Unutmak Meselesi

Bilindik senaryolar. Ne var ki insanın elinde zaman sermayesinden başka? O yüzden tüm bu saçmalıklar ve çılgınlıklar. Zamanları bittiğinde aşklarından harcadılar. Yine de onların aşkı daha kıymetli oldu. Oysa aşk beni avuçlarına alıp sıkıca sıktı, kaburgalarım kalbime battı ve kanadı vücudum. “Saat kaç olmuş ben hayattayım.” Üstelik hatalarıma rağmen ve çoğundan özür diledim.

Milyarlarca senaryonun sonu geldi, ışığına kavuştular. Çoğu âşıktı… ve hiçbir âşık zamanla aşık atamadı. Neyse ki yeni senaryolar doğurdu anneler. Döngü devam etti. Sahi, sen gittikten sonra duracak mı sanıyorsun bu dönüş, bu döngü? Durmayacak… Çünkü sözcüklerini sevdiğin tüm şairler gittiler ve döngü durmadı, adamın biri çıkıp yeniden yazdı efsanevi kelimeleri dünyanın gökyüzüne. Kendi dünyasının gökyüzüne. Gecenin lacivertinden esinlenmişti.

Hatırlıyorum! Hiç unutmadım…

Unutmak ve unutulmak senaryonun iyi ve kötü yüzü gibi. Sen unutulmamak için hiçbir şey yapmazsın ama unutulursun. Aslında tam olarak bu yüzden unutulursun.

Unutulmak çoğu zaman acı veriyor gibi görünür aslında ama öyle değildir. Çünkü unutası varsa birinin unutur. Ve unuttuğu için suçluluk yada pişmanlık hissetmez. Buna üzülmek çorak bir arazide hasat beklemek gibidir. Nitekim hatırlayan insan hatıralara hep açtır! Hatıralar için üzülmek, anılara işkence etmektir.

Hala anlatamadığıma üzülüyorum. Fakat üzülmüyorum da… aslında bu biraz karışık. Kaos gibi bir şey… Aşk, başlı başına aklının başından bambaşka bir şekilde sökülmesidir. O yüzden mantık yoktur. Ve daha önce de söylemiştim, “Aşık adam da akıl aranmaz.” diye.

Ve kaderimizle ilgiliydi hepsi.

#Yasef | Onu görür gözlerim, zihnim şarkılar çalar.