Bitkinim günlerdir,
Sen’i sevmek bile gelmiyor içimden artık.
Şiir gibi değil zaten yazdıklarım.
Anlamsız kelimelerin bir araya gelmiş hali,
bende bu sıralar anlam aramak hatadır.
Sen’de anlamsızlık nasıl yoksa benim...
Bitkinim günlerdir,
Sen’i sevmek bile gelmiyor içimden artık.
Şiir gibi değil zaten yazdıklarım.
Anlamsız kelimelerin bir araya gelmiş hali,
bende bu sıralar anlam aramak hatadır.
Sen’de anlamsızlık nasıl yoksa benim...
Beni Sen’sizlikle tehdit etme,
Ruh’um zaten rehinken gözlerine,
ölüm yeşil gelir, hiç tereddüt etmem.
Aşk karanlıktır, gözlerimi de o denli karartır,
o denli Aşığım, o denli aptalsın.
Aşk’tan kurtulmak...
Sessizliğin,
hayatın kuru gürültüsü, Sen’sizlik, en karmaşık görüntü.
Martı’lar kuru kalabalık, sahte aşık sesleriyle,
içlerinde ki kirli dualardan medet bekliyor neslim,
Sen beni, ben mutluluğu es...
Hiçte bitmez Aşığın gönül yangını,
bitmez ki Aşığın Aşk’ı, adı boşuna mı Aşk?
Sen boşu-boşuna mı sevgilisin?
Sevgi, kalbi bütünüyle saran bulut.
Aşk’tan pervane Oğuz, deli divane,
Derviş gibi konuşur dili, Aşk...
Güneş, dansımdan yorulup, dinlenmek istedi,
doğrulup yörüngeye, lafladık biraz.
Anlattı olan biteni, Râbb Aşk’ını.
Aşk’ıma baktım o an, küçümsedim,
Aşk’ı değil de, Sen’i.
Ben bana hayat vereni tenzih...
Hayat,
gözlerine bakmak kadar eğlenceli,
göz kırpışların kadar kısa.
Yağmurun yağması kadar doğal,
bu güzelliğe hayran olmak elimde değil,
saygıyla eğil Aşk’ımın huzurunda,
ben de öyle yapıyorum...
Bana da, ilk Sen’i hatırlatır Yağmur…
Özellikle Nisan’da.
Keşke, Yağmur hep yağsa da,
birbirini hatırlasa Aşık’lar.
Sen’i bilmem ama ben yağmur yağınca daha güzel hatırlarım Sen’i.
Başka her şeyi...
Yağmur, benim için hatıra Deniz’leridir,
bilirsin, Deniz bir gün tüm sevdiklerini alacaktır,
su bir gün hepimizi geri isteyecektir.
Bana söylediğin her söz,
beni havalara uçuracak kadar değerlidir,
bu Sana boş gelir de...
Bulutlar ne değerlidir benim için,
Sen’i kuş bakışı izleyebilir…
Rüzgar da öyledir, tenine her an değebilir.
Sırf bunun için rüzgar olmayı isterdim,
Sen’i her an görebilmek için de bulut…
Çimlerde masumca uyuyuşunu...
Tam unuttum derken,
gülüşün gelir birden aklıma, nereden hatırlıyorsam.
Aşk Allah’adır bilirim… O’na Aşk olsun,
Aşk’ının sonsuz katıyla.
Sen’in Aşk’ın bende sonsuzdur, dua da böyledir.
Ve...
Ben Aşk’ını ziyan etmem, zevâle de uğratmam.
Uğramaz yüzüme gülücük, Sen bana uğramadıkça,
kalbinden uğurladığın gün beni, ne uğur kaldı ne şans.
Şansa ihtiyacım olmadı zaten hiç, biliyorum ben sevmeyi,
uğur böceklerine şarkı...
Beni umursamadığını biliyorum,
işte bunu hiç mi hiç umursamıyorum…
Umurumda olan bir tek Sen’sin,
Sen’sizliğim, Sen’i bile ilgilendirmez. O benim hakkım.
Sen’in sözün bir tek ben’sizliğe...
Dilediğin kadar git uzaklara,
istediğin kadar kahret Oğuz’u,
yoktur Aşk’ın kaçış yolu… Denedim Aşk Gölgesi‘ndeyken,
bir tünel buldum ve yürüdüm, sonunda ışık vardı yolumun,
yürüdüm,
bir türlü...
Merhaba,
çiçeği burnunda tüten Aşk sakini…
Ben Aşk’ının sakin dervişi, dili sekin.
Yüzü sükûn, gözü kör, gönlü Aşk’a bonkör.
Hiç beklemediğim bir anda oldu bitti her şey,
terk ediliş, aniden ölmek gibiymiş...
Yine burada Aşık Adam’ın,
bu can bezmişliği Sen’sizlikten,
çok görme bana, Aşık olduğumdan,
bazen ne dediğimi ben bile bilmem.
Oysa ben anlamadan konuşmam,
dinlemeden yargılamam.
Anlamadan dinlemeden Aşık ettin ya...
Açım!
Yok iştahım…
Ellerinin hazırlamadığı yemeklerden,
tat almaz dilim damağım.
Aşk’ın bir tadı da yok, kötü hissettirmekten başka işi de.
Aşk’ın bir rengi de yok, ne işe yarar ki körleştirmekten başka...
Oğuz’un hortlamış halidir, Ferhat, Mecnun
ve başka kimi tanıyorsan…
Tanımıyorsun Aşk Ülkemi,
hoş, bende bağımsızlığımı ilan edemiyorum ki.
Bu esaret bitmeli diyorum,
planlar yapıyorum, avuntularla süslüyorum...
Ne tükenmez bir borç imiş Aşk,
Sen’sizliğe zorunlu ödüyorum ömrümü,
ne de tükenmez bir ilham imiş Aşk.
Siyah falan bırakmaz saçında,
sakalda özenir aklara, düşer bir-bir,
Oğuz artık Aşk kanseridir,
Yağmur terapisi...
Sana Aşık olduktan sonra,
gelişi güzel serdin tahtını gönlüme,
Aşk, çarpık kentleşti, her şehrin efsanesi, Sen’leşti.
Ben istemedim Aşık olmayı,
elinde değildir zaten insanın,
yoksa aynı kabiliyet ile vazgeçerdim…
...
İlk gün ki gibi, vakit hâlâ Sen’sizlikten geçmiyor,
sözlerimin kalbine değmesine gerek yok, gözlerine değsin yeter.
Göz zaten kalpten nemleşir, gülmek gereksizleşir.
Güçte değil birlikte olmak, Aşık olman yeterlidir,
bunu artık...
Aşk bende olduğu sürece;
yangınım Güneş’in milyon kat hararetlisi,
Bu yüzden dans ediyor Güneş Kavalyesi.
Güneş’le, Ay’la betimlerim Sen’i, benim için sorun değil,
bir de Güneş’e, Ay’a sor...
Vakti tamir ettim, Sen’sizlikten sonsuzluğa,
ilelebet uyuyacak zaman, Aşığın Oğuz’da.
Vakit Tamircisi, Güneş ile Dansta,
Raks eder Martı’lar bununla, dopdolu huzurla.
Kusurda yoktur yüzünde...
Sen’i benden güzel seven olmaz,
benden iyi anlayan da, anlatan da.
Yaşlandıkça kıymetlenecek gençliğim,
Aşk’landıkça doğa, yeşillenecek gözlerinden…
Sözlerimden Sen’i çıkarmak kadar basittir,
tüm cümleleri...
Bulutun ömrü soğuğu hissedene dek,
suyun ömrü sıcağı, Deniz’in ömrü Aşk’ı,
acı tatlı karışmaz dilimde, Sen güzelsin ya,
dilim büyülü güzelliğine, anlatır güzellikleri.
Söz taşır dalgaları. Bir Deniz’e yazı yazmak...
Dünya nimetine kanma, kanın bile kalacak Dünya’da,
kan Aşk’a, tadabildiğince tattır şiirlerimden gözlerine.
Onlar yüzlerini çevirirler beni görünce,
arkalarını dönerler, sebebi, Sen sebebi olan Aşk’tır,
bu...