Tuz Kolyeleri

Şimdi yalnız ellerim,
ilk defa yalnız,
ve habersizim saatten,
saat beni umursamaz zaten,
İstanbul’u da sana terk ettim.
Yaşa yaşayabildiğin kadar,
ama yan benim gibi,
yan yanabildiğin kadar!

Ve
Sen seni terk edeli,
…vazgeçtim,
Seni sana terk ettim,
…vazgeçtim.
Bu yalnızlık geçmeyecek,
bu yalnızlık bitmeyecek…
bu yalnızlığı terk edemem!

Hiç geçmeyecek acısı,
sancı sancı doğurur gözlerim yaşları,
süzülür yanaklarımdan sakal denizime,
dökülürler sonsuzluğa,
son kez avuçlarında biriksinler,
tuz kolyeleri yap boynuna,
hırçın nefes dalgalarınla döv,
tuz kolyeleri yap boynuna.

Bu soğuklar, kavuşturmaz bizi,
ellerin sokaklarımdan soğuklar,
buz tuttu, çözüldü sonra.
Faydası yok,
ne sözlerin, ne söylemenin,
ne konuşmanın, ne anlatmanın,
faydası yok,
anlamanın, ağlamanın.

Özlüyor muyum sanıyorsun?
evet…
bir şiir kadar,
hiç şiir yazılmayan kadınlar kadar aciz,
ve pişman değilim hiçbir şiirimden,
çoğunu öldürdün,
ben yeniden yazdım!
Çünkü yazmalıydım ki,
sen yenilerini öldür,
katilliğine şeref yüzünde canilik,
mimiklerine asılmış yüzlerce duygu,
binlerce ceset gömülü gamzelerimde.

Ölü martılar var çatılarımda!

#OD | O’uzaduyum * …