Ziyân edildi her gün.
Dünde kaldı. Odamda bütün karanlık.
Tepemde bütün karabulutlar.
Hasımlar şimdi bütün hısımlar.
Ah etme, başın sağdır, şükret kendine.
Bed’duâ etme ‘bed’ tutar bilirim âh…
Ah be...
Ziyân edildi her gün.
Dünde kaldı. Odamda bütün karanlık.
Tepemde bütün karabulutlar.
Hasımlar şimdi bütün hısımlar.
Ah etme, başın sağdır, şükret kendine.
Bed’duâ etme ‘bed’ tutar bilirim âh…
Ah be...
Her düş, her düşüş.
Bak dilimden düşürmedim ‘yâr’
Hâk görür, içim sâf…
Ey bilgin, bildiğin halde koştun ateşe.
Dilin yandığı halde tattın şârab-ı.
Boş olduğu halde dolu gördün düşü.
Gün oldu kötü, zaten...
Baktın mı bir gün sahi aşık yüzüme?
Çıktı mı dudaklarından bir gün sahi aşk?
Sen bildin mi aşığın halinden?
Ki aşık olacak mısın gerçekten?
Bilir misin-ki aşk-ı, sarf edersin dilinden?
Görebilir misin-ki aşığı, edersin ezâ...
‘Bed’ yarınları için saklamıştı her şeyi.
Düşü verdi yâri için yazdığı kalem elinden.
Düşürdü dilinden, bir şey gelmez elinden.
Bilirdi hâl-bu-ki ‘bed’ kalmayacağı evinden.
Söylemiştir her şeyde bir kere...
Her bir yanımı sardı, acı.
Ben keder adamı değildim.
Bir acı çekince bin ağlarım bilirsin.
Eder misin hâlime vâh-û ah?
Bir aptallık ettim, bin pis et yedim.
Bir şarab içtim, bin sarhoş gezdim.
Bir baktım gözlere, âmâ oldu...
Gözlerim âşık bakardı sana.
Ağlayınca belli etmem ancak,
bölünürüm yüzlerce parçaya.
Ziyân ettin her şeyi,
her bildiğimi.
Hezeyân bildin söylediklerimi…
Şükür aslında bir kere daha.
Çıktı söylediklerim doğru.
...
Yüzü umudum. Gör bak…
Ne acıdır hâl, dudak bal.
Öyle bir saldım kendimi.
Toplayamam, canımâl herhâl.
Sanmazdım terkedilen ben.
Gözçukurlarında gözyaşları.
Hakkım haramsa çıksın can.
Kan toplasın yürek, olsun verem...
Sözler biriktirdim dudağımda.
Avuçlarımda papatyalar.
Bir zamanlardı, diyorum.
Bir zaman vardı, biz vardık.
Evet, o istediğimiz yere vardık.
Hemde, hiç geç kalmadan.
Bir birimizin ah-ı’nı almadan.
Sonuç-eşittir, bir...
Kesmeliymişim bileklerimi.
Hareketsizce kalmalıymışım.
Öylece, olduğum yerde.
Saf, sade, tek, platonik.
Tek bir şeye ihtiyacım vardı.
O da sen, bir odada sade biz.
Biz-ki kendine sahip olmayan.
Sorumluluk bilip-tanımayan...
Canım çıktı, çıkacaktır.
Canım yandı, yanacaktır.
Bakıp ardından, kinsiz.
Hala saf duygularınla.
Beklesem neye değer?
Artık bir değer var mı?
Değerlisin bende sen!
Ben öyle değersizce.
Milyarda verselerdi...
Her ‘ben’ dediğimde. Her yer siyah.
Siyah saçım-sakalım. Bundandır.
Gittiğin gün, çekilmişti damardan kan.
Almıştın aklımı başımdan.
Sormuştum el-âlem dolanıp.
Nedir suçum?
Biliyorum bendeydi...
Bildiklerimin hepsi senindi.
Gözlerim nasıl görmek isterdi…
Bilmiyorum artık hiçbir şeyi…
Neydi gönlüne yeni meyleden aşk?
Nedendir beni mey’e düşkünlediğin?
Hepsi, aynı anda isyan ediyorlar.
Hepsi...
Kendimden geçtiğim andır.
Yokluğunun var oluşu.
Sen benim gündoğumum.
Nazarboncuğum… Neftî’m.
Yalnızlıktan öte bir kasaba.
Hani hayalini kurduğumuz.
Benim durmadan anlattığım.
Dolaş gönlümün konağında.
...
Sesin kulağımda. Aksiseda.
Semâ gibi yüzün.
Tuhaf olan, çok sevmek.
Ah yarim. Sen uzak.
Ben çok yakın Aşka.
Aşk adımla uzak.
Bir adım yakın ol bana.
Aç gözlerini Oğuz, bu güz değil.
Bu seni, yani ahmak...
Aylarca evimizden uzakta.
Gönlüm orada bir yerde.
Elinin tersi ile bırakıp,
unuttuğun kırışık yer.
Kimsem de kalmamıştı.
Sonra Bed.
Bir o unutmaz beni.
Ben unutmam hiçbir şeyi.
Yoktu emsal böyle aşk.
Aşk pişman...