OD – Arayış

Başlangıç‘ta söylediğim gibi… her insanın hayatı “arayışlarla” doludur. Öyle olmalıdır. Arayış, insana amaç olur, neden verir… Ne var ki insanların bu arayışları dünyanın haline bakılırsa ya yanlış yerlerde, ya yanlış şeylerde yada kuruntularında yer alıyor… bu bir amaç olup insanı geliştirmekten çok körleştirip, sağırlaştırıp, köleleştiriyor.

Bu körlük, sağırlık, kölelik elbette zihindedir, uzvi bir yoksunluktan ve esaretten bahsediyor değilim. Peki bir insanın arayışı nasıl olmalıdır? Bunu dünyanın çok çeşitli yerlerinde çok çeşitli şekillerle zaten yapılmakta olduğunu görebilirsiniz. Örneğin keşişler, dalaylamalar, yogacılar, kısacası içindeki âleme ulaşmak isteyen herkesin başvurduğu her olgu… Oysa ne demek ki “keşiş”? Ne yapar ki keşişler?

Hayatı, hayatın içindeki olgulardan kendini soyutlayarak yaşamak aslında yaşamamaktır. Ne kadar da atasözü gibi oldu değil mi? Ki gerçekten de öyle, keşişlerin hiç evlenmemesi kime ne anlam ifade eder ki? Bir kişinin evlenmiyor olması veya ömür boyu bir manastırda yaşaması ona neden “keşiş” denmesi veya bu yaşam tarzına neden “keşişleme” denmesi gerektiğini açıklamaz… Bu bir tercihtir ve herkes istediği gibi tercihini yapabilir. Ancak buna “keşiş” anlamını yüklemek, bu küçücük sözcüğün ardına sığınarak “hayatın saf manasını aramak” saçmalıktan ileriye gidemez. Pek tabi “keşişliğin” gerektiği belirli unsurları yerine getirirken insan biriyle hayatını sürdürebilir ve kendi evinde yaşayabilir. O halde bu olgunun kendisini yadırgamak aslında çokta abes değil, bir gerekliliktir.

Kısacası, keşiş iken ne yapılabiliyorsa, keşiş değilken de yapılabilir. Bu içsel yolculuğa bir isim vermek ve onu belirli kalıplara sokmak gerekmez. Nitekim bu ve benzer olgular insanları ancak ve ancak birbirinden uzaklaştırır, düşünce ve yaşantı şeklinden dolayı ötekileştirir.

İnsanların bir kısmı işlerinin ruhsal boyutuna önem verirler ve maalesef bu kısmın çok azı manevi boyutu doğru kullanabilir ve anlam yükleyebilir. Ve sanırım tüm meseleler bundan kaynaklanıyor. Bu manevi tarafı inkar etmek değil, haddinden fazla kullanmaktır. Örneğin bir sahilde yalnız yürüdüğünüzü düşünün, sahilde yüzlerce taş olsun, içlerinden sadece birisi çok simetrik bir şekle sahip olsun… O taşı alıp saklamak size bir zaman sonra sahildeki yürüyüşünüzü, eğer sağlığınızı kaybettiyseniz o zamanki sağlığınızı hatırlatacak ve taş anlamlanmış olacaktır. Oysa o taş, sahildeki onlarca taştan birisiydi, sadece simetrik bir şekle sahip olması onu diğer taşlardan farklı yapmadı, onu farklı yapan şey sizin hatıratınızdı. Eğer sahildeki yürüyüşünüze biri eşlik ederken o taşı bulsaydınız, bu durumda taşın size hatırlatacağı hatıra o kişiye de dair olacaktı. Sahilin ve oradaki diğer taşların önemi sizin için bir şey ifade etmese de aslında size o anı yaşamayı ve hatıra olmasını sağlayan en önemli faktörlerdi, oysa koca bir sahil ve yüzlerce taş yerine sadece bir taş anlamlı oldu… Eylem ve yaşantıyı bir taşa anlam yükleyerek belirlemiş oldunuz. Ve şahsiyetiniz ne kadar önemliyse taşta o kadar önem ve değer kazandı aslında bir bakıma…

Steve Jobs’un Terliği ve Aptallar Güruhu

Şöyle ki, Steve Jobs… dünyadaki diğer tüm işletmelerin patronları gibi bir patrondu, iş adamıydı, iş verendi, CEO’ydu… Kısacası bu tanımlamalardan hangisinin olmasını istiyorsanız oydu, yaptıkları belki çığır açıcı şeylerdi ama o da size ekmek üreten insan gibi bir insandı, hakkında kitaplar yazılacak kadar anlamlar yüklendi, sevildi, öncü bilindi. Oysa tek farkı düşünme şekliydi… Steve Jobs değil de siz onun gibi düşünseydiniz, muhtemelen benzer şeyler sizin içinde olacaktı… ama insanların çoğu, hatta %95’i Steve Jobs’un düşünceleri ve fikirleri yerine, şirketinin ürettiği ürünlere anlamlar yükledi… trajikomik bir tiyatro sahnesi gibi… maalesef… dünya gerçekten öyle… trajikomik sahnelerden ibaret… negatif anlamda hayret ve şaşkınlık verici… Neden mi bahsediyorum?

Bahsettiğim şey şu, Steve Jobs’un giydiği terliklerin açık arttırmayla satılıyor olması. Bu haberi ilk okuduğumda kendime şunu dedim; “şimdi bu terliği açık arttırmayla satın alan kişi bu terliği ne yapacak ki? Onu bir başkasına satarak belki satın aldığı fiyattan daha fazla kazanç sağlayacak, terliğin yeni sahibi de terliği satarak daha fazla kazanacak ve bu döngü bu şekilde devam edecek… şu anda, şu saniyede bir deprem olsa, insan neslini yok edecek bir meteor çarpsa bu terliğin kime ne faydası olacak? İnsanlığı yok olmaktan kurtaramayacak, insanlığa yol gösteremeyecek, peki bu terliği ne anlamlı kılıyor? Steve Jobs mu? Eğer öyleyse neden o kişinin yaşantısı veya yaptıklarını örnek almak yerine terliğini arayışlarına konu veya durak ediniyorlar ki? Çok saçma! Aşırı derece de saçma!”

İnsanlık tarihindeki en saçma şey diyemem ama bir terliğin açık arttırmada satılması diğer saçmalıklara oranla açık ara tuhaf saçması bir şeydir. Terlik terliktir… maddedir, kullanırsın ve kullanım amacına hizmet edemeyecek hale geldiğinde yenisiyle değiştirirsin… Terliği satın alan kişinin aklını ve o açık arttırmaya katılan kişilerin zihin mekanizmasını hiçbir zaman anlamadım ve anlayamayacağıma da eminim… Maksat para veya ticaret ise, terliğin açık arttırmada satılan fiyatına çok daha ileriye yönelik girişimlerde bulunulabilirdi. O yüzden işin bu kısmını kimse bana mantıklı gösteremez. Ve satın alan kişiler acaba “Steve Jobs bununla ne güzel gezmiştir, ayağıyla ne güzel yerleri ezmiştir” gibi bir düşünceyi zihninden geçirdi mi? Eğer geçirseydi bile bunun kendine ve insanlık yararına hiçbir anlamı olmadığını yine de fark etmeyecekti. Öyle ya, “Neden elin adamının giydiği terliğe bu kadar para veriyorum ki?” diye düşünmemiştir, düşünse böyle olmazdı. Gerçekten öyle, terliği değerli kılan özelliği devre dışı bıraktığınızda kendinize kuşbakışı bakıp aslında ne kadar “önemsiz biri” olduğunuzu görebilir, öğrenebilirsiniz… Kendi anlamınızı bir başkasının kullanılmış terliğine adamak “önemsiz biri” kompleksinizin olması değil de nedir? Ve bir cemiyet içerisinde şöyle anılacaksınız “Steve Jobs’un terliğini satın alan adam.” ne demek ki bu? İsminiz ve düşüncelerinizle etiketlenmek varken, “var olmak” varken, neden birinin tuvalete giderken bile kullandığı terlikle anılamanız gereksin ki? Anlamsız… cahilce…

İşte, özetle “arayışın” anlam yüklenecek nesnellerin üzerindeki anlam karmaşasını tespit ettik, şimdi bu örneği hayatınızdaki her şeye uygulayın, elde ettiğiniz sonuçlar sizi nereye götürürse oraya gidebilirsiniz. İyi veya kötü, doğru veya yanlış, keşişin hayatında olduğu gibi tercih sizin… ama şundan emin olabilirsiniz… küçüksünüz, küçücüksünüz…

Birisi benim terliklerimi açık arttırmayla satın almaya almak isteseydi muhtemelen bu insanları aptal-saptal bulurdum… Dikkat ettiyseniz satın alan kişiyle sınırlamadım bu durumu, satın almak için açık arttırmaya katılan herkesten bahsediyorum ve işin daha da kötüsü şu, bu açık arttırma organizasyonunu düzenleyen kurum/kişilerde buna dahil, bunu haber yapan zihniyetlerde buna dahil… Ve bunu haber yaparak benim gibi birinin zihninde uçsuz bucaksız neden sonuç ilişkisi sorgusuna neden olmalarından dolayı da ayrıca aptallar.

Bu ve benzer durumlar dünyanın çok çeşitli yerlerinde çok çeşitli şeyler üzerinde yapıldı, yapılmakta ve yapılacak. Çünkü insan arayışının ne olduğunu bilmiyor, öğrenmiyor, öğretilmiyor. İşin bu boyutu biraz komplo teorisi gibi gelebilir ama Steve Jobs’a ve Terliğine anlam yükleyen insanların ve bu insanların oluşturduğu toplumdan bu olgunun komplo teorisi olduğunu iddia etmeleri yadırganacak bir şey değildir.

İşte sanırım tüm mesele burada, zihnimi susturamadığım nokta da sanırım bu. Steve Jobs’un terliğini açık arttırmayla satan ve satın alan kişilerin zihin, yaşam ve arayış mekanizmalarında. Bu mekanizmalardan hemen-hemen her şeyi bekleyebilirsiniz. İşin ihtimal boyutuna girdiğimizde ise içinden çıkılamayacak bir girdabın içine düşeceğimizden hiç o ihtimallerden bahsetmiyorum bile.

İnsanlar yaşantıları gereği maddi ve manevi bir dünyaya maruzlar. Bu maruzluk kişinin arayışı doğrultusunda iyiye ve kötüye neden oluyor. Bu psikolojik bir değerlendirme değil, bu aptallarla aynı dünyayı yaşamak zorunda olduğumun bir göstergesi. Ne var ki bunun çözümü onları akıllandırmaktan geçerken bende onların yanından es geçiyorum, çünkü bu mekanizma dışarıdan bir etkiyle düzeltilemez, kişinin kendisi bunu düzeltmeli, kişinin kendisi arayışını doğru yapmalı.

#OD | Şimdi arayışınıza devam edebilirsiniz.