Serin

Göğsünden kopup gelmişti rüzgar,
tenindeki serinliği hediye ediyordu.
Esir olmamak bir yana, gönüllüydüm.
Her yaşamda-ki gibi, ölümlüyüm.

Bel-ki sana ait şeyleri büyütüyorum hala,
derinlere inmek için beni mi bekliyorsun?
Hala neyi bekliyorum? Biliyor musun?
Hüznün duvarlarına ”Yağmur” taneleri düştü.

Usulca soğudu, birer birer süzüldüler,
onları izlerken kımıldayamadım yerimden,
bir adım daha atacak olsam, senin yanınadır.
Bu hal beni yaşlandırır, ruhumdan ayırır.

Ne söylesem boş biliyorum, bomboş.
Ne diyeceğimi bilmiyor olsam da dinle,
bir şeyler fısıldıyor nefesim sana,
bu gürültülü alışveriş kalbimin zoruyla.

Oğuzhan Deniz * Üşümekte, ısınmakta ellerinde insanların.