Kimsesizlik, ölüm suskunluk yemininde,
kimsesizlik, ölüm siren seslerinin peşinde…
Geliyor ardımdan, kalanım da ölüm içinde,
gidenim de ölüm peşinde, dinlediğim de.
Gittiğim de, gideceğin yeri bileceğim,
Sen’den...
Saatin benden habersiz saniyeci, Oğuz Sen’den görme Aşk hafiyesi, yazdıkça yazılır Aşk’ın duru kafiyesi Aşk Sen’sin ya, ondandır erimesi. Mütebâki
Kimsesizlik, ölüm suskunluk yemininde,
kimsesizlik, ölüm siren seslerinin peşinde…
Geliyor ardımdan, kalanım da ölüm içinde,
gidenim de ölüm peşinde, dinlediğim de.
Gittiğim de, gideceğin yeri bileceğim,
Sen’den...
Benden ne kalırsa geri, Sana Aşk’tır.
Aşk’ım saftır, bir yüzük bir nişandır…
Aşk’ım öyle mirastır, Sana kalanım,
bende Sen’den başka ne kalmış?
Yine Sen’sin geride...
Vazgeçmiş gibi zaman benden, bizden…
Oysa neler kaybetti ikimizden, kaybedecek.
Daha neler var içimde bir bilsen,
bilsen gözlerini kırpmazdın, kan kırmızı kesilir.
Ben kötü bir Aşığım dünyanın yeryüzüne,
gülyüzüne...
Gücün varsa sabredersin, güç Ebed’ten,
Ebed gücü var eden yegane Rabb’ten…
Beni bağışlasın, Sen’i affetsin, günahtan,
elimden gelir temizlenmek, evim tövbe.
Vazgeçmiş zamandan vazgeçmemiş...
Canım yangın yeri, dargın evi, kırgın gökyüzü,
ne sözü bilir ne güzü, işitmedi ki kulaklarımdan.
İşitse bilir elbet alev közü, kör de olsa görür gözü,
Aşk varsa, Adam’lıkta kalmaz, hak etmek haktır...
Hayat yolundan geçerken buldum Sen’i,
niyetim yok bırakmaya, yoldan çıkmaya,
O halde gitme yanımdan hiç, vazgeçme,
Oğuz vazgeçmez, bilirsin, Aşk-ı Ebede.
Ruhum yaratılmış ebediyete, hak değil de ne?
Dinle kalbimin içinden...
Şu kısacık zamanda, ne çok Aşk birikti.
Bir ilktin, bir ilktim ben… Ne çok ilk birikti.
Bir ben vardım, bir Kahve Etkisi gözlerin,
bir gözlerin vardı, bir de ona hayran ben.
Kusura bakma, Sen’i çok...
Ne hezeyanı, Aşk hayata tutamaç,
sakallarım gizlerken gamzemi…
şakaklarımda Aşk’ın bir kaç beyaz teli…
Tutamaklarımdan tut, burası yamaç.
Şimdi Sana, Sen’in anlamadığın birkaç satır,
zaten...
Bana hoş vakit çok, bol vakit yok,
gözlerine baktıklarımdır hoşlar,
hep gözlerine baktığımdan yoklar,
başkası boş bakar, o halde anla.
Sen’i dünde sevdim ben, bu günde,
yarında severim sonra bir ömür de...
Bana hoş geldin de, hiç hoş değil gidişin,
Bu gidiş erken değil mi? O halde söyle,
Oğuz nasıl kalsın sensizsizlikte?
O halde söyle, Sen’sizlikte Sen’dendir.
O halde sabrederim, ben beklerim de,
Ya sen? Ben gidersem...
Yok yok ben anladım, Sen anlamıyorsun,
Aşk’ı oyuncak sanıyorsun hem,
hem de oynamıyorsun Aşk’la,
ne anlamı kalır bu oyunun?
Evet, bu dünya oyundan ibaret,
işareti ölüm,
görebildiğim kadar zulüm,
bir gülün...
Özlemek basittir,
Oğuz bu basitlikten beridir,
bariz bellidir,
Oğuz Aşk’a da özlemdir.
Özlemek basittir,
bu Sen’i gönlüme doyurmaz,
Sana aç adamdan da korkulur,
bilmez misin?
Bilmezsin Sen...
Duy sesimden Sana dairleri,
unutacağımı sandıkların kadar,
unutmadığım sandıklarım var,
Oğuz Aşk’ı unutursa,
zaman buna nahoş hatıralar…
Kim hatırlar ben hatırlamasam?
Kim ben kadar Aşık olabilir Sana?
Sen...
Şairin bir şiiri kadar hayat bir Aşk,
kimden alınır, alınır Aşk böyle söze,
gözlerinden bir gezegende,
yaşıyorum ölesiye, böylesi de Aşk’tır.
Taşıyorum sırtımda kahırdan dünyamı,
taşıdığı Aşk’tır, Sen’sizliğin...
Şimdi söyle, yeryüzünün bir nebze,
iki hatrı olsa, kırk yıl çıkmaz kirleniş,
bir bir tükeniş ömürlerden, özleniş,
serzenişlerden sıyrılıp gerçeğe.
Yürüdüğümüz yolların da hatrına,
rüzgarın peşimizden sürüklenişi,
bir eşi...
Şimdi anlamadıkların var sözlerimde,
oysa
gözlerinden binlerce manaya denktir,
Oğuz fanidir, ölümsüzlüğü bu kadar yazabilir,
öyle ya, ölümsüzlüğe uzanır Ruh’um kabrine.
Rabb’ime emanetim, başka...
Gözlerinin kahvesinden uykusuzluğum,
susuzluğum dindi şükür hayırsızlıktan,
Sen’sizliğin her anı kötü de,
bu yokluğa bir Oğuz yoksul,
Aşk’a bir Oğuz varlık, Hây’dandır OD’a.
Ecel, ölümün...
Uyanacağız…
İlelebet bir yaşama,
yaşam Aşk’ın yansıması da,
Oğuz Sen’in aynan.
Toprak Rengi gözlerime yatacağın gün,
kahve gözlerinde uyuyacağım gün,
ne kalır Sen’den? Ne kaldı benden?
Çamurdan Adem’in...
Tarih ne benden bahsedecek,
ne de Sen’den,
benden başka bahsedenin mi var?
Olsa bile ne cahildir bilmeden bahseden.
Aşk’a dair tarihinde benim, tesirin de,
bak gözlerime, görebildiğince Sen oldular,
bak...
Birden yerle bir eder Aşk,
Aşk kendini değil,
O’ndan başkasını düşünememektir de,
yok hiç düşündüğün.
Oğuz akla-karayı akla naklet,
akıl akıldan üstün de, Aşk’tan değil,
akla gerek yok Aşık için,
akla aklet...
En sessiz halim aslında Sen’sizlik,
zaten Sen’sizlikten sessizken,
hiçbir ses anlamlı değil sesinden,
keşke bilsen, ah bir bilsen.
Yüreğimin kara tahtasında yazılıdır
beyaz tebeşirle ismin.
İsmin...
Bende Sen hasreti bitmez,
ben Sen’inle sel dolu taşkınım,
tufan koparır dünya adımdan,
alnıma yazı, kaderimin adıdır.
Oğuz unutmaz hiç, gitmez bil,
bildikçe ömür bitti, elimizden gitti,
saatin sesi haykırırdı...
Ben şiir yüklü defter, Aşk’a sair,
dair ne varsa Sana ait zihnimde,
haydi beni anla, aklım zanda,
Sen buna kafes gözkapaklarımda.
Hayalden bozma rüya, orman yeşil,
kasıp, kavurur bir kıvılcım adından,
ben buna karşı...
Hiç anlamayacağın kelimeleri yazmak meziyetim,
marifetim Sen’i anlatmak da, hala anlamış değilim,
ben erinim, gün gelir giderim de kalır Sen’im,
ikimizden bir oğul, belki bir kız doğar Aşk’a yeni.
Bu karışık uzun...
Sen’i izliyorum yarım asırdır,
sonsuza dek izleyeceğim,
bu senin korkmaman içindir,
içi dışı Sen olmuş adamdır Oğuz.
Sen’i izliyorum Sen uyurken de,
sonsuza dek izleyeceğim,
bu senin korkmaman içindir,
aynı...