Trajik Masal

Biliyorum,
söyleme hiçbir şey.


İpini koparan boğa gibi dizginsiz ruhumun gücü.
Yine de şimdi hiç gücüm yok!
Sürünüyor ruhum bedenimin caddelerinde, ara sokaklarında.
Yüzlerce cenazesi var şimdi kendimin!
Üstlerine basmadan yürüyorum,
yürüyorum ruhumun içinde bedensiz.
Hiç güçsüz olmamıştım böyle.
Beni “sev” istedim sadece.
Aynen öyle.
Sen’i “sevdiğim” için değil.
İçimden geldiğin için.
Ne kadar “söylesem de” susmuyor içimdeki Aşık yine.
Olsun!
Ben de kaybettim OD’un masumluğunu,
ben de kaybettim OD’u kayıplarım arasında,

sorun değil desem de, canımı acıtır.
Ne kadar acı çekse de ruhum, geçmiyor.
Bu hiçlik.
Aynen böyle.
Ne kadar üzülsem de, üzüntüm bitmiyor.
Oysa üzüldükçe bitmesi gerekmiyor mu?
Yokluğundan mıdır?
Yokmuş’lardan mıdır?
Hiçliğinden midir?
Hayır, hayır, bu bir şiir değil.
Bilmiyorsun.
Sen hiç sevmiyorsun Sen’i.
Sen hiç sevmedin Sen’i.
Bu sadece benim!
Bu, gecenin siyahını kasvetine gömmüş adamın hali.
Şu saat olmuşken zaman, ben hala seviyorum da Sen’i,
gelip anlat şimdi bana neden olmadığını.
Gel de uyu şimdi.
Gel de uyut şu koca adamı hadi.
Uyutamazsın değil mi?
Olamazsın değil mi?
Hadi, yine “yokmuş” de.
“Varmış”lar üzülsün yine.
Sen anlamazsın halden.
Sen anlamazsın benden.
Sen’de hiç iz yok benden.
Varsa, Yoksa Sen!

&

TRAJİK MASAL

Biri varmış, hiç yokmuş.
Yine de evvel zaman önce, kalbur saman içinde…
bir adam varmış.
Aşk’a düşmüş, tam içine.
Tuhafmış düştüğü bu yer,
bildiğimiz kuyu gibiymiş ve içi çok karanlıkmış,
yumuşakmış kaz tüylerinden minderler gibi ama yakıyormuş düşenlerin canını.
Ayağa kalkmış adam canı yana yana,
karşısında şeffaf bir kadın görmüş sonra. Işıklar saçıyormuş etrafına. Adam o anda unutmuş canının acısını da, kendini de, geçmişi de, geleceği de, bildiklerini de… tutuşmuş kadına.

Kadın bir varmış, hep yokmuş.
Bir görünüyormuş, hep kayboluyormuş.
Bu adamın canını daha çok yakıyormuş!
Hayattaymış ama yüzlerce kez ölmüş gibi yanıyormuş adamın canı.
Sanki, kadını gördüğü anlarda diriliyor, görmediği anlarda ölüyor gibiymiş.
Adam düştüğü bu yerden çıkamamış.
Çünkü çıkmak için hiçbir yolu denememiş.
Canı yanıyormuş ama önemi yokmuş.
Kadını bir kez daha görmek için bekliyormuş.

Adam ne yiyormuş ne içiyormuş,
olsun, önemi yokmuş.
Adam güçlüymüş ve buna dayanabiliyormuş.
Olduğu yerden hiç kalkmıyormuş,
hatta hiç kımıldamıyormuş bile.
Kadının yokluğuna tıkamış kulağını, hiçbir şey duymuyormuş.
Kadının tekrar geleceği günü bekliyormuş.
O gelseymiş, peşinden koşacakmış sonsuzluğa.
O gelseymiş, hiç itiraz etmeyecekmiş her şeye…
Ne kadın gelmiş,
ne adam yerinden kımıldamış.
Sonsuzluğu bitirecek kadar beklemeye kararlıymış adam.
Çünkü Aşık’mış ve Aşık olunca ne oluyormuş, bilmiyormuş adam,
öğreniyormuş bu kuyunun içinde, yalnız, sessiz, sade.

#OD | …