Kategori

O’uzaduyum

Ve bu ihtimaller içinde bir insanın kılıç balığı saplanarak öldürülme ihtimali ne kadar düşüktür değil mi? Oysa ben böyle bir tehditle karşılaşmıştım ve evet, hiç umursamamıştım.

Her şey Hep aynı

Her şey Hep aynı.

Kızıl gökyüzünün yüzü,
turuncu bukleleri hüznü dağıtır,
yanaklarından süzülür damlaları,
ve işte yine o an,
kızılçamlar patikasında,
tutup bileklerinden,
bakıp gözlerine,
söyleyemediğin ne varsa,
haykırıp...

Benim Kanatlarım Yok

Burası benim yangım yerim,
ve hoş geldin alevime…
Küllerimden ev yap rüzgarlara,
fırtınalara…
Güneşsiz günlere ve soğuk sabahlara,
sahilinde parçalanmış bir tekne gibi,
dalgalara terk edilmiş çoktan.

Aşkı...

Bulmak

Bulmak

Hiçbir şey eskisi gibi değil, olmayacak!
Beni yargılayamazsın… Ellerimden tutmuştun.

Hep öyle değil mi? Yollarımız uzun ve zorlu… varacağımız son aynı ama yollarımız ayrı… hani bizim şair şöyle...

Benimle Konuşmak

Sevda hep yarım kalır,
avuçların açıktır gökyüzüne,
sabrın elmas olsa çatlar…
Sen kalbimin içinden gelirsin,
yüzüme dokunup, sakallarımı seversin,
artık o yüzden beyazlar… artık otuzlarında…
İnat gibi ölüm...

Akşam Utancı

Bir saniyeden daha az!

Gözlerinde korkular, gözlerinde kaçışmalar ölümsüzlüğe, kapalı tüm dünyaya yine de…

Biliyor musun, aslında şu saçmalıklarım olmasa normal-sıradan biriyim. Ne var ki zihnimdeki gürültüleri susturamıyorum...

Lütfetti Tanrı

Muhkem mahkum meftun!

Sarıyorum açtığın sevda kesiklerini, şu şiirlerle, onlar yara bandı.
Uzun uzadıya anlat! Duyacağın tek şey tinsel rahatsızlık.
Aşık, bilir kendisinden her söyleneni, her söylediğini!

Hadi...

Neyse ki Şiir Peşrev

Saat 04:04, sıcak çay, soğuk hava ve ciğerim sigara dumanına boğuluyor yine. Yine içimde şu umutlardan biraz birikti, şiirsel ahmaklıklarımdan kısacası.

Muhtemelen o O’uzaduyum‘larından birini yaşıyorsun…...

Beyazların En Çok Yakıştığı Kadın

Sen ve ben, ne çok kelime var artık aramızda ikimizi anlatan. Ben anlattım, sen dinledin, aslında pek dinlemedin. Ne tuhaf, hiç kimse sessiz kalamamış dünyada… Yada biz bilmiyoruz sessizliği, sessizlikleri.

Ne var ki, insan öyle veya...

Deniz Daha Bi’ Derya

İçimde bir YAS, dışımda bir YAZ, sıcak tepelerinden akar ırmakların, gözlerinin görebildiği kadardır, ufuk mesafedir ve soğuk nefesi, gözümün bebeğine batar... Ben bir nebze göz kırpmam.

Yine de öyledir kadın, yüzünde gözyaşlarından...

Kalmak Yakışmaz Yalnıza

Ne güneş söner,
ne ay vazgeçer yörüngesinden,
bu döngüden dönüp,
evrilir bir balıktan aşk kalbe,
evet,
bir kılıç balığından kalbine,
saplanır ve terk edilir,
aciz ve kokuşmuş İstanbul’da.

Yine doğduğu...

Tuz Kolyeleri

Şimdi yalnız ellerim,
ilk defa yalnız,
ve habersizim saatten,
saat beni umursamaz zaten,
İstanbul’u da sana terk ettim.
Yaşa yaşayabildiğin kadar,
ama yan benim gibi,
yan yanabildiğin kadar!

Ve
Sen seni terk...

Yetmeyecek

Artık beni bilmiyorsun! Buna eminim…
Bilsen, zamanın ne denli az olduğunu da bilirdin. Ama bilmek senin için hiç meziyet olmadı, bilmek senin için gözlerinden görülen bir olgu/kavram değil. Hep yokmuşlardan bahsettim, oysa varmışlar...

Varmış

Evet,
… şairi bendim o manzaranın,
adını yok’tan aldım,
alnıma yazdım,
sildi kader,
… ben yeniden...

Öğretilmiş Yalnızlık

Evet, şu bildiğimiz “çaresizlik” gibi. Öğretilmiş yalnızlık! Ne fark eder ki? Öyle veya böyle bir şekilde öğreniyoruz hayatı… hatalardan, can yangınlarından sağ kalınabilirse...

Bedbaht Olur

Evet,
Oğuz hala aşık…
Aşkı başından aşkın Veysel,
hep der; imkansız,
unutmam adını,
denizdim kurudum yağmursuz,
pınardım yok oldum damlasız.

Kırıldım kapımla birlikte,
kalbim hala sağ.

...

Sanatsal Mesafe

Kadının,
omuzundan doğuyor geceye ışık…

Sanki,
sudanmış gibi berrak teni…

Elleri ince,
bileğinde Oğuz tarihinden kalma bir yara…

Açık denizde kaybolmaya yüz tutmuş gibi,
oysa bilse, benim kalbim...

Gündüzü de Gece

Elleri, gece adamın,
beyaz duvarları yırtık,
üzerinde yokmuşların çizgileri takvim,
çarpık bir kentin isyanı,
dudağında sönmek üzere bir sigara,
gözlerinden kaçıp kayıplara karışmış uyku,
dudağında ölmek üzere bir...

Gazetedeki Mektup

Dünya, kavuşamayan aşıklarla, efsanevi aşıklarla, birbiri uğurunda ölen aşıklarla dolu. Genelde aşk hikayeleri acı ve dram doludur. Ama buna rağmen aşk adına herhangi bir bilinir mihenk taşı yoktur, kısacası bilmiyorum, hatta şu sıralar hiçbir...

Denizyüzü

Deniz… şu gizemli su elementi, sıkıca birbirine sarılmış katrilyon çarpı katrilyonlarca atomlar. Hayatları yok ve var eder bir kudretle. Kimileri orada yaşar, kimileriyse onda… ve ne güzeldir bir balık için deniz. Öyle ya, boşuna...

Konuşmayalım, olur mu?

Sessizim ve hırçın.
Eylül ve soğuk.
Duvarlar ve 4.
Kimsesiz ve 7.
Konuşmuyorum.
Çıldırdığımı düşünüyorlar.
Aşığım ve yalnız.
Sigara ve küllük.
Hatırlamak ve unutmak.
Özlemek ve yangın.

Sessizliğime rağmen, şu...

Umut Yokmuş

İlerisi, gerisi… öncesi ve sonrası… yok! Yokmuş.
Sadece zaman var ve zamanın betimlenecek bir tarafı kalmadı. Ne kadar betimleme varsa betimledim, eminim. Ve öğrendin! En az bir kere de olsa zamanı benim...

Medet-Umay

Medet, ummak ve umay! Ömrümün limon çekirdeğidir demiştim, haklıydım, Yiğit, masum bir melek var şimdi dolanıp boynuma, beni senin mutlu ettiğin kadar mutlu edebilen. Şükür, hiç vazgeçmedim.

Vazgeçmeyeceğim.
Çünkü,
Önce...

6 Oğuz’tos 1990

İşte, ben de senin gibi dayanamayıp yazıyorum. Senden önce böyle değildim, senden sonra hiç olmadığım bir adam var artık aynamda. Ve ikimizin arasında sıkışıp kalan onca şey, her şey de hiç olması gerektiği gibi değil.

İşte, senin de...