12 ay var bir yılda, nedense artık!
24 saat bir günde.
Son 48 saattir hiç uyumadım.
4 adet 12 aydır soluksuz-nefessiz sensizim.
Her 24 saatte yine sensizim…
”Senden vazgeçememe” diye bir hastalığım...
Onca satırı yazmış olmak için mi yazdığımı sanıyorsun? Ne? Niye mi bunca satır? Aptallığımdan, aşka inandığımdan.
12 ay var bir yılda, nedense artık!
24 saat bir günde.
Son 48 saattir hiç uyumadım.
4 adet 12 aydır soluksuz-nefessiz sensizim.
Her 24 saatte yine sensizim…
”Senden vazgeçememe” diye bir hastalığım...
Yıllardır karamsar benliğimle birlikteyim.
Sensizlikteyim, ben benimle hiçbir şeyim.
Hor görülmüş sence ben, kısa bir lütuf anı.
Çok aşık olmuş bu ben, kısacık hayatta.
Bilip bilmeden konuşmak dilime yakışmaz.
Bildiğim her...
Gün gelip, bu kadar yıldır üzülmüşlüğüme,
bunca senedir sensizlikle hüzün saçan mimiklerime,
Şu ana kadar yaptığım seninle ilgili bütün saçmalıklara.
Pişman olacağım…
”Aşık olacağım” der gibi...
Kafamı yastığa yasladığımda,
görüntülerle başlıyor gözkapaklarımda görüntün…
Seninle ilgili çok aşırı hayal kurduğumdan
kaynaklanıyor-ki uçsuz-bucaksız hayaller onlar.
Onlara hiç kimsenin eli değmiyor.
Hayallerim...
Kiminin aklında sadece gitmek varken,
kimisi gitmeyi getirmez aklının ucuna.
Kimi giderken bile aklında sadece yâri saklar.
Sandıklar dolusu yükler gibidir Aşk,
bazen sadece yüktür, bazen gülüştür…
Aşkın tarifini yapan...
Kalbim Aşkına mahkum,
kaburgalarım parmaklık,
onları parçalayıp çıkmak ister aşk.
Süslü hediyelere kaymaz aklım.
Şaşalı cümlelere kanmaz aklım.
Abartılı hayallere dalmaz aklım.
Bir gün bende de kalmaz aklım.
O gün sende...
Aklım sürekli fikirler üreten, fikri değişebilen bir şey.
Kalbiminde aklımın gibi değişebilen hislere sahip olmasını isterdim.
”sen yüzünle güneşleri yansıtırdın, güneş bir daha sen gibi parlayamazdı gökyüzünde. gökkuşağı...
Kapımı gerekmedikçe açmıyorum…
Dışarı gerekmedikçe çıkmıyorum…
Çalışmadığım günler yatıyorum ya da kitap okuyorum.
Televizyon seyretmem bilirsin.
Kitap okumak bile canımın sıkıntısını gideremezse bir şeyler...
Hayatımın en şanslı dönemleri…
Peşinden koşuyorum bütün fırsatların ve yakalayabileceğim en iyi dönemim.
Gencim, kimilerine göre aptalın tekiyim,
kimisi için iyi bir dost, kimisi için kötü bir adam.
Kendime göre...
Kahverengi gözlerim uykusuz…
Yatağımdayım ve uykusuzum…
Sağa sola döndüm, yarını düşündüm kısa bir süre,
sonra uzun bir süre seni…
7-8 gibi açılacak gözüm…
Gün ışığını, odamın perdelerinden kırılmış...
Özgürlük, ulaşabildiğin kadar uzaklıktır.
Hissedebildiğin kadar soğuk.
Herşeyin sınırı olduğuna inanıyorum…
Fenâfillah gibi.
Aşkın bir sınırı var, intihara kadar önü var.
Terk etmenin de usûlü var.
Bir yeri...
Aşk, yüzümden okunan mimikler haritası,
kalıplaşmış dudaklarımda-ki salıvermişlik, gülümseyemez.
Hebâ etmişim kendimi. Müptelâ aşk, bir belâ-ki sorma.
Bir yudum suya muhtaç gibi dudaklarım, kuru…
Belli olamayan...
Özlemenin, sınır tanımadığı hislerim arasından mutlaka bir boşluk bulup
göğsümü parçalarcasına dışarı çıktığı bu an…
Merak etme, üç-beş satır karalayıp uykuya dalacağım… Rüyalarda yüzeceğim…
Rüyalar… bazen...
Güneş’te aslında bir gezegen, gezegenlerin babası diyorum ben ona.
Dünya oğul benim gözümde ve diğer gezegenler hısım-akraba.
Dünya güneş için sürekli dönüyor, hem etrafında pervane, hem de kendi ekseni etrafında.
Sırtını...
Tanıyorsunuz artık beni, kimileri simâyen,
Kimileri sözlerimden ve bilirler kitâben…
Kendimi anlatabildiğime inanıyorum.
Daraldığında vakit, güneşi kovaladığında saatler.
Ay sema da bütün hakimiyetini...