü Tanrı,
yaktı bunun sıcağı,
ısınmak istiyorsan, ısın!
Hayat soğuk ve yalnız,
elinde kaldı tüm gidişlerin.
Ben de kaldı tüm gidişlerin,
ve onlar sana sahte gülüşler.

Lütfetti güzelliği Tanrı,
aşık etti bu soğuk adamı,
yaktı şairi içinden dışına,
ısınmak istiyorsan oku!
Yatak soğuk ve yalnız,
elinde kaldı tüm uykuların,
bende kaldı uykusuzluğun,
ve onlar mışıl mışıl uyurlar.

Lütfetti zamanı Tanrı,
Saat 03:16, ben aşığım!
Ölmek istiyorsan git,
yaşlanmak istiyorsan kal,
ve anlat nesillerine,
boynundan nice şairler,
nice şiirler türettiler…
Ve anlat zamansızlığımı.
Anlat Oğuz’u! Yokmuş’unu.

Lütfetti Sen’i Tanrı.
ve sonra
lütfetti Aşk’ı Tanrı.

#OD | O’uzaduyum * Öyle benziyorum ki sana, sorma!