Sokak Lambaları

-Sokak lambaları tam 08.20 de sönüyormuş ama tam.

Yalandır o.
Yalandır.
Hurafedir.


Belki çok ücralarda bir yerlerde 08:20’de sönüyor olabilir. Ama dünyanın merkezi olan yerde tam 09:15’te sönüyor. Bunu daha önce söylemiştim. Kasım 21’di. Belki de değişkenlik gösteriyordur kış aylarından, yaz aylarına.

Öyle ya, her yanan Sen’in umduğun bir vakitte sönmez.
Öyle ya, kim bilir ne yananlar vardır, yaktığın gündür sönmemiştir.
Sen bunu nereden bileceksin ki?

Sanıyorsun ki, yanmak öyle alelade bir şey. Bir insan ne zaman OD’a dönüşür, Sen nereden bileceksin ki?

Bak Sevgili! Nice zaman geçti,
güneş hiç söndü mü?
Ay hiç vazgeçti mi O’na bakmaktan?
“Öyle ya, güneşin amacı gölgen içindi.”
Ay teninden daha güzel parlayamadı şu feza denen, zaten “yokmuş” da.

Hurafedir o, hurafe… Yalandır… Kim bilir, kim ne zaman yanar ne zaman söner… Sırf Sen seviyorsun diye vazgeçmez ya kahverengi topraktan suretinden, sırf Sen “sönüyormuş” dedin diye sönmez ya insan… Bir hikmeti de vardır ayrıca yanmanın…

Yunus’un OD’unlarında saklıdır belki eğrilik, düzlük…
Kays’ın çöllerindeki kum tepelerine özeldir belki…
Sokak Lambalarına has değildir belki yanmak ve sönmek.
Bir sevda türküsü de, bir sazın gürültüsü de yanık olabilir.
Peki bir aşık, sevgilinin boynundan öğrendiyse yanmayı, kim söndürebilir?
Ne söndürebilir?
Sen biliyor musun ki sevgili!

Yalandır o, yalan… Hani şu tozpembe gibi. Hani şu olay yerleri gibi. Ama Sen sönsün istiyorsun madem, sönsün, kimsenin gıkı çıkmaz. Sen söndür, kimsenin yanacağı da kalmaz. Sen yeter ki iste de, birilerinin sönmek olsun marifeti. Faraza, hamata bile şamata kalmaz mı sesinin yanında? Senin duruluğunda? Halt ettin ya yalnızlığımda, ondandır tüm bu yanmaların içi de dışı da… İşte buna zerir denir, zerir zerrendendir, bir saç teline hürmetten, sönmek elzem ise, söneriz!

İşte yangın, işte Aşık Efendi, işte OD!
Ahvali bir dağdan sisli ve sessiz.
Emaneti yüklenmiş bir densiz,
adına aşk dediğinden beri yanmanın,
OD’a mı ermiş başın?
Sen sön “De” bize, hasf-ı meziyet biliriz,
nevm-î mazeretimiz olmaz, söneriz.
Sen sus “De” bize, nida etmez dilimiz,
Sen kör “De” bize, biz hiç görmeyiz,
Sen yan “De” bize, yoktur âlâ alaz,
Sen can “De” bize, biz onu da veririz.

Hangi Sokak Lambasından bahsediyorsun güzelim! Hani şu ateş böceklerinin pervane olduğundan mı? Sen onu “De” hele bize… “De” ki, biz ona göre sönelim.

#OD | Sevgiliye Mektuplar * Lambanın doğasında sönmek, Aşk’ın doğasında yanmak vardır.
18:25