Kalmak Yakışmaz Yalnıza

Ne güneş söner,
ne ay vazgeçer yörüngesinden,
bu döngüden dönüp,
evrilir bir balıktan aşk kalbe,
evet,
bir kılıç balığından kalbine,
saplanır ve terk edilir,
aciz ve kokuşmuş İstanbul’da.

Yine doğduğu yerde,
yine öldüğü yerde tam,
bıçaksırtı bir yolda,
balıksırtı bir ateş gömleği,
giyen ölür,
zaten hiç çıkmaz artık…
Tıpkı ben olduğum yerde,
tıpkı sen olduğum yerde,
ve üstünde ince bir pike aşkın.
Vücut hatları belli
muhteşemliğinden…

Beni öldürüyorsun da,
sen ne kadar yaşarsın?
Ne kadar yaşarsan yaşa,
ölme bir an önce,
ölmek yakışmaz güzele…
gülmek yakışmaz aşığa…
kalmak yakışmaz yalnıza!

Öyle ya, aşk bu,
ne güldürür,
ne öldürür,
huyudur yakmak,
yanmak için gidiyorsan,
söndüremezler.
Aşk için yaşıyorsan,
ölürsün…
Bu böyledir.
Aşk böyledir.
Efsanevi kelimeler de yazdırır,
kan kusturur bir şaire,
ücra bir köşe de, üşütür.
tırpan olur günler,
ciğerine sigaradan çapalar,
ölüm demir atana kadar.

#OD | O’uzaduyum * Duyduklarım, söylediklerinden de beterler.