Zamanın Hikayesi

Bir kadının adı Sen,
bir delikanlı aşık bu isme,
bir zamanda bulmuşlar birbirilerini,
adam geç kalmamış hiçbir şeye,
kadın zamanın içindeymiş,
ve yakalanmış adama.

Adamın gözleri zehir gibi,
kime sataşacağını bilmiyor,
kadının gözleri şefkatli,
bir gören, uslanıyor o an.

Kadının bir bakışı var,
her şeyi unutturuyor,
adam unutuyor zaten her şeyi,
içi-dışı kadının güzelliği,
kadının bir güzelliği var,
yok hiç kusuru, ayın 14’ü.

Madem öyle,
adam aşık oluyor kadına,
bir kadına bir adam ne kadar aşık oluyorsa,
işte tam o kadar aşık oluyor adam.
Kadın adama öyle bir ışık oluyor ki,
adamın hiç karanlığı kalmıyor.
Görebiliyor her yeri,
göremediği yer yok adamın,
kadını göremediği hiçbir yer yok.

Kadının bilekleri nazenin,
beli süveyda,
bir kadın nasıl oluyorsa,
işte öyle bir kadın…
Bir saç teline,
saç telleri kadar şükrettiriyor kadın,
öyle bir kadın.
Güzelliğine güneş değmemiş henüz,
hiç ağlamamış ve ağlatmamış kimseyi,
kimsesizleri kalabalıklaştıran gülüşleri var kadının.
öyle bir kadın.

Adamın ellerinde kadının elleri,
yıldızları sayabiliyorlar artık.
Bir Güneş bulup,
yürüyorlar el-ele altında,
Ay geliyor sonra,
bırakmıyorlar ellerini,
kadın adama “Ay’ın 14’ü”
adam hep “Deniz” kadına.

Bir asır geçti, bırakmadılar ellerini,
kadının sesi bir şarkı adamın kulaklarında
Kadının kulaklarında adamın sesi şiir,
gözlerinde cennet,
zamanın hiç geçmediği bir yerde.
Zamanın bittiği yerde.
Zamanın hikayesi.

#OD | Mehpâre – 34.Mektup