Kızıyorsun kendine, kendinde bile değilken… Kalbinden silinmiş inandıkların… Oysa inanç, paha biçilemez gerçeklikte.
Biliyor musun? Sen meftun olduğun için meftunluk var. Üzüldüğün kadar üzüntü, güldüğün kadar...
Kızıyorsun kendine, kendinde bile değilken… Kalbinden silinmiş inandıkların… Oysa inanç, paha biçilemez gerçeklikte.
Biliyor musun? Sen meftun olduğun için meftunluk var. Üzüldüğün kadar üzüntü, güldüğün kadar...
Her şeyin içindesin ve her şeyin içinde günah. Kurtulmaya çok az çaban var, dönmüyorsun yüzünü güneşe, soğukların peşinden koşuyorsun ve canının yanmasını da bile bile istiyorsun. Peki ne kadar kuvvetli ruhun bu acılara, bu kahırdan duvarlar...
Biliyor musun? Bezen benden daha çok saçmalıyorsun… Ve bu hoşuma gidiyor. Elbette dünyanın tek budalası olmadığımı çok iyi biliyorum. Ama senin saçmalaman zevk veriyor ve olaylara daha pozitif bakabiliyorum, daha objektif ve daha da...
Can, yanmak için bahaneler arar, doğrudan seninle ilgisi yok aslında. Belki de en tabiî duygulardan biridir “yanmak” can için. Bazen en acı sözleri beklemediğinden duyarsın, duyarsın çünkü canını acıtmak için...
“Görüşmek üzere” der gibi, “Kaybolmak Üzere”.
Ne yapıyorsan, neredeysen ve ne haldeysen… önemli değil… gerçekten! Ayağa kalkmak senin elinde ve yürüdüğün tüm yolları tekrar yürümek zorunda olsan bile...