Onlar beni anlamazlar, unutanlar unuttu.
Unutulanlara has hatırlanmak,
hatırlamamak Aşık işi değildir,
özlemek Aşkın kuralı, kainatı Oğuz’dur.
Bir dur Oğuz…
Bu güz geçici, aynada baktığın bu yüz,
bazen sana dairdi...
Saatin benden habersiz saniyeci, Oğuz Sen’den görme Aşk hafiyesi, yazdıkça yazılır Aşk’ın duru kafiyesi Aşk Sen’sin ya, ondandır erimesi. Mütebâki
Onlar beni anlamazlar, unutanlar unuttu.
Unutulanlara has hatırlanmak,
hatırlamamak Aşık işi değildir,
özlemek Aşkın kuralı, kainatı Oğuz’dur.
Bir dur Oğuz…
Bu güz geçici, aynada baktığın bu yüz,
bazen sana dairdi...
Aşk-ı sade Sen, Aşk’ı mabed ben,
kabri şeriften ayn-ı nûr sabit ben,
yanmazsam hatrım da kalmaz da,
keskin bıçaklar saplanır kalbime.
Yarası geçmez kesikler bırakır Aşk,
Aşk, geçmez de, zaman neyin ilacı?
İlaç falan...
Ağlamışsın, kırmızı gözlerinden belli,
kahve gözlerini her kırpışın, benim
hayattan bir yutkunuşumdur.
Zamandan kayıpken, asla geri gelmez.
Dinlediğim ve söylediğim şarkılarda Sen,
ve daha nice söyleyeceğim var...
Sonsuzlukta yok gözüm,
Oğuz dünya ölümlüsü,
Aşk’ın kainat örüntüsü,
Sen’in için Aşık övüntüsü.
Görüntüsü çok dolu onların,
içlerinde boşluk dolu olanların,
Aşk’ın ham meyvesinden kafiye,
işte bundan...
Şimdi Sensizlik de olsa,
sonsuzluk eder bana,
Şimdi Sensizlik, kimsesizlik bana,
Şimdi Sensizlik, külfettir Nefeslere,
Şimdi Sensizlik yok, şükür buna.
Yok nazım, Aşk’a daim kainatım,
benim...