Aşk’ımın adaleti,
ebediyetle sevmektir Sen’i,
öldüresiye sevmen beni.
Gökyüzüm bile üzgün Sen’siz,
yüzünden düşen bin damla,
Yağmur ya adın, ondandır…
Bundandır Aşk’ımın asaleti,
yığınla güzel varken...
Aşk’ımın adaleti,
ebediyetle sevmektir Sen’i,
öldüresiye sevmen beni.
Gökyüzüm bile üzgün Sen’siz,
yüzünden düşen bin damla,
Yağmur ya adın, ondandır…
Bundandır Aşk’ımın asaleti,
yığınla güzel varken...
Güneş’i anımsatır sigaramın ucu
öyle Aşk sarıp içiyorum şiir sayfalarından,
kafiyeler kanser ediyor,
kelimeler yapışıyor boğazıma,
virüs edasıyla…
Kafiyesi değersiz Adam’dan,
en değerli Aşk’a,
hiçbir...
Onca sözü yazmama rağmen,
anlamadım hiç Aşk’ı,
buna rağmen,
Aşk’ı Sana anlatmaktır amacım…
Bazen kalp kırarım, kalk kaçalım der Martı,
hüzün saçar bakışları,
donup kalır parmaklarım, yazamaz tek...
Kalp Belası,
Aşk Hastası Oğuz’un yok devâsı,
hüzün ayaklarının izleri, dizlerimin bağsız adımları,
Sana gelebilmek için geçiyor uçurumları,
yetişemiyor bir türlü, Oğuz Aşk yüzlü.
Aşk’a baka baka gözüm,
karardı...
Sabahın köründe,
Aşk ayaz gibi,
uyanır uyanmaz yine zihnimde,
şiir görünümünde artık tüm kelimeler,
her harf, her kelime Seni Seviyorum der gibi,
bu içtenlikten kurtulup bitmişliğe uzanacağım,
sonsuzluğa uyanacağım, ateşe...
Ruh halimde bol Aşk var,
Ruh halinden esip gelir görüntüler,
gözlerime, gözkapaklarımdan hurafe hayaller,
buna bile şükredip, Aşk’a boyun eğdim zorunla.
Zorundayım sanki Seni Sevmeye, öyle bir güç güzelliğin,
özelliğin nedir...
Aşk gönülde bol yara, yâr da bol devâ,
feza ihtişamlı hâzâ, Aşk, Ruh’uma sevâ.
Mevlâ bildirir, gerisi kudretsiz masiva.
Anlamadığından üstünde ki bu üçlüğü,
üçgen köşesinden kurtulup Dünya’nın,
şükrüne mazhar...
Dört bir yanım Aşk’tır benim,
Aşk’tan dolayı körüm ben,
gözümün gördüğü her toz zerresinin,
Sen’den payı vardır aklıma.
Boyu devrilesi Oğuz’dan, ilham kusan kelimeler,
Aşk’a böyle içten beddua...
Sen’i betimleyecek en güzel kelimeler dağarcığımda,
dar ağacı ciddiyetinde Aşk, canı çıkmadan ineni azdır.
Canım çıkmadıkça inmeyecek tepemden bulut,
Yağmurları getirdiği her ana şükür edip, kıymet bildim.
...
Mutlu sözcükler yazmamı bekleme,
bekliyorum mutsuzluğun orta yerinde,
elimde şiirden başka bir şey yok.
Gölgesi gibiyim Aşk’ın,
peşinden giderim nereye giderse,
bir an terk etsem Güneş sönecek gibi gelir.
Şiirime...
Sen’i bana getirmeye zorlama beni,
bilirim bu saygısızlıktır,
Aşk peşinden gitmek nasıl cesaretse,
Aşığı peşin sıra sürmek saygısızlıktır.
Etme,
Aşk yeryüzüne indiğinden beri kalbimde,
başkasını öptürmeyecek...
Ben, Oğuzhan Deniz,
Aşk’tan hasta adam, yüreği belaya dadanmış,
üzerine çekiyor gibi Aşk’ı, hiçte aldırmaz yangına,
yürüyorum ya Güneş’ten sıcak olan Sen’sizliği hayat boyu,
bu yorgunluğun ne kahvesi var ne...
Hani bu kelimelerin hiç hatrı yok ya Sen’de,
bende tam tersine gider işler,
hep aksime yürür ayakların,
benim Aşk’ımın, tersi de, düzü de Sen.
Benim hiç farkında değildin Sen,
hal böyleyken, Aşk’a ne...
Beni benimle bırakma,
Ruh’um zaten düşmanken bana,
Sen’sizliğe katlanamaz daha fazla,
yapma, etme, ne kadar histerik varsa,
o kadar aksindesin Sen’de,
yazıktır, günahtır, ağlatma.
Gözlerim karıncalanır...
Gelecek günleri düşünüyorum da,
ne kadar da geleceğine dair ümit var,
sonra geçmiş günleri hatırlıyorum,
ölen umutlarım var.
Ben var olduğumdan beri ortasındayım bu döngünün,
Sen nereye çevirirsen, o tarafa döner yönüm.
...
Gece uyumadığımdan, gün ağarmaz bana,
ayaz falan yokluğundan işlemez hissiyatta.
Oysa Aşk,
şaka kaldırmayacak ciddilikte,
öyle, Sen’i Seviyorum’la bitmeyeceklikte.
Bitmeyecektik de,
gidince Sen, temelinden...
Sen’den başka anlatacak bir şeyim olmadığından dilimdesin,
hayatımın en güzel günlerisin, anlatılmaya değer.
Aşk nasıl değerliyse, anlatılman da öyle,
Sen’sizlikte, Sen’i öğrenebilmek için değerlidir.
...
Hatırlamazsın Sen,
pembe bisikletinin zinciri atardı hep,
annen kızmasın diye dokunamazdın,
beni çağırırdın sonra tamir etmek için,
işte öyle bulaştı Aşk elime, yüzüme,
adına Zincir Karası Sevda dedik.
Bunca...
Aşk,
7 milyar kişilik Dünya’da,
beni çarpan yıldırım.
Yeryüzüne adım atar atmaz.
Sen’i görür görmez Aşık olanla,
sonradan görme adamın aşkı bir mi olur?
Sonra görme beni, şimdi gel, yoksa geç olur…
O kadar...
Kalp belası,
Oğuz, harflere şiir münakaşası,
var dahası,
yok ötesi,
Aşk bu, cümle kavgası.
Artık rivayetimden öte değilsin.
Hurafe gibi gelir şiirlerim,
yok ötesi, Aşk zaten hakikattir.
Keşke onlara Sen’i...
Saçları o kadar sarıydı ki, bazen güneş ona bakamazdı.
Ormanlar da öyleydi,
gözlerinin yanında sonbaharı yaşıyorlardı sanki.
Buna benden başka her şey sessiz kalabildi.
Kalp Belasıydı.
Ilık rüzgar...
Sen giderken yalvarmadım ya ben kalman için,
bilirim, bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti, gitmemen için,
hisli kelimelerimle yıka gözlerini,
süslü kafiyelerimden tat göz feri,
Aşk fenerim, altında bekleyen...
Aşk’ına yazılmış binlerce kelime,
sigaramın kanserine eşlik eden demli çay,
bazen şekersiz tadı, acı verir damağıma,
şiir, ses olur kulağına,
bırakmaz peşini kelimelerim,
güven veririm ben Sana,
ihanet etmem,
saç telini...
Kafiye, yıldırım hızında düşer aklıma ilhamdan,
bu izdiham, Yağmur ile birlikte düşer zihnime,
tüm hatıralar aniden canlanır gözümde,
gözlerinde öyledir… özletir.
Üzüntü madenimin adı sayfa, kalem emekçi kazma,
Oğuz madenci bu...
Bitmek üzere yaşatılmış bir hayattan,
sonsuza dek sürecek bir Aşk’a yükseldi Oğuz,
ilham dolu göğsünden ateş, gözlerinden alıntı,
yolları sana çıkan budaladır, bir nevi aptal.
Tam da yazmak istediği gibi bir hayat,
ucuz...