Uyutmayan Düşünceler

Saat 04:29 ve şu uyutmayan düşünceler. Kimi kirli, kimi el değmemiş tertemiz. Tıpkı doğduğumda olduğu gibi. Yine de fıtratım bir yolunu buldu kirlenmenin… yine de kaybolmaya meyilliydi masumiyetim oralarda, bir yerlerde… bir yerlerde…

Ben bu birkaç gündür oldukça karamsar ve kötümserim. Yine de umudumdan düşen bin-parça yüzümde gülücüklerim ve gamzelerimi saklayan sakallarım var. Aslında böyle olmasını istemiştim, muhtemelen kime sorsan böyle olmasını istememiştir ancak ne var ki oldu ve işte tam burada, kirliler dünyasında gün geçtikçe kirleniyorum ve kirleniyorsunuz!

Bitmeyen Umut!

Benim bir umudum vardır, hiç tükenmez! Onunla konuşur dururum, efsanevi fikirleri savurur zihnim ona doğru, o beni dinler, ben onu! Ortak bir yol buluruz ölüme doğru. Ve anlarız birbirimizi, söylediklerimizi. Ama anlamadığımız şeylerde olur hani, zihnimizi tuz ruhu ile yıkasan, içinde hiçbir şey olmasa ve anlatsan bize, yine anlamayız… zihnimizin kirliliğinden değil, kirliliği anlamayız, mesela zenginliği anlamayız.

Öyle, bir insan ne kadar zengin olabilir ki?
Mesela, bir insan çok zengin olduktan sonra neden daha da zengin olmak ister ki?
Öyle bir insan düşünün ki, sonsuza kadar yaşasa da, hiç bitmeyecek zenginliğe sahip olsa da, yine zenginliğine zenginlik katmak ister.
Evet, “kimden” bahsettiğimi az-çok tahmin etmişsinizdir.
Veya bir insan, başkalarını fakir bırakmak için neden zengin olmayı sever ki? Yada nasıl sevebilir ki? İşte bunu hiç anlamam ve bana bunu kimse anlatamaz, açıklayamaz… açıklayamazlar.

İnsanlar Görüyorum! diye bir yazı yazmıştım ve hala arkasındayım söylediklerimin… Ve hala komik değil olan-bitenler… hala komik değil iştahlarının bu kadar kabarık olması ve hala hiç komik değil onlara inananlar… Üstelik aradan yaklaşık 5 yıl geçmiş ama hâlâ arkasındayım söylediklerimin, hâlâ devam ediyorlar aşağılıklarına, aşağılıkça yaşamaya.

İnanç, körü-körüne değil, bilinçle kabul edilen bir hissiyattır oysa. Oysa onların inançları da içleri de çok kötü ve düşüncesizce. Yüzlerine küfretsen, bakıyorlar şükredercesine. Bu karaktersizliğin bir sınırı olmalı diye düşünüyorsunuz ama yok! Onların karaktersizliğinin de çalmalarının da çırpmalarının da ve kötülüklerinin de bir sınırı yok.

Öyle yaşamak/yaşlanmaktansa, şu an ölüme giderim bilinçli!

Evet, öyle yaşanmaz, binlerce insanın ahıyla da ölünmez. Evet, “kimden” bahsettiğimi tahmin edebilirsiniz. Hani şu 1000 odalı saray meselesi, hani şu maske davasına milyonları cebe indirme meselesi, hani şu ayakkabı kutularında sakladıkları paralara para ekleyenler meselesi, hani şu ananı da al git meselesi, hani insan öldüren katillerin cenazesinde rahmet okuyanların meselesi, hani şu insanları açken ışıklı top dağıtan liderciklerin meselesi, hani şu bilmem kaç tane mühendisin peş-peşe kazara ölme meselesi, hani televizyonlarda insanları uyutmak için eşkıyaların, çukur zihniyetlerin cirit atma meselesi… hani neresinden tutarsan tut elinde kalacak olan yargı, eğitim sistemi meselesi, atanmayı bekleyen öğretmenlerin ve onların bir öğrenci kadar boş zihinlerinin meselesi, hani yandaş değilsen yaşamaya hakkının olmadığı ülkenin meselesi, hani bilim yerine kim ne yemek yapmışların televizyonda reyting kazanma sevdası meselesi, hani ilim yerine hikaye anlatan alimciklerin meselesi… doğru değilsiniz ve içimde şuan bir miktar zalimlik var dünyada sadece hayvanları bırakacak kadar eli-kanlı-bıçaklı ve gözü dönmüş.

Balık hafızalı dimağlar devranı!

Evet, “kimlerden” bahsettiğimi tahmin edebilirsiniz. Hani şu villada yaşamak için haysiyetinden, götünü başını açacak kadar vazgeçenlerden… hani şu ablan star bebeğim diyen götverenden! Ve benim dilim güzel güzel anlatırken, 1-2 dakika sonra herkesin eski küflü fikirsizliklerine dönüşü. Bu dönüş yokuş aşağı düşüş… anlamıyorlar, görmüyorlar, işitmiyorlar ve koku alma duyuları dahi yok.

Oysa herkesin yaşayabileceği kadar büyük dünya, herkesin yaşayabileceği kadar verimli. Yine de onunla yetinmek yerine kirletmekle uğraştınız ve amacınıza ulaştınız… Geride yaşanacak/yaşlanacak bir dünya bırakmadınız. Umarım bir an önce yaşamazsınız.

#OD | Bendeniz * Ağızı iyi laf yapan Oğuz’dan umutsuz bir sayfa daha dünyasına!