Sesleniş * İlk Yalan

İnsan, kandırılmaya meraklı. İlk kandırılışımızın üzerinden binlerce yıl geçti, ilk kandırılan varlık kin besledi, büyüttü… Sonraki nesillere aktardı. İnsan duyguları böyle kullandı.

&

Biliyor musun… doğa hiç yalan söylemez… eğer yeşilse, yeşildir, kahve ise kahverengidir.

&

Dudakların yalanlarla arkadaş. Gözlerin gözlerime yalanlarla bakıyor. Ne tuhaf, sen bile inanıyorsun kendi yalanlarına… ben inanmıyorum! Ne tuhaf, dudakların yalanlarla yoldaş. Sen bile inanıyorsun yalanlarına inanıldığına… ben inanmıyorum! Ne tuhaf, dudakların yalanlarla ıslak, nemli ve zehirli… Sen bile-bile inanmıyorsun yalan söylemenin kötü olduğuna… ben inanıyorum!

Sen! Burada kıymetlisin, burada değerlisin… tek değerli olduğun yerde değilsin… Yalanlarına burada inanıyorlar… sen inanmıyorsun!

Sen! Burada seviliyorsun, burada karşılıksız varsın… tek sevildiğin yeri sevmiyorsun… sevmiyor olmana rağmen burada vazgeçilmiyorsun… sen vazgeçiyorsun!

&

Canımız yandı! Acımıza inanamadık! Seninle birlikte yapabildiğimiz en güzel şey işte buydu. Acıyı sevdik birlikte, birbirimizin acısını. Artık ikimizde biliyoruz, çünkü öğrendik! Sonra benim yanacak bir canım kalmadı, seninse acıya inancın kalmadı!

&

İnsan canının yanmasına meraklı. Ruhumuzun varlığını kanıtladığı için acının çekiciliğine kapılmıştık. İlk canımızın yanmasının üzerinden neredeyse 1 asır geçti. Sen hala benim canımsın, ben artık canın değilim… Sen üzülürsün, yeni üzüm bağları açar dünyanın bağrında, mey olur bir ayyaşın bardağına.

#OD | Bendeniz / Sesleniş * İlk Yalan – Bölüm 2