Ne Düşünüyorum Biliyor Musun?

Ne düşünüyorum biliyor musun? Sen’i hak etmiyorum.

Hak ettiklerime ben karar vermediğimden, kaderimin böyle bolluğuna şükür. Düşünüyorum da görebiliyorum, en güzelini görebiliyor gözlerim…

Düşünüyorum da işitebiliyorum, en güzel sesleri işitiyor kulaklarım…

Karamsarlığıma hoş geldin, şimdi anlamayacağın bir sürü satır tüketeceğim yine.

Bir dünya seyyahı, seyran güzelliğinin medârında, bundan iftihar ettiği kadar hayran güzelliğinin ölçüsüne, uykusundan çalması da kaçması da çok değil… Seyyahın ruh sahtiyanı eski, hem de heybesinde bir Adem Elması, boğazında düğümlendiğinden yutkunamaz son nefese kadar… o yüzden soluksuz izler nefes alışverişini. Başka azık yok burada, burası Sen Aşk’ını yaşayabileceğim tek yer, o yüzden artık benim için yaşanılası bir yer.

Bazen bu gezegene sığmaz hislerim, gökyüzünü aşıp fezaya ulaşır… Arşa değer Aşk’ta. Bazen de kabuğuna çekilir kalbim, olması gerektiği yere… O zaman da Aşk’ın sığmaz kaburgalarımın içine, işte böyle anlarda sağa bakarım Alevler, sola bakarım Alevler, başka dönecek yönümde kalmıyor zaten.

Bazen yakışmaz gözlerimin Sana bakışı, feyz alırken tüm papatyalar zarafetinden, rüzgarlar peşinden sürüklenirken, öksüzler bile gülümserken… Yazın gelmesine sevinen evsizler gibi… buruk bir şekilde.

Bazen söyleyemem Sana içimden geçenleri, söyleyemem… dilimin boyu yetmez bu cümlelere, bu heyecana dayanılmaz… kalbim öyle hızlı çarpar ki sayılmaz.

Bazen gözgöze geliriz, gençliğimi hatırlatırsın bana, saçımın, sakalımın henüz simsiyahken aynaya bozuk attığım zamanları… Cebimde bozukluklardan başka bir şey olmayan zamanları… Onca kötümserliğimin içinde iyi giden bir şeyler vardı yine de, işte o iyi giden şeylerin sebebi de Sen olurdun o zamanlar.

Ama vakit ”şimdi” ve şimdi Sen’in bana bakışında öyle bir Aşk var ki, öyle bir Aşk ki dünya buzul çağında olsa erirdi, Martılar dile gelir sabahları adını sayıklardı, Güneş Sen’i görebilmek için hiç batmazdı, Ay’da bundan bozuk atardı geceye… Yıldızlar birbir çakılırdı yeryüzüne, gökyüzü de buna isyan ederdi…

Özür dilerim, kötü bir yazar olduğum için hiç iyi betimleyemem Sen’i. Kibriya’mın eseri olduğundan, buna betim yetmez, hangi Şairin beti benzi yerinde kalır kafiyesinde? Deyim yerindeyse ilim yetmez, düğüm olsa çözülmez. Özür dilerim…

Ne düşünüyorum biliyor musun? Elbette biliyorsun, Sen’i düşünüyorum.

Hiç kimsenin düşünmediği kadar, kimsenin dimağı yetmez buna. Bu ağırlığı kimse kaldıramaz. Bilirsin beni, omurgam sağlamdır, bileğim kuvvetlidir, hemen bükülmez… Bu yüzden Sen’i Sevebiliyorum, bu yüzden şükrediyorum, hepsi Sen’in yüzünden. Hani beni sevdiğini söylüyorsun ya, hepsi sesindeki Aşk yüzünden.

#OD | Sevgiliye Mektuplar * Aslında benden başka kimsen yok, kimse Sen’i benim sevdiğim gibi sevmiyor.