Keşke ölseydin diyorum, keşke.
Ama çare bu değil, bu daha acı olurdu.
Buna hiç dayanamazdım, sonuçta
yine yalnız kalırdım. Keşke ölseydim.
Bu senin için bir anlam ifade etmiyor,
nefes alıp vermem hiçbir şey değil,
senin...
Yağmur’dan ıslanmaktan kaçarken Yağmur Ağacı’na sığınılır mı? O’ndan kaçarken O’na gitmek Aşık’lık değil de nedir?
Yağmur Adam | Yağmur Kadın |
Yağmur Sözlüğü | Bergeron |
Israrziyan | Yağmur Sürgünü |
Yağmur Körü | Tel Örgü |
Keşke ölseydin diyorum, keşke.
Ama çare bu değil, bu daha acı olurdu.
Buna hiç dayanamazdım, sonuçta
yine yalnız kalırdım. Keşke ölseydim.
Bu senin için bir anlam ifade etmiyor,
nefes alıp vermem hiçbir şey değil,
senin...
Kimi zaman güneşten sıcak kalbim,
kimi zaman buzla kaplı kuzey kutbu.
Son nefesimi verdiğimde aklımda
olmayacaksın, bunu biliyorum.
Önemseyenin olmayacak, sevdiklerin,
bir-bir terk edecekler seni, annen,
baban, bel-ki eşin...
Annem, “birisinin üzüntüsüne sebep olursan,
çok günah işlersin”, derdi. Ben çok kişinin
üzülmesine hatta ağlamasına neden oldum.
Ama benim de nedenlerim vardı. Basitçe.
Başlı-başına yok olmuş bir aşk...
Hiç tanımamışım seni, en güvendiğimi,
güvensizliği de tanımamışım, yoksa
tanırdım seni, hiç tanımamışım-ki seni,
tanıyor olsaydım, güven zırhımı atmazdım.
Gitmek, bir bakıma kaçmak değil mi?
Nefesine darılınca, kaçmadın mı...
Ya hakkında hiçbir şey bilmiyor olsaydım.
O zaman ne yapardım? Ne yapacaktım?
Bende-ki bu ”aziz” aşkı kimde harcayaktım?
Sen olmasaydın, ben olacak mıydım?
Beni sen mi şair ettin, zaten şair miydim?
Yüzlerce şiir...
Sensizliğin bilimsel bir açıklaması yok,
açıklaması olmadığından, tedavisi de.
Tedavül zamanıda yok, dolayısı ile,
herhangi bir zamanında yok.
Sıradan bir müzikte duyabiliyorum adını.
Yolda yürürken birden...
Tamamıyla gittiğimde ne yapacaksın?
Hani nefesindim ya ben senin, nefesini alırsam?
Hani her şeyimdin ya benim, sonra gittin,
ben gidersem, sende benim gibi kalırsın sonra.
Bilindik bir maneviyat, ihtiva değil benim-ki...
Bir bütünsün, aşk paylaşılabilir mi?
Rızasızdın, boynumu kırıp, yürüdüm.
Uzakları yakınlaştırdım kendime,
sana hala uzaktı, senden tüm uzaklar.
Senden bütün güzellikler, bir tutam acı da.
Sancı da büsbütün senden, sargıda...
Bilmiyorsun, senden uzak kalmayı.
Sevmiyorum bu durumu,
sen yoksun diye seviyorum sensizliği,
sensizlikte seninle ilgili, bu yüzden hepsi.
Doğru çalışmıyor kafamın içi, deli gibi,
Doğru çalışmıyor kalbimin...
Göğsünden kopup gelmişti rüzgar,
tenindeki serinliği hediye ediyordu.
Esir olmamak bir yana, gönüllüydüm.
Her yaşamda-ki gibi, ölümlüyüm.
Bel-ki sana ait şeyleri büyütüyorum hala,
derinlere inmek için beni mi bekliyorsun...
Adının her harfi için, tek tek şiirler yazdım.
Olmadı, gözünde yer etmedi.
Değer verdiklerin içinde yok mu sözcükler?
Ben de budala gibiyim, hani anlamayan.
Ayrılığının her gününü yazacaktım, o kadar
uzun sürerdi-ki bu, gücüm...
Ruhum, paslı demirler kadar yaşlı.
Saçlarımda beyazlar var, normal.
Aksini kanıtlamak, her nefesimde sen.
Üzgünüm. Kırgınım. Buna rağmen aşığım.
Hangi boyutta aşkın? İlk meridyende
tıkanır karşıma çıkacak pısırığın.
Hangi...
Bir gün, biteceğine inandığın “Keşke”lerle
süsleyeceğin güzelliğinin yarım adamı.
Masamı kaplayan örtüden farksız zaman.
Onu takip ediyor hayatlar, sen de dahil.
Kapılıp, aklı-düşünceyi kapatıp, şimdi
paydos...
Kimsesizsin.
Daha saf bir aşık bulamayacağın için.
Üstelik benim kadar net görenin de yok.
Bunun için kimsen yok, sen kimsesizsin.
Gözlerine sıradan bakıp geçmiyorum ben,
sahiden bakanın olmayacak, cidden
gülümsemene hayran...
Mutlu olduğumu düşünüyorsun ama sıkıldım.
Sayfalarca yazmaktan, yoruldum.
Vazgeçersem yazmaktan, bu harikaları, kim yazar?
Kim? Bu bakımdan kimsesizsin.
Can atmıyorum seni yazmaya, zorunluluksun.
Bir parça Oğuz’sun...
Sana aşık olmak saçma, metrelerce uzaktan.
Sana aşık mıyım, bilmiyorum-ki bu aşk mı?
Ya yazdığım onca satırın nedeni aşk değilse?
Başka bir ismi varsa halimin, başka manası.
Senin diğer insanlar tarafından...
Gece cesaret edemez odana girmeye,
güneş de senden evvel doğamaz.
En “Bedbin”in gücü yetmez, doğarım,
koştuğum yol dizime kadar balçık.
Sana “Gelen” her yola, “Giderim”.
Herkes ölsün, bende...
Dudağımın kiri sigara, sigara gibiyim.
Bitince, bir köşeye itilen, yine de,
sigara gibisin, içtikçe, soluyan ciğerimin,
yeniden isteği, heyecandandır duruluş.
Kurduğum cümlelerde hiç bir mana arama,
anlam vermeye çalışmıyorum...
Bütün adımları uğuruna harcarım,
harcadığım onca beyin hücresi,
çıkıp kalbimden koşar adımlarla.
Seni ne avutabilir, Avutamaz.
Seni sevmeye başladığımda,
unutmayı planlamamıştım zaten.
Unutmak sana kolaydır...
Baktığım her yerde seni görürüm,
buna rağmen, sana göre görünmezim.
Farkedilmek için dişimi kırıp,
yastığının altına saklamayı denedim.
Olmadı, yüzümde yüz kalmadı ancak,
direndim ben tonlarca yükle...
Ya yüzüstü kalırsa, yüzüne baktığın umutlar,
Yüzüme baktığın her an, yenilendi umutlar.
Sahip olduklarından daha fazlası, istediğin,
Sahip olduklarımdan da fazla, güzelliğine.
Mesele güzelliğinde de değil aslında, mesele benim...
Sana bakmanın nasıl bir şey olduğunu,
bilmediğin için aşkıma eziyet ediyorsun.
Gönlümü kırıyorsun ya, bir bebeği ağlatır gibi,
artık sende kirlisin, aşk kibri de yener.
Seni anlatamadığım her satırım...
Uyurken dinlenir ya insan yorgunluğa,
öyle dinleniyorum sevdana, direniyorum
her aksi şeyden, düşüncen uyutmuyor,
uyursam eğer rüyalarınla boğuşuyorum.
Bir aşk, bin ıstırap, çiçeğin kokusuna,
dokunman yakar tenimi...
İleri gidemiyorum seninle, düşüncelerinde,
bir yer bulup sığınıyorum oraya, kardan,
kıştan kurtulmak istermiş gibi, sımsıkı
sarılıyorum yalnızlığa, uzaklığındandır.
Geride yaşıyorum ben, hayallerinle,
yaşadığımız anları aklımda...
Hayat, gelip geçici, nefesi alıp, verirsin.
Görebilirsin, gözünü açıp, kapatırsın.
Gülersin, ağlarsın, unutursun, hatırlarsın.
Kararsız kalırsın, karar verirsin, vazgeçersin.
Seversin, sonra sevmezsin, nefret edersin.
Aşık...