Vakit Tamircisi‘nin de sızlıyor kemikleri.
Kendimi yalanlıyorum yine.
Aşk böyle işte.
Siler geçmişte ne varsa, gelecekte ne varsa.
Umursamadığımı biliyorsun Dünya’yı.
Ve başka herkesi.
Önemli değil...
Evet, evet, gözleri Camdan Kafes gibiydi. Öyle bakınca derin, derin, hayat verir gibiydi.
Vakit Tamircisi‘nin de sızlıyor kemikleri.
Kendimi yalanlıyorum yine.
Aşk böyle işte.
Siler geçmişte ne varsa, gelecekte ne varsa.
Umursamadığımı biliyorsun Dünya’yı.
Ve başka herkesi.
Önemli değil...
Ne güzel yağıyordu yağmur.
Sigaramın dumanına karışırken toprak kokusu…
Gözlerinden esinleniyordum hayatı.
Sokak lambasına muhtaç değildi gözlerim.
Ben Sen’i her an görebilirim.
Yine de güzel değildi yağmur.
Bu ana, bunca...
Bana inanmıyorsun.
Bunun ”ben” inancıyla ilgisi dahi yok.
Sen,
inanmamayı tercih ediyorsun.
Artık öğrendim.
Zaman da hata yapabiliyormuş.
Öyle olmasa, bu kadar geç kalmazdı.
Eminim, pişman olmuştur...
Geldiği için içimden yazıyorum,
yazdığım kadarı var da kalemim de,
yazmadıklarımda da varsın.
Kaderimden bir sahnesin.
Evet evet, gözleri Camdan Kafes gibiydi.
Öyle bakınca, hapsederdi…
gözlerimin...
Belki de zaman haklıdır.
Hakkını alana kadar vardır,
ölümün gözkapaklarımıza bıraktığı soğuk,
hakkın dolana kadar gözkırpışların.
Ve kaç gözkırpış hakkın varsa, o kadarsın,
nasibime kavuşmuş gözlerimin doğası,
hissettiği...
Şimdi sessizlik ülkesi kulaklarım.
Sesim de çıkmaz oldu.
Kafiyelerim terbiyelendi.
Martımın asi tavrı, artık demlendi.
Sakallarımın arasında yuva yapar gamzelerim.
Ve özlerim ben. Bilirsin.
Hiç utanmaz Aşık adam.
Kim aşık...
İçimde pişmanlıklar, beni affet.
Böyle olsun istemediklerim var,
Böyle oldu istediklerimden ziyade,
yarım kalacak her yarın gülüşleri.
Yine de, sarıp sarmala beni,
avuçlarımda saklıyorum güneşi,
Öyleyse üşümüş parmaklarına...
Evet evet, beni affet. Beni yine mahvet,
hak ediyor dünya uykulu oğuz,
uykusu sana ağır Oğuz’u,
Fark et…
OD, Aşk’ın hiç sönmeyen adamı.
Döndükçe peşin sıra pervane,
her masiva yükü biriktirenden,
uyandıkça...
Özledim…
Damağımda kalmış en güzel tat,
özledim,
olmasan bile yanımda, var gibisin.
Özledim,
gözlerine karlı manzarayım vakit öldüğünde,
özledim,
gözlerinin neşesinden esinlendiğim vakitte.
Özledim,
zihnimin her...
Doymam şairliğe, sana hiç doymadığımdan.
Sana doymadan gideceğim bu diyardan,
ölüm zor kimsesizlik…
Sırf bilmiyorsun diye vazgeçtim.
İnsan insana muhtaç değil.
Zaten kul olanın, kulu mu olur?
Kulağımda dünden kalma...
Zamanı saymaktı başta aptallık.
Aklı başkasından almak akla haksızlık,
Aşk’a yürümekte öyledir…
Seninle yürüyorum da yok hiç durduğun.
Sabret, selamet soyundan gelip,
Huyuna gitmek zevce bir tutam.
Susmak kimi...
Şimdi ağrıyan başımın ağrı kesicisi Sigaram,
ve kaç sigaraydı Saymadım.
Utanırsın takvimlerden.
Onlar da sensiz kalır, sen onlarsız.
Savunmak değilken niyetin,
Beş kuruş ekmek sevdasında gözlerim.
Ekmeğimi...
Üşümüş parmaklarının kırılgan kemikleri,
Ellerinden mi öğrenmişti kalbin kırılmayı?
Hayır hayır, oğuz Aşkının eksiksiz tamamı…
Kime faydası, Aşk’ı hiç uslanmadı.
Bir kış ayında açmıştın gözlerini...
Oğuz Aşk’tan öyle yanar ki,
sönmez öylece, kül olmaz böylece.
İnanılacak kadar yalan güzelliğine,
inandığım için yalanlaştı koca hayat.
İçimde bilmediklerim var, öğrenmeliyim,
öğrendikçe söylemeliyim...
Ölmek üzere yaratıldığımdan mıdır?
Sen’de öylesin, aynı candan eğrilip,
evrilişin dirilişi kimi gözlerde, sanmam,
Aşk’ı böylesine candan Yaratan’dandır.
Şimdi okunulası şiirlerime meze dokunulası...
Aşığı susuz bırakmamak gözlerinin yaşı,
Sen ağlarsan gönlüm yıkılır sel taşkının,
bir başına kalmışken dünya da Aşk’sız,
başın sağ olsun, kaybediyorsun hayatı.
Bilseydin içimdekileri, unuturdun her şeyi,
her şeyin ben...
Sen’in bir suçun yok,
küçüksün henüz hala benden,
küçücük avuçlarını kıskan benden,
gamzelerine düşmüş Oğuz’dan.
Sen’i biliyorum da, yok hiç beni bildiğin,
uyuyamamakta aynı ederde Sen’dir.
Karmaşık...
Başını omuzuma yaslamanı yıllarca anlatırım,
ve bilirsiniz, ben bunu yazarım…
Ve yine bilirsiniz, ben bunu yaparım…
Aşık adamın yanında dirinin ölmüşten farkı ne?
Öyleyse diriyken henüz bedenim...
Bunca yakınlığıma rağmen uzak sanışın,
güneş saçlarının bir parça yansıması,
biliyorum… anlaması güç anlamsızlık.
Kalbim anlam kusan şiirlerin Aşk’ın yuvası.
Dahası, darası kadar darısı düşer başıma,
perçemlerinden...