Kategori

Terk Edilme Mevsimi

Ve bir gün çekip gider… neden gittiğini dahi bilmezsiniz… işte o Terk Edilme Mevsimi’nizdir.

Martı Terbiyecisi
Vakit Tamircisi
Güneş Kavalyesi

Mazhar

Sen giderken yalvarmadım ya ben kalman için,
bilirim, bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti, gitmemen için,
hisli kelimelerimle yıka gözlerini,
süslü kafiyelerimden tat göz feri,
Aşk fenerim, altında bekleyen...

Sustalı Çakı

Aşk’ına yazılmış binlerce kelime,
sigaramın kanserine eşlik eden demli çay,
bazen şekersiz tadı, acı verir damağıma,
şiir, ses olur kulağına,
bırakmaz peşini kelimelerim,
güven veririm ben Sana,
ihanet etmem,
saç telini...

Madenci

Kafiye, yıldırım hızında düşer aklıma ilhamdan,
bu izdiham, Yağmur ile birlikte düşer zihnime,
tüm hatıralar aniden canlanır gözümde,
gözlerinde öyledir… özletir.

Üzüntü madenimin adı sayfa, kalem emekçi kazma,
Oğuz madenci bu...

Ölmek Üzere

Bitmek üzere yaşatılmış bir hayattan,
sonsuza dek sürecek bir Aşk’a yükseldi Oğuz,
ilham dolu göğsünden ateş, gözlerinden alıntı,
yolları sana çıkan budaladır, bir nevi aptal.
Tam da yazmak istediği gibi bir hayat,
ucuz...

Asileştim Gene

Canım hala canımda, çıkmadıkça Aşk’ta,
tattıkça Ruh’um Sen’sizliği yanmakta,
yanacakta, kim bilir ne zaman söner alevi,
Aşk,
bir başkasının unutturacağı bir şey midir?
Ya o başkası da unutulursa?
Bir şekilde...

Batana Kadar

Sana binlerce söz yazdım,
birisini bile görmedi gözlerin,
içlerinde aklına akıl, kalbine Aşk kafiyeleri,
neylesin kalp körlüğü gözüne bulaşmış gözlerin?
Buna rağmen özledim, gelsen de gülümsesek yine,
Güneş’i izlesek gene...

Sesimin Telleri

Aşk başlı başına çelişkidir,
Sen’sizlikte bile Sen’i yaşatıyorsa,
buna başka ne denir?
Delilik mi?
Esefleyin Oğuz’u, yormayın soluğu,
buz kütlelerinden prangaları,
güneşten zincirlerle taşıyorum Aşk’ı...

Güzellik Çamuru

Son adımlar bunlar,
Sana gelen yolumun, bittiğine işaret,
felaket benim için ya, Sana değmez sefalet,
gözlerinin yeşili can satarken baktıklarına,
umut dağıtırken oralara, dağıtır beni buralarda.
Sorma,
hiçte acınacak halde...

Ruhumun Ziynet Takısı

Bir tanecik canımın Sen takıntısı,
Sen’sizlik, Ruhumun ziynet takısı,
şairliğimin tüm kelimeleri, olumsuz ön ekleri,
bağlaçlarından tut da, anlamsızlıklara kadar,
gözümün gördüğü her şey Sen’sin.
Bir tanecik...

Arabesk Balesi

Güneş’le dansımın son koreografisi,
Aşk, bir dizi arabesk balesi, hisli-hisli,
ağlıyor Martı’lar, içli-içli, Oğuz bahanesi.
Bitmediğini biliyorsun,
henüz bitmeyeceğini biliyorsun,
ne kadar hüzünlü müzik...

Hoş Geldi

Sonra bakıp gözlerime,
‘bu sana son doğum günü hediyem’ diyebildi,
Ben’sizlik sana, Sen’sizlik bana, Hoş geldi.
Ama yine eli boş geldi,
boşunadır her şey, üzülmeler bile,
aklımın...

On Dokuz Mayıs

Bu gün doğum günüm.
On Dokuz Mayıs…
Ne değerli bir gün değil mi?
Doğduğum Cuma gecesi,
ne mübarek bir gece değil mi?
Bundan mı hissiyatlıyım,
sanki bir şifresi var gibi, anlatmak istediği bir şeyleri var sanki kaderimin.

...

Tek Hece

Oğuz, inat keçisi, Sen günah,
sevap dağıtır İlah, giden yok,
giden çokta, aralarında değilken biz,
giden olsa da bilemeyiz yokluğu.

Aşk kalbe bulaşan leke, tek hece,
binlerce kafiye ile anlatılamayan...

Bir Güneşlik Ömür

Aşk’ın rengi, yeşil,
kulağıma dudaklarından serpiştir sesi,
bir Güneş’lik ömür Sen’sizliğin bir günü,
vaktin neden geçmediğini mi soruyorsun?
Sen’sizliğe anlat Sen’i,
anlamaz değil mi...

Varlık Yoktan

Aşk her şeyse, her şey gitmiş benden,
gökyüzü mavisinin sonu gelecekmiş gibi,
göz yeşilinin öyle değil işte.

Varlık yoktan gelir,
başı yoktan var edilenin gönlü,
elbet sonsuzluk taşır Aşk’ı,
sonsuz olabilen yaşar...

Aşk Emeği

Onların Aşk’ı, Oğuz’un maskesidir,
Sözleri içlerinde gizli binlercesinin,
gözlerinin göremeyeceği kadar kalabalıklar,
içlerinde bir ben aktayım,
beyazlamış görüntümün altında karamsarlığım,
hatırladıkça yanar aklım…

...

İlk Terk Ettiğin

Nasıl hissediliyor acı?
Madencinin nefese ihtiyacı?
Böyledir Aşık hissiyatı,
her günü nefessizlik.
Bu iş benlik değil artık,
bir şekilde sönecek yangın.

Soğukta işlemez Aşığa,
sıcakta,
anlamaz ki laftan,
ne...

Ölürken

Zamana hükmedebilseydim,
geriye sarar, gideceğin ana kadar gelir,
tekrar başa sarardım günleri.
Sen’sizlik böyle bir şeydir.

Buna Aşık fikri deriz, içten gülmeyiz,
dışımızda abartı gülücüklerle moral veririz...

Ölümlüsündür

Trilyonlarca roman okusa da gözün,
bir tek sözümde kalır onca hikaye,
Oğuz Aşk’tan, esmer yağız,
Sana benden başkası hurafe, rivayet,
Gözkapaklarımda Sen dolu rüya belleği,
zihnime kazıyıp ölümsüzleştiriyorum...

Severim

Beni anlamıyor olman da beni ilgilendirmez,
Sen’i seviyor olmam, Sen dahil hiç kimseyi alakadar etmez,
bu benim Ömrüm, Sen’i sevmek istiyorsam, severim.
Sen’sizken bile.
Densizlikte, gel de anlat...

Haksızlık Sayar

Oğuz, Aşk’ın dört harfe yükselmiş hali,
başka bir boyut gözlerimin izlediği Sen,
bir başka güzeldir, Sen’i benim gözlerimden izlersen,
başka istekli olursun Aşk’a.
Canın yanar da, anlatamazsın derdini.

Başlı...

İki Sözü

Beni Sen’sizliğe mahrum bırakma,
Sen’i bana mahzun bırakır bahar,
Yaza döner kış, boynu bükük kalır sonbahar,
hiç olmasa da, bir karınca kadar hatırım var,
buna güvenip bekliyorum gelmeni,
zerre kadar hatırını...

Su Sızmaz

Gitmek üzereyim,
Sen’i sürekli bir şeylerle kıyaslamaktan sıkıldım,
eşin benzerin olmadığı için Sen anlatılamazsın,
yine de Sen’i en güzel ben anlatırım… Anlatacağım,

Gökyüzüne kestirme bir yoldur...

Ağladığında Ağlardım

Sen Oğuz’un binlerce şiirsin,
Ruh’umun bir kelimesi, Aşk’sın.
Ruh’umun duvarları bu beden,
kurtulup yükseldiğim zaman gerçek ilhama,
uyanacağım yokluktan, varlığa değecek başım.
Başımın fikri günah, güneş...

Hep Tokum

Önceden yüzüne bakınca hatırlardım gökyüzünü,
yeryüzü benim yüzümdü, öyle ayrılmaz sevgiliydi.
Şimdi, gökyüzü hatırlatıyor yüzünü, onda asılı Güneş.
bir parçası yüzümde…
Hiç üzülme, en güzel sözlerin zihnimde,
dökmedim kaleme, son...