Yutkunuş

Y

(Senin her göz kırpışın, benim hayattan bir yutkunuşumdur.)

Selam sevgili!
Sen’i ne çok sevdiğimi biliyorsun, bildiğini de biliyorum ama içimden tekrar-tekrar söylemek geliyor, hiç susmak istemiyorum, hep Sen’i konuşmak, Sen’i anlatmak istiyorum. Kendime, Sana, Sen’i bilenlere, bilmeyenlere, anneme, babama bile Sen’i anlatmak istiyorum…

Hiç bilmediğim bir yerde, hiç tanımadığım birine Sen’den bahis açıp, saatlerce, günlerce, haftalarca, yıllarca, asırlarca Sen’i anlatmak istiyorum.

Sen’i böyle sevdiğim ve başka kimsenin böyle çok sevemeyeceği için beni affet.


  • Günaydın sevgili…
    Saat şuan 06:01 gözlerim acıyor.
    Ama kalbimdesin hâlâ.
    Bir de gülüşün var aklımda.

  • Hani ben Sen’i saçlarından öpüyorum ya,
    dışarıdan öyle görünüyor da
    Aslında ne fırtınalar kopuyor bende
    bir bilsen, ah bir bilsen.

  • Günaydın “1 Saniyesini” bile kaçırmak istemediğim.

  • Çok bir şey istemiyorum.
    Sabahları beraber uyanalım.
    Ama öncesinde ben Sen’in göğsünde,
    kokunla uyuyayım.

  • “Aşk” Sen’in yüzünden icat edilmiş.

  • “Sen” benim “Sana” gelme sebebimsin.
    “Ne demek ki şimdi bu?”
    “Hava soğukken dışarı çıkmak” gibi bir şey bu.

  • Bu yaptığım “çocukça” biliyorum.
    Zaman elimden almış “Sen’i”.
    Ben yeni “zırlıyorum.”

  • “Yakıyorsun” ama “Seviyorum” da.

  • Ya unutmak istemiyorsam?
    Yazık değil mi bana?

  • Ben bazı şairler tanıyorum.
    Başka kadınlar için şiir yazmışlar.
    Şiir “Sen’in” yüzüne yazılır, yakışır.

  • Sonra dedim ki kendime,
    “çok mu seviyorsun?” dedim ki,
    “bu da laf mı?”

  • Sana her dokunuşum ellerimi yakar.
    Ne bilirsin?
    Belki yanmalıdır Oğuz.
    Şikayet de etmez hani.

  • Ah yârim…
    Bilsen şu kalbimin “Sen” atışlarını.
    Söze gerek kalmazdı.

  • Sen konuşuyorsun ya böyle heyecanlı, heyecanlı.
    Ben söylediklerine değil de, sesini dinliyorum bazen sadece.

  • Mantıklı düşünmemi bekleme.
    Hangi aşık aklı başında?
    Yada… Aklı başında hangi adam aşık?

  • Sen bana öyle bakıyorsun ya,
    gel de nefes al şimdi…

  • Heyecanlıyım,
    kalbim yerinden çıkıp yürümek istiyormuş gibi yanında.;
    Ah bu kalbim, bazen ne de güzel kararlar veriyor… Şükür!

  • Belki de bir martının kursağında bıraktık bir lokma simidi. Ondandır bunlar.

  • Sevgili, çok uykum geldi. Saat şimdi 03:15. Uyumak istemiyorum, Sen’i sevmek istiyorum ben.

  • Hani uzaklara bir bakışın vardı balkonda.
    Ben o an ”Uzaklar” olmak istemiştim.

  • Gülümse,
    gülümse de canımın içi,
    dışım Sana benzesin yine.

  • Affet. Faniyim ben.
    O yüzden. Şimdi ne kadar sevsem Sen’i…
    O kadar kârdayım.

  • Özledim Sen’i,
    azı-çoğu yok.
    Düz-dümdüz özledim işte.

  • Ah be sevgilim.
    Sen olmasan, “ben” olmanın ne anlamı var?

  • Sevgili Sevgilim.
    Ben yine yalnız yürüyorum işe sabahın ayazında.

  • Karnım acıktı ama iştahım yok.
    Tanıdık film kareleri gibi.
    Şimdi anladım sahte olmadıklarını!

  • Nereye gidersen git,
    aşkımdan hiçbir yere gitmemişsindir.

  • Öyle “Sen’i hiç sevmiyormuşum” gibi bakma.
    Ne bilirsin,
    belki canım çıkıyordur aşkından.

  • Balık olsam da unutmazdım Sen’i.

  • Sevgili,
    Sen, hiç uyanmak istemediğim o uykunun rüyasısın.

  • Bana aşık da diyebilirsin, deli de.
    Yoksa kimin işi olur sazla, sözle?

  • Canımı dişime taktım, seviyorum Sen’i.

  • Azıcık gül de, güneş açsın.

  • Ben alışamam artık Sen’sizliğe. Sen alıştırma.

  • Aslında bilirsin beni.
    Kalemim kuvvetlidir.
    Yine de Sen’i anlatırken tükenir.
    Şimdi görsen beni,
    tükenmiş kalemlerden ayırt edemezsin.

  • Ben aşka gönüllü düşmüş ölümlü.
    Dudaklarından ölümsüzlüğüm.

  • Şimdi yüzüme küfrediyor gibi börtü, böcek, karınca. Oysa ben seviyorum sadece.

  • Ben bu filmi izledim… Ama şimdi sonunu söylemeye dilim varmadı.

  • Sen “beni” Sen yaptın.
    Şimdi kalkmış ”Ben” olmamı istiyorsun.
    Söylesene sevgilim,
    nasıl yapacağımı da söylesene.

  • Kendimi görmezden gelmişim,
    bu kaçıncı kendimi görmezden gelişim bilmem.

  • Bu gün Sen’siz geçti.
    İşte bunun telafisi yok.
    Bu işkence değil de nedir?

  • Gecenin evi oldu odam. Birkaç bardak çay ve küp şeker. Sen’i hatırlatacak ne çok şey var aslında. Ama gereksiz, ben unutmam.

  • Sevgili, Sana bir daha sevdiğimi söylersem, o an gözlerimin içine bak… Kendini görebilirsin.

  • Bu, papatyaların seviyor, sevmiyor falı değil.
    Bu, kahve telvesinde görünen nedir?
    Bu ”Ben” aniden tosladığın bir duvar değil.
    Raydan çıkmış tiren gibi asiyim, basit değil.

  • Sen’i sevmek kalbimin hakkı.
    Demiştim ya “Göz Hakkı” bu da “Kalp Hakkı”.

  • Böyle olsun istemezdim.
    Böyle oldu, öyle yokmuşum gibi bakma.

  • Uğurunda ağladığım tek kadınsın.

  • Sen’i benden alırsan, bende bir şey kalmaz, artık biliyorsun.

  • Kimse, ama kimse
    “Benim Sen’i sevdiğim gibi, sevemeyecek.”
    işte bu yüzden şu koskoca yeryüzünde benden başka kimsen yok.

  • Sen, hayal, rüya, serap…
    Gözüm kapalıyken ya da açıkken bile görebildiğim tek şeysin.

  • Ben geldim…
    Biraz geç olmuş vakit.
    Özür dilerim.
    Sana denk gelmek için,
    biraz erken doğmuşum dünyaya.

  • Gözümün gördüğü en güzel şey.

  • Sonra gözlerini gördüm.
    Sonra yeniden nefes almaya başladım.

  • Sen’i sonsuza kadar seveceğime yemin ederim.

  • Boynundan öptüğüm o an.
    Koca dünya tarihinde bundan daha güzel bir an olamaz.

  • Çok romantik sustuk ikimizde.
    Aramızda kilometrelerce özlem birikti.

  • Sen’i her gün daha çok seviyorum. Klişe bir söz aslında bu ama bendeki karşılığı şöyle; Dün sevmiştim, bu günde seviyorum, yani toplamda 2 defa sevdim, düşün ne zamandır seviyorum Sen’i.

  • Her şeyle ilgisi yok,
    ben zaten Sen’i hiç hatırımdan çıkarmıyorum.

  • Gel… Yine sırnaş bana, sokul göğsüme.

  • Sen’sizliği düşünüp,
    yaktığım kaçıncı sigara bu.
    Saymadım.
    Yakasım var tüm dünyayı,
    içinde kendim de dahil.

  • Sevgili…
    Sen’i seviyorum diye kızma,
    ne olur Sen’i sevsem?
    Kime zararım dokunur ki?

  • O kadar insan var ki…
    öldür, öldür bitmez.
    O’nun yerine Sen sevsen beni olmaz mı?

  • Ya sonrası olmazsa?
    Ya sonra ben olmazsam?
    Ya gözlerime değmezse gözlerin?
    Gerçi O’ndan sonrası olmaz Oğuz için.

  • Ne olur ki Sen’i seviyorsam,
    dünya kimin başına yıkılır?
    İşte bu yüzden de kimsesizsin.

  • ”Sen” benim neden Sen’i sevdiğimi nereden bileceksin?

  • İyi uykular ”Bitanem” uyku da nasiplensin güzelliğinden.

  • İkimize de Aşk olsun.

  • Ya bilmediklerin varsa zihnimde.
    Öyle atma beni hemen.

  • Sen konuş da dinlesin cümle alem.
    Ne bilirsin sevgili,
    belki sesinden esinleniyordur tüm martılar.

  • Sevgili sevgilim.
    Sana anlatacaklarım var.
    Ama hepsi “Sen’i Sevmekle” ilgili.

  • Beni Sen’siz bırakma.
    Ne bilirsin sevgili,
    karanlıktan korkuyorumdur belki de.

  • Yetim,
    öksüz mü bırakacaksın beni?
    Göz hakkıdır, göreyim Sen’i.

  • Benim Sen’sizlikle işim olmaz, iyisi mi Sen gel.

  • Canım çok yandı, O en son yangında, söndürmedin bile, izledin.

  • Uzaduyu’m.

  • Bana kimse ”Sen” gibi sarılmadı.

  • Bana okkalı bir tokat at,
    filmlerdeki gibi,
    aklım o zaman başıma gelecek gibi.

  • Tut yüreğimden,
    bu boşluğun sonu yok.
    Sonsuza kadar düşeceğim Sen’den, Sen’sizliğe.

  • Ben böyle bir adam değildim.
    Beni en iyi Sen tanırsın.
    Aşk başıma düştü de üşüdüm işte.

  • Sen öyle güzel gülmeseydin.
    Ben böyle çok sevmezdim.

  • Neden seviyorsam Sen’i,
    akıl sır ermez şu an kalbimin işine.

  • Sen’i hatırlıyorken, neden unutayım ey sevgili?

  • Sen yoksa “Oğuz” yokmuş gibi mi davranıyorsun?
    Ah be sevgili…
    “Oğuz’un” lafı mı olur gölgenin yanında?

  • Sen birkaç milyon kez göz kırp, ben milyar kez hayranlıkla izleyeyim.

  • Yoruldum sevgili,
    insanlar neyin var diyorlar,
    “O yok” diyemiyorum.

  • Ben de çok kelime yok aslında.
    Aşkın çok bende.

  • İnat değil mi? Seveceğim Sen’i. Mahvedeceğim kendimi, geberip, gideceğim Aşk’ından.

  • Oğuz’un kalbine hoş geldin.
    Bunlar da zihnimden Sana.
    Hangi aşığın tek kelam edebilir karşımda?

  • Sen’i özlüyorum diye özletiyorsun kendini.
    Yoksa, Sen özlemezsin değil mi?

  • Sen’i sevebiliyorum diye kızıyorsun bana.
    Yoksa, Oğuz umurunda olmazdı.

  • Sen’i seviyorum diye kıskanıyorsun beni.
    Yoksa Oğuz umurunda olmazdı.

  • Bir nedeni yok,
    canım Sen’i sevmek istedi.
    Seviyorum.

  • Keşke dediğim hiçbir anın yok.

  • Bilmem kaç zamandır Sen’i düşünüyorum,
    söylesene,
    Sen’i kim benim kadar düşünür?
    İşte tam da bu yüzden kimsesizsin.

  • Adının yanına ne de güzel yakıştı soyadım.

  • Sen sev de tüm dünya nefret etsin benden.

  • Sen seviyorsun diye
    nefret etmiyorum artık pırasadan da
    Taze fasulyeden de.

  • Çok çiçek kokladım da böyle derince çekmedim içime, ne bilirsin… Belki de ciğerimin doğasında vardır Sen’i ölürcesine koklamak.

  • Aşkın yeryüzündeki halisin.
    Aşığın yeryüzündeki haliyim.
    geriye ikimizin buluşması kaldı.
    Ne dersin?
    Başka hayatta da bulabilir miyiz birbirimizi?

  • Sen Oğuz’un gönül evini yakıyorsun- Yakma.
    Sen Oğuz’un canını da yakıyorsun- Yapma.
    Yapma.
    Sen Oğuz’un çıktığı en yüksek aşk makamısın.
    O halde, ne diye O’nu aşağı atıyorsun- Atma.

  • Neler gördü şu gözlerim de,
    böylesini görmedim hiç.
    Ne bilirsin
    belki de gözümün doğasında vardır Sen’i aşık aşık seyretmek.

  • Sıcak ve soğuk savaşta gibi birbiriyle.
    Belki de.
    Savaşmıyorlardır, doğalarında vardır ısıtmak,
    üşütmek.
    Belki de,
    benim doğamda vardır Sana aşıklık.
    Kaderdir.
    Ne bilirsin.
    Belki sandığından fazlası vardır göğsümün altında.

  • Sence hangi şarkı da geçmiyor adın?

  • Tekrar sarılacağız birbirimize.
    Sonra tekrar.
    Umarım.

  • Baksana bana
    Aşk bakışıyla ama.
    Kalbimi de del.
    Dünyamı da.


  • Olsan,
    sarılsam
    beline
    sımsıkı.

  • Olsan,
    nefesini
    çeksem
    ciğerime
    doya, doya.

  • Olsan,
    sevişsem
    saatlerce.

  • Olsan,
    sevsem
    saatlerce
    yüzünü.

  • Olsan,
    dolansam
    saçlarının
    arasına.

  • Olsan,
    dans
    etsek
    eski bir şarkıda.

  • Oğuz Aşkın Evidir.
    Dışarısı soğuktur.
    Sen gel.

  • Olsan,
    ay kahrolsa
    benim olmana.

  • Olsan,
    sevgilim şu an,
    sarhoş olsam
    nahoş.

  • Olsan,
    içsem dudaklarından
    ab-ı hayatı.

  • Olsan,
    öylesine
    değil
    ölesiye.

  • Ne çok
    ”Sen”
    var bende.

  • Ne güzel atıyor kalbin.
    O yumuşacık göğsünün altında.

  • Eyy Sevgili
    Beni ister unut,
    ister unutma.
    Ben Sen’in yerinde olsam,
    unutmazdım ama.

  • Şimdi sarılsam Sana.
    Ayırabilene Aşk olsun.

  • Biliyor musun?
    Sen’i,
    ben Sen’i çok sevdim sevgilim.

  • Ellerine de aşığım.
    Neden aşığım bilmem.
    Zaten neden seviyorsam Sen’i.

  • Yutkunamıyorum artık.
    Sen’siz
    iştahsızım.

  • ”Ey letafet gülşeni!
    Bana yanağın gül
    yüzün karanfil
    saçın ise sünbüldür.

  • Derdim anlaşılmak şu an.
    Hiç anlamıyorum ki kendimi
    anlatayım Sana.
    Beni bırakma.

  • Sen’in gözlerinden esinleniyorken Aşk’ı,
    Aşık olmak da çok değil, sevdalanmak da.
    O halde, görebilmeye şükürler olsun.

  • Sana Aşıklıkta.
    Fânâ makamındayım.

  • Dünyada sayılı günlerim.
    O yüzden Sen’i dua ederim.

  • Bütün bu sözler,
    benim değil…
    kalbimin ellerinden.
    Ona da gözbebeklerinden.

  • Sen’inle ilgisi yok…
    Ben zaten sevecektim Sen’i.

  • Ölüm de olsa ucunda,
    yaşamak…
    Yaşamak Sen’i öğretti.

  • Ya bende ben kalmadıysa artık!
    Ben artık
    Sen olmuşsam…
    Bunu bil de, öyle uyu.

  • Aşk,
    karışık karışık kafiyelerle,
    yalnız akılların kendini anlatmaya çalıştığı ama doğru kelimelerin hiç bulunmamasıdır.
    o halde çok değil bilinmezliğim.

  • Gülümse de
    güneşe doysun tabiat ana.
    Toprağın şefkatinden var ya
    bileklerinde.
    Beni hor görme.
    Ben de bu topraktanım.

  • Ruhumun kanser olmasından
    yoksa bedenimle ilgili değil aşk.
    Yine de, yangınlara çağırıyorsun.

  • Ya alev-alev yanıyorsam…
    Ama çıtırdamamalı yine de tenim.
    Kavrulmuş omuzlarım,
    aşkı taşıdığımdandır.

  • Güneş yine ısıtıyor yeryüzünü
    gül yüzünden esinlenip
    öyle ya,
    belki de bundandır Sana aşıklık.

  • Sandığın gibi değildir belki Oğuz.
    İçinde fırtınalardan yıkıntılar
    dışında, bahar bulutlarından yağmurlar
    esintiler.
    Gözlerinde de Sen vardır
    belki de sandığın gibi değildir
    Oğuz.

  • Sana binlerce satır yazdım.
    Yaratan yazmıştı oysa,
    o halde aşkın arşa ait.
    Bilinmezliğin evindeyiz yine.

  • Sonsuzluğun evidir hayat.
    Ne zaman ki biter,
    hiç de anlamazsın ama…
    biter ansızın.
    Öyleyse Sen söyle,
    bunca bitmişliğin içinde
    Sen’i severek akıllıca bir iş yapmıyor muyum?

  • Şimdi Sen’i alnından öpsem,
    kaşlarının hatrı kalmaz mı?
    Peki gözlerin ne der bu işe?

  • Rüzgarlar saçların için sürükleniyor peşinden.
    daha önce de söylediğim gibi,
    bunun için de aşık olunur…

  • Gülerken çıkardığın seslere de hayranım.

  • Benimle ilgisi yok
    7 milyarda 1 olmandan
    kaynaklanıyor.

  • Aşık adamdan değil de,
    benden korkabilirsin…
    ne zaman nerede severim belli değil.

  • Sen beni hiç görmeseydin de
    ben aşık olurdum Sana.
    Sanırım Sen’in suçun değil.

  • Sevgilim,
    gözlerine bakacağım diye
    nefessizlikten ölecektim demin
    kaç defa ölümden dönmüşümdür,
    bilmem.

  • Belki de birlikte
    bir cinayet işlemişizdir.

  • Bana tüm çiçekler Sen kokar.
    Başka kim Sen’i öperken,
    ciğeri dolana kadar koklar?

  • Seni sevmeme kimse karışamaz.
    Sen’de karışamazsın.

  • ”Sen’i sevmemek”
    delilik diye buna denmez,
    asıl delilik, Sen’i sevmektir.
    Sen’i sevmemek salaklıktır.

  • Sen.
    Hepsi ”Sen” yüzünden.
    Ne bilirsin?
    Belki öpecektim gözbebeklerinden.

  • Yârim,
    tut ellerimi
    çatlamasın soğuktan.
    Gerçekten sıcak,
    Sen bana dokunduğun zaman.

  • Sevgili,
    bu kağıtlardan haberin bile olmayacak belki.
    Ne bilirsin,
    garibin biri bulur.

  • Yakıp git,
    kül edip git,
    ya da sadece git,
    gerisi kendiliğinden olur zaten.

  • Zihnim çok yoruldu kelimelerden,
    neyle avunayım başka,
    Sen söyle…

  • Sevgili…
    Bu yanındayken bile
    Sen’i özlemek gibi karışık.

  • Henüz küçükken filmlerden etkilenip,
    ben de Aşk acısı çekmek istiyordum…
    Meğer ne zormuş
    katlanmak zorunda olduklarım.

  • Ben’den ”Sen” olmamayı bekleme.

  • Tut ellerimden,
    bırakma sakın.
    Düşecekmişim gibi hayattan…
    Göz bile kırpma bana bakarken…
    Düşecek gibiyim gözlerinden.

  • Emin değilim,
    aşk başka bir şey galiba.
    Sen’i sevmekle aynı değil.

  • Bu kaçıncı Sen rüyasıdır
    bilmem.
    Tuhaf olan…
    Uyanıkken de görüyorum.

  • Sen’i düşünüyorum,
    kesintisiz.

  • Sen’i unutmamı bekleme.
    İnsan nefes almayı unutamaz.

  • Sen uyandığında aydınlanır gün.
    Dün de aynıydı bugün de…
    Yarın da böyle olur,
    bir ömür de.

  • ”Güneş” bu yangında
    küçük bir kıvılcım…
    Al sevgilim, ısın bununla.

  • Ömründe kaç kişiyi
    kokunu derince içine çekmesinden
    tanırsın?

  • Ömründe kaç kişiyi
    ”Sana” bakışlarından tanırsın?
    ”Sen” diye bakınırken ben.

  • Diyelim ki ben yokum.
    hiç olmadım.
    Daha mutlu mu olacaktın?

  • Ömrün boyunca bir yığın insanla tanışırsın,
    onların içinden ömrün boyunca
    kaç kişiyi ”yokluğundan tanırsın ki?”
    İşte bu yüzden de kimsesizsin.

  • Hadi, güneşi söndür
    gücün yetiyorsa,
    bana daha sıra var.

  • Bu son kağıt azizim.
    Sana olan masiva Aşkım bitti.
    Geleceksen,
    maneviyatıma gel…

  • Al da kalbine çal şu aşık halimi.

  • Yüreğimin burkulmuş damarları,
    Sen’inle yeniden gülebilmek,
    haddimden fazlası varlığım,
    şükür!

  • Gün göstermez yine uzaklığın,
    öyle soğuk ki, sorma.
    Ölünce anlaşırım artık,
    her şair bozması gibi.

  • Ben unutmadım sevgili,
    işte şimdi kendimi sana bıraktığım yerdeyim,
    Sen’in beni almadığın kapıda,
    göreceksin sevgili,
    güneş bile vazgeçecek dünyasından,
    ben değil!

  • Yokluk nedir, bilirim.
    Ama yokluğundan anlamam ben!

  • Şu an ağlarım,
    kimsenin dokunmasına gerek yok,
    yokluğun kanıma, canıma dokunuyor zaten!

  • Bu kentin çıldırmış yolları,
    sana gelmese, bana ne yollardan!
    Şu kaldırımlar, kaç umut kırılışına şahit,
    bu sokak lambaları kaç çaresiz Aşık tanıdı,
    bu sokakta, bu soğukta beklemek kaç aşığı hasta etti?
    Aşk hastalık, ilaç Aşık.

  • Zaten gördüğü yok,
    zaten güldüğü yok kimsenin,
    kimsesizliğinin üzerinden asır geçti,
    gelmedin…

    Zaten geldiği yok kimsenin,
    zaten geçip gidiyor işte zaman,
    sahipsizliğimin üstünden asır geçti,
    gelmedin…

    Zaten güldüğü yok yüzümün,
    hiç şaka kaldırmaz yüreğim şimdi,
    yüzüm demini aldı sakallarımdan,
    birazdan filiz verir yüzümde,
    başka herkes küser,
    bildiğin üşürüm ben sonra,
    zaten sıcaklığım yok!

  • Toprağın en güzel yaratılmış halisin.

  • Sen’den mi esinlendi gül bahçesi,
    gül kokmayı mı öğrendiler Sen’den?
    Rüzgar bundan mı eser gülistandan,
    yoksa yüzünden mi can buldu ışıklar,
    bu ne güzellik güzelim böyle…

    Güneş’e baktın da Ay’dan yüz mü çevirdin güzelim?
    Ay da güneşten medet parlıyor gecelere Sen’i,
    Güneş Sen’in yüzünde bir çil leke…
    Ay bundan mı ayyaş bir çilekeş,
    ondan mı sarhoşlar mehtaba,
    bundan mı aşıklar hep sarhoşlar.

  • Ben Sana en yakın insanım,
    işte bu yüzden de kimsesizsin Sen!

  • Ne bilirsin sevgili,
    belki bir denizde,
    kaybolmuş bir gemiye,
    deniz feneri oluyorsundur…

#OD | Yutkunuş (Yokmuş)
Şair yani bizim Nevcivân, bu sözlerin hepsini bir gecede yazmış, bazı şiirlerinde tekrarlamıştır. 2017 Ekim 10-11 tarihinde yazılmıştır.