Öyle ya, zamanın bitişine denk beklemen saçma olurdu. Benim “Şimdiki Zamanım” senin “Geçmiş Zamanın”… Bunu bilmek kırıcı ama üzgün değilim, hatta mutluyum.
Bu, tüm bağlarını koparmış birinin sarhoşluk...
Biter sandım içimde, oysa yeni çimler filizlendi ağacımın dibinde, yeşerdi yine 4 bir yan, 8 bölge, 7 kıta, 4 iklim ve tüm coğrafya, gece-gündüz ve 24 saat…
Öyle ya, zamanın bitişine denk beklemen saçma olurdu. Benim “Şimdiki Zamanım” senin “Geçmiş Zamanın”… Bunu bilmek kırıcı ama üzgün değilim, hatta mutluyum.
Bu, tüm bağlarını koparmış birinin sarhoşluk...
Yine de şunu çok net diyebilirim... "Öğrenememenin yaşı vardır ve 30'dur." Ve artık, ister hatırla, ister hatırlama unutmalarına gücenmiyorum.
Nasıl olsa okumayacaksın ama yine de ben yazmak istiyorum!
Dünün yarını, bugün!
Senin dünün, bugünün ve benim aslında hep yarınım. Evet, senin bir saniyeni bile unutmak, kaybetmek, kaçırmak istemiyorken burada bir köşede aklımı...
Bak, buradayım, Sen görmesen de, Sen bilmesen de. Kiminde var Aşk, kimi yokluk içinde. Varmış ve yokmuş kiminde. Kime ne?
Uzun zaman oldu, yeniden uyanırken ruhum, yerinden sıçradı bir çırpıda, irkildi bedenim. Bilemedim! Gerçek...
Biraz benim, çoğunlukla Sen.
Hiç fark ettirmiyorumdur artık.
Neşene de kurban olurum da, üzülme.
Bendeniz Oğuzhan Deniz, yine karmakarışık bir yerdeyim. Hiçbir yerin tam ortasındayım ve buradan her yer...
Kızılkahve rengine bürünüyor dünya…
Bir şayeste hikayesi, tüm besteleri yeniden yazdıracak kuvvette…
Güneşin yeniden doğduğuna, gerçekten doğduğuna işaret ufuk çizgilerinden yüzün.
Anlıyorum…
Ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş, Aşk’tan bir adım gidememişsindir.
Anlıyorum…
Ne kadar zaman geçerse geçsin, geçip gitmez Aşk.
Dünyanın milyarlarca ölüsünden biriyim, diri denmez halime. Bıraktım beni...
Onlar inansa da, inanmasa da… İnansalar ne? İnanmasalar ne?
Ben unutmam, kalbimin sancısı gün geçerek artar, yeniden...
Çiçeklerin özendiği kadın!
Köşeye atılmış bir çiçek gördüm bugün, yalnızdı, yapraklarından arındırılmış… Ölmek üzere birkaç yaprağı daha var ama yine de can çekişiyordu bildiğin. Canından can gidiyordu bildiğin… Ama terk...
Artık şiir vaktim doldu. Son bir kalemlik gücü kalmış kalbimin. Ormanları katletmekten de bıktım. Kirletmekten de bıktım...
Bir ömür…
Sürsün bir ömür…
Bir ömür sonsuz sürsün mesela yanında.
Hani peçetenin yanaklarına değdiği an mesela.
Hani uzanışın kanepeye.
Hani dalıp giderken Sen uzaklara, benim ”uzaklar” olmak isteyişim...
Sana çok karamsar bir hikaye anlatayım.
Bendeniz, Sen’im Artık!
Birçok sözü, gecenin uçsuz bucaksız karanlığında yazdım.
Buna rağmen, bu gecenin de sabahını ümit ediyorum.
Yağmur çatıma düşüp, tentelerden melodisini...
Çok karamsar, hiç iyimser değilim… Zamanla kanlı bıçaklıyım yine.
Zaman hakkında çok fazla yazdım, zaman ise daha fazla geçmekten başka bir şey yapmadı.
Bir karınca için de aynı mıdır zaman? Bir...
Yazmayacaktım, söz vermiştim.
Ellerim titriyor şimdi kalemimden…
Anladım…
Aslında O’ndan...
Adımın bir önemi yok,
dört tarafı lavla çevrilmiş adadayım.
Benim filikalarım dayanmaz bu ateşe,
benim etim dayanmaz bu yangınlara.
Geliyor her sabah yaşam mesaisine bir ceset,
naaşım ortalarda dolanıyor...