Ruhum

Özlemenin, sınır tanımadığı hislerim arasından mutlaka bir boşluk bulup
göğsümü parçalarcasına dışarı çıktığı bu an…

Merak etme, üç-beş satır karalayıp uykuya dalacağım… Rüyalarda yüzeceğim…
Rüyalar… bazen öyle rüyalar görüyorum-ki uykularıma sığmıyor.
Bazen seni öyle özlüyorum-ki zor hak ediyorum bir parça ekmeği mideme.

Ruhumun binlerce bıçak yarası almış gibi hissetmesine mani olamıyorum…
Mani olamadığım bir parçam hevesle can atıyor kollarında-ki serinliğe.
Gövdem serinliği hak ederken, alev-alev yanıyor tenine.
Ağırca düşüyor cüssem yatağıma, başım yastığın altına.

Hayallerin boşluğuna düşüp, çıkmak için tutunacak destekler arıyorum.
Kendimi kendimde kaybettim, arıyorum, arıyorum…

Gözümü kırpıştıran sabahların ışığına sinirliliğimle merhaba diyorum.
Bir süre kendime gelemeyip çığırından çıkmış bir deliye dönüyorum.
O an tanırsın beni, raydan çıkmış tren gibi…
Yalnız-yaşlı ihtiyarlar kadar aksi, yüzünde gamzeleri eksik, yüklerimde gâm…

Ruhum, her tehlikeye balıklama atlayan, tehlike çanı.
Uykulu sesim siren, omuzlarım devrilmiş tabutlar.
Ruhum, her adım attığımda ayaklarıma sarılmış sürükleniyor,
Ruhum, gözlerimin önünde yerle bir oluyor…
Gözlerim doluyor amma ağlamıyorum, somurtmuş yüzümde ruhumdan kareler…

Aslında ne de çok Sen’i andırıyorlar. Anlatıyorlar.

#Bir Şairi Asla Terk Etme