(Eski Ahit)
Lehçe-i Tefrik
Toprak, yorganın kahverengisidir, öğrendim.
Lehçe-i Tefrik – Zail / #Ozan-ı Bedbaht – 2002
Umut, yazık unutulmuş…
Lehçe-i Tefrik – İkilem / #Ozan-ı Bedbaht – 2002
Renkleri ezberlenene kadar önemlidir
gökkuşağı da.
Lehçe-i Tefrik – Tek Renk Karanlık / #Ozan-ı Bedbaht – 2002
Günah defterin deneme tahtası olur da anlamazsın.
Lehçe-i Tefrik – Mekelle / #Ozan-ı Bedbaht – 2002
En Karanlık Dönem
Çorak bir arsada yer çapalayan zengindir, gönlü zengin.
En Karanlık Dönem – Kalan Zengin / #Bedbinderune – 2002
Divân-ı Derûn
Bilmiyordum insan üzülür küçükken cahildim.
Bilmiyordum kalpler kırılır, içler acır, gafildim.
Bilmiyordum çiçekler solar, çürüyen safiydim.
Bilmiyordum ki, insan özünden kaçar neyleydim.
Divân-ı Derûn – Nebze / #Bedbinderune – 2002
Arzûhâlci, hâlim döker yaman yazar.
Yaman ahû da olsan görürsün mezar.
Civan-Mert’te olsa çoktan öldü Sezar.
Divân-ı Derûn – Nihâ’yi / #Bedbinderune – 2002
İnsanların vardır kaç yüzü! Hangisini tanıyorsun özlü?
Hangisi biridir özüyle? Hangisi doğrudur sözüyle?
Divân-ı Derûn – Sana / #Bedbinderune – 2002
Bân-ı Bed
Bil, bilgin bile olsan hayat herkesi komaz ayakta.
Bil, bir mezar bekler seni de uzanırsın soğuklara.
Bân-ı Bed – Bil / #Bedbinderune – 2002
En bilgili sen bile olsan, cahil bakarsın etrafına Aşk düşünce.
Bân-ı Bed – Mihman / #Bedbinderune – 2002
Her sabah güneş doğuyor, yeni bir umut demek.
Her akşam güneş batıyor, yeni bir ölüm demek.
Bân-ı Bed – Demek / #Bedbinderune – 2002
Yâ- Bir kere Baksan canıma can kata.
Ve’felaket ola gözlerin gözlerimden ayrılana.
Bân-ı Bed – Beyt / #Bedbinderune – 2002
Can nasıl dayansın seni elin elinde görmeye?
Can ne çırpınmasın martı gibi, senden geçmeye?
Bân-ı Bed – O’nu Sevmek / #Bedbinderune – 2002
Gençliğin avuçlarında-ki en büyük hazinendir.
Bân-ı Bed – Rahnâme / #Bedbinderune – 2002
Babam demişti, doğru yazarsan eğri okurlar, canın acır.
Annem demişti, eğri olma dik dur, adın ”sayın” ile anılır.
Bân-ı Bed – Toprak Altı / #Bedbinderune – 2002
Ben günah yazarı olsaydım, binlerce müsvedde yakarım.
Ben sevap yazarı olsaydım, binlerce sahte sevap yazarım.
Bân-ı Bed – Toprak Altı / #Bedbinderune – 2002
Ziyân-ı Bed
Ve sen, maymun iştahının yolcusu.
Ziyân-ı Bed – Ziyan Her Aşk / #Bedbinderune – 2002
Bir ben vardım, bende bir aşk.
Bir sen varmış, sende sade sen.
Bir ben varmış, gözleri âmâ.
Bir aşk vardı, var olması saçma.
Ziyân-ı Bed – Ziyan Her Söz / #Bedbinderune – 2002
Aç gözlerini Oğuz, bu güz değil.
Bu seni, yani ahmak ıslatan.
Ziyân-ı Bed – Ziyan Her Ses / #Bedbinderune – 2002
Bed’in Sandığı
Aslında Aşığım
Seninle ilgili herhangi bir şey bulduğumda bu evde, canım ölmek istiyor. Canı kola içmek gibi bir şey, canı ölmek istemek.
Aslında Aşığım – Sonsuzluk / 2002
Sensizlik ve aşk garip…
Yalnızlık ve ölüm basit bir matematik işlemidir…
Aslında Aşığım – Matematik / 2002
Seni ezberlemeye çalıştığımı söylemiştim ya,
şimdi unutmaya çalışıyorum.
Aslında Aşığım – Karıştırdım / 2002
Sense, aydınlığın bir parça sadaka verdiği teninle aydınlıksın.
Kendini aydınlatamayacak kadar…
Aslında Aşığım – Kirli / 2002
Seni zamana bırakmak çözüm değil.
Sensizlik zamanla işbirliği içinde,
gün be gün eritiyor beni…
Aslında Aşığım – Bahis / 2002
Bir Şairi Asla Terk Etme
Şarkılar huzur verirse şanslıyım.
Kapım çalınırsa heyecanlıyım.
Bir Şairi Asla Terk Etme – Kalıntılarım / 2002
Unuttum, deyince unutulmuyor.
Yüreğim yanıyor, içim onu istiyor,
ona dokunmayı, sıcaklığını hissetmeyi,
yanımda olduğu güvenini bilmek istiyorum…
Gözlerine bakmak istiyorum,
dokunmak, öpmek ve kokusuna doymak istiyorum.
Bir Şairi Asla Terk Etme – Erken / 2002
40’a merdiven dayadığımda
dün gibi gelecek bugün.
Bir Şairi Asla Terk Etme – Terazi / 2002
İçimin amacı, seni sevmekti, sevdi.
Aklımın amacı, seni hatırlamaktı, hatırlattı, hatırlatıyor.
Ellerimin de öyle, sana dokunmaktı, dokundu…
Burnum en güzel kokuları soludu…
Soğuğu unuttu ellerim..
Bir Şairi Asla Terk Etme – Bundan Üzüntü Duymuyorum / 2002
Gözkapaklarımın kapattığı camdan kahverengiler,
bir daha seni göremeyecek olmanın bilincinde ama umutlu.
Bir Şairi Asla Terk Etme – Bundan Üzüntü Duymuyorum / 2002
Sana ait hisler, bana ait ama bana ait olmayan bir kalp.
Bir Şairi Asla Terk Etme – Yazmak / 2002
Aşkın bir sınırı var, intihara kadar önü var.
Terk etmenin de usulü var.
Bir yeri yakmanın da.
Bir Şairi Asla Terk Etme – Özgürlük / 2002
Her şey kuralına uygun gibi aslında,
Sen hiçbir şey söylemeden gittin, ben her sebebi düşünüp aklımı yitirmekteyim…
Bir Şairi Asla Terk Etme – İnsanlar ve Güneş / 2002
Kuzen
Beni
dinamitlerle dolu bir evle havaya uçur,
parça-parça olsun etim,
çöküntünün toz bulutu adını yazar
gürültüsü adını afkurur.
Kuzen – Gelecek / 2002
Güneş küser seni görünce,
zerre ışık saçmaz.
Zarafetinden intiharı denerdi
tüm papatyalar.
Ay gece olsun istemezdi,
korkardı sen gibi parlayamamaktan.
Kuzen – Henüz Erken / 2002
Mevlâ gökyüzünü maviye boyadıktan sonra
gözlerine yeşili hediye etmiş.
Kuzen – Düşler Alemi / 2002
Yağmur Ağacı
Yağmur Adam
Ağlamayı bilmiyorduk hiç birimiz,
aşık olana dek.
Yağmur Adam – Cereme Cemre / 2002
Sen yoksan neyle geçer vakit sensizlikte yoksa?
Yağmur Adam – Bârân-û Canân / 2003
Benden geriye kalacak tek şey aşk, bir kaç adet şiir…
Yağmur Adam – Bir Kez Anlamayı Dene / 2003
Hayatları kaybediyorken, olmaman normal.
Yağmur Adam – Yanımdan Alındın / 2003
Deniz bana, yağmur sana sonsuzluk.
Yağmur Adam – Bin Huşû / 2003
Yağmur Kadın
Hangi şarkıda adın geçmiyor sence,
benim kulağımdan dinleyebilseydin keşke.
Yağmur Kadın – Defterin / 2003
Sana bakmanın nasıl bir şey olduğunu,
bilmediğin için aşkıma eziyet ediyorsun.
Yağmur Kadın – Aşk Kibri de Yener / 2003
Baktığım her yerde seni görürüm,
buna rağmen, sana göre görünmezim.
Yağmur Kadın – Görünmez / 2003
Seni sevmeye başladığımda,
unutmayı planlamamıştım zaten.
Yağmur Kadın – Sığınış / 2003
Seni hatırlamak için hiçbir çaba göstermiyorum.
Görmediğim halde, hiçbir an unutamıyorum.
Yağmur Kadın – Kötü Bitti / 2003
Hiçliğine bile, milyar satır yazılır, biliyor musun?
Yağmur Kadın – Sürükleyiş / 2003
Senin diğer insanlar tarafından anlatıldığından
fazlası, dahası anlatılamadığın için dudağımdasın.
Yağmur Kadın – Saçma / 2003
Seni neden özlediğimi düşündün mü?
Sende hakkım vardır, varsayalım-ki yok,
sensizliğin hayli emeği vardır üzerimde.
Bensizliğin bilincinde bile değilsin.
Yağmur Kadın – Kölen de Olsam / 2003
Seninle, sensizliğin arasında dağlar kadar.
Benimle, sensizliğin arasında daima savaş.
Yağmur Kadın – Kölen de Olsam / 2003
Sen yoksun diye seviyorum sensizliği,
sensizlikte seninle ilgili, bu yüzden hepsi.
Yağmur Kadın – Ne Kadar Güç? / 2003
Sensizliğin bilimsel bir açıklaması yok,
açıklaması olmadığından, tedavisi de.
Yağmur Kadın – Bilimsel / 2003
Yağmur Sözlüğü
Yaşamı ölüme terk etsem,
metin olursun, yine sesin çıkmaz…
Yağmur Sözlüğü – Ölüm Kadar / 2003
Zamanın garip bir etkisi var, ilaç gibi.
Yağmur Sözlüğü – Garip Zaman / 2003
Sensizliği asla bilemeyeceğin için,
öyle bir an da olsa, nasıl zor olduğunu bilemeyeceksin.
Yağmur Sözlüğü – Kör / 2003
Bütün bu sözleri ben icâd ettim,
seni sevmeyi de, şimdi durmuş izliyorsun,
pek doğru değilsin, çok yanlışı seçiyorum,
alevden evler yapmışlar, ben içine yürüyorum.
Yağmur Sözlüğü – Aydınlık / 2003
Kavuştur demiyorum YâRâbb…
Savuştur beni, sönsün közlerim,
ovuştur da görsün gözlerim…
Yağmur Sözlüğü – Yalan mı Gamzeler? / 2003
Uzaktan sevmenin bir zararı yok,
bu yüzden seviyorum seni halâ.
Yağmur Sözlüğü – İnanç ve Gurur / 2003
Bergeron
Aşk bir yudumluk derviş şarabıydı başta,
sonra şarapta yağmura döndü, serapta.
Bergeron – Aşk Evrimleşir / 2003
Gözlerim uykusuzlukla ‘sonsuzlukla’ savaşa
girdiğinden beri, kirpiklerimi verdim şehit,
her şey eşitti, seni görmemi engelleyebilir
ihtimalini dahi düşünüp gözkapaklarımı kestim.
Bergeron – Gözkapakları İhtimali / 2003
Olur olmaz şeyden sebeplenir,
yine severdim seni, sen gülerdin bana.
Bergeron – Berbat Aşık Adam / 2003
Kafanı dolmuşun camına yaslardın,
yansına da aşık olurdum ben.
Bergeron – Bir Avuç Nefes / 2003
Ve elime mum damlatıp hissettim erimenin hazzını,
acısını aşka, aydınlığı yağmura armağan ettim.
Bergeron – Semazen / 2003
Benim gezegenimde seni unutmak suç.
Bergeron – Gezegenimin Suçu / 2003
Bir ölümlü kadarsın ancak gözlerinde saklı
ölümsüzlük kadar kusursuz yeşillik.
Bergeron – Ölümsüzlük Kadar / 2003
Cemal Süreya’nın bildiği bir şey vardı,
oda şiire kısaca ‘sen’ diyordu ve öldü.
Bergeron – Ölüme Sakladım / 2003
Bana seni yazmaktan başka,
hiçbir şey vaat etmez sensizlik.
Bergeron – Aniden Filizlenir / 2003
Çıkarsızlığımdan ‘Sen’ inadıma aşk dedik.
Başka işim-gücüm yoktu da sevdim seni,
sigara yakıp, zehirle karışık keyif aldım.
Bergeron – Aşka Eziyet / 2003
Sensizlik denizinde yelkenlim,
şansıma,
havada da hiç rüzgar yok.
Bergeron – Hiç Rüzgar Yok / 2003
Birbirine bakan iki aynanın görüntüsü kadar
sonsuz aşkım.
Bergeron – Diye Yaşamak / 2003
Israrziyan
Aşkınla açılmış yarayı güneşle dağla.
Israrziyan – Karamsarın Varisi / 2003
İntiharın ipliğinden geri çevirir gözlerin,
canıma sen değer katıyorsun, bir de gözlerin…
Israrziyan – Sahip Çık / 2003
Hayata rağmen hayatta kalmak gibi aşk.
Israrziyan – Yeşilçam Tadında / 2003
Göğsümde uyusan, saçlarını saymaktan
başka işim ne?
Israrziyan – İşim Ne? / 2003
Kavuşmadan ölmeyeceğime yemin etsem,
şimdi ölürüm ya, boşa gider yine çabam.
Israrziyan – Yağmur Kiri / 2003
Yağmur Sürgünü
İstesen de, istemesen de ve yine,
istesem de, istemesem de aşığım.
Yağmur Sürgünü – Seraplaştı / 2003
Güneş’le, Ay’la betimliyorum seni,
dünyadayken bir tek onlar efsanevi.
Yağmur Sürgünü – Kıyamette Benimlesin / 2003
Gönlüm sana aşık olmanın bedeline müebbet yatar.
Yağmur Sürgünü – 7 Milyar Hediye / 2003
Seni görememek körlüğün başka türü,
Yağmur Sürgünü – Basit Bir Bulgusun / 2003
Sana aşık olacak kadar zaten deliymişim.
Yağmur Sürgünü – Zaten Deliymişim / 2003
Mıknatısın birbirini tutan kutuplarından,
kırılıp nasıl da zıtlaştık, habersizim.
Yağmur Sürgünü – Zıtlaştık / 2003
Ve Allah, Güneş’le, Deniz’i elekten geçirdi,
hediye etti Yağmur’u, kıymet bilen Oğuz’dur.
Yağmur Sürgünü – Külhanbeyi / 2003
Seni unutmanın hiçbir yerindeyim.
Yağmur Sürgünü – Hiç / 2003
Zamana nasıl kızgınım, bilmiyorsun…
Seninle nasıl geçerdi, bilmiyorum.
Şimdi hiç geçmiyor, bunu da bilmiyorsun.
Yağmur Sürgünü – Belaya da Soğuğa da / 2003
Yağmur Körü
Bir insan, hiçbir şey söylemeden gittiğini
nasıl açıklayabilir-ki?
Gelmeyi unuttum mu der?
Benim diyeceğim şey belli, ”Hoş Geldin.”
Yağmur Körü – Hoşgeldin / 2003
Tel Örgü
Yazmaktan yoruldum da, sevmekten değil…
Tel Örgü – Artık Yoruldum / 2004
Ayak bileklerin yeri incitmek istemezdi,
toprağın canını yakmamaktı zarif yürüyüşün.
Tel Örgü – Ressamın / 2004
Benim cahilliğimin sana kanmaktan başka işi ne?
Tel Örgü – Aşk Cahilin / 2004
Aşk Gölgesi
Asla günleri gelmeyecek bir takvim yokluğun.
Aşk Gölgesi – Kokulu Mum / 2004
Sorunum bir yığın aşktan en yüreklisi,
seni ben kadar sevebilecek yürekli kim?
Aşk Gölgesi – Kokulu Mum / 2004
Şelaleler olsa sevaplarım günahına borçlu…
Aşk Gölgesi – Çölleşeceksin / 2004
İnancımın varlığı sana inanmaktı, inandı,
kandırılmaktım ben, kandırıldım.
Aşk Gölgesi – Aşk Saçımda Beyazlarla / 2004
Seni görmediği için açar papatyalar,
kokunu solumadıkları için kokarlar böyle,
Aşk Gölgesi – Ayna Berraklığı / 2004
Senden başka yazacak bir şeyim yok,
senin benden başka yazanın yok, öyle bir şey aşk.
Aşk Gölgesi – Ölü Biri / 2004
Seni unutamamak aklımın kanseri.
Aşk Gölgesi – Aklımın Kanseri / 2004
Deliliğime aşık olabileceğin kadar delirdim,
Aşk Gölgesi – Arsız / 2004
Ebediyetle savaşa tutuşmuş aşkına bak,
yansıması görüntümdür.
Aşk Gölgesi – Senden Öte / 2004
Saçlarına şiirler süsledim, her teli için…
Aşk Gölgesi – Sevmeyi Anlatamam / 2004
Anlayamayacağın şekilde aşığım sana,
anlatamayacağım kadar.
Aşk Gölgesi – Basit Bir Limandan / 2004
Ölüm kadar ciddi ama sahtesin…
Aşk Gölgesi – Öğütmek İşi / 2004
Gözlerinde sayamadığım kadar yıldızın içinde,
uyanıyorum tekrar, saçlarıma dokunuşundan.
Aşk Gölgesi – Dumanın Eseri / 2004
Zıvanadan çıkıp, yoluna saptım ben…
Aşk Gölgesi – Aslı Bile Külleşir / 2004
Aşk, doyurmayan aş,
Sessizliğime boyun eğecek gürültülerin,
ölenlerden alıntı yaparak öleceksin…
Aşk Gölgesi – Tiksindiğim Kadar / 2004
Gözlerin idama razı edercesine aşık bakardı…
Aşk Gölgesi – İdama Razı / 2004
Sonradan görmedim-ki seni,
sonradan sevmem,
sonradan sevmediğimden,
aşkına aç gözlük etmem.
Aşk Gölgesi – Aşk Dağı / 2004
Yelkovansız, akrepsizdir aşkımın saati.
Bu yüzden sensizlikte vakit geçmez
Aşk Gölgesi – Bir Yüzünlüktü / 2004
Tüm aşıkların sözlerini yazdım, utandılar.
Aşk Gölgesi – Seni Betimler / 2004
Benden başka bir ben var, hayal dolu senden,
senden utanıyorum, sensizliğinle gezinirken.
Aşk Gölgesi – Aşk Gölgesi / 2004
Ölümü unutturacak kadar sevdirdin kendini,
ben ölümü hatırlatacak kadar sensizlikteyim.
Aşk Gölgesi – Aşk Korkuluğu / 2004
Hay’dan geldiğin için gönlüme, Hu’ya gidiyorsun.
Aşk Gölgesi – Aşk Korkuluğu / 2004
Sensizliğin tam aksini vadediyorsun ya,
işte bundan kurtulup bir kuru gülümsemene,
benden başka kim hasrettir?
Aşk Gölgesi – Göz Ağrısı / 2004
Beni veren Allah’a şükredip, gülümse,
sana başka hediyesi yok yeryüzünde.
Aşk Gölgesi – Şiirlerden Bozma / 2004
Gücü yeterse başkasının seni yazmaya,
ben vazgeçip, giyotine giderim bilinçli,
sensizlik yüzünden bu kadar bilinçliyim.
Aşk Gölgesi – Toprak Yüzümün / 2004
Gözlerinin yeşili körlere ışık satar,
delirir en akıllısı,
ben kadar delisi akıllanır.
Aşk Gölgesi – Delirir En Akıllsı / 2004
Artık hatırlamaman normal de,
unutmanı unutamıyorum…
Aşk Gölgesi – Asit Yağmurları / 2004
yine,
milyon bir ihtimalle sana denk geleceğim,
Aşk Gölgesi – Aşk Tufanı / 2004
Terk edilmişliğimi de terk etsen keşke.
Aşk Gölgesi – Ne Dengidir / 2004
Aşık olduğun için hiç pişman olmazsın,
yine de pişman olacağın çok şey yaparsın…
Aşk Gölgesi – Hiç Pişman Değilsin / 2004
Evini bu evrenin sonuna da taşısan,
peşinden geleceğim…
Aşk Gölgesi – Rüzgarın Maddesi / 2004
Saçlarından idam ipimi yapsalardı,
gözümü kırpmazdım, biliyorsun.
Biliyorsun!
Aşk Gölgesi – Bir Milyon Soru / 2004
1:82’den Sonra… Önce 1:91’den…
Soğuk havada uçuşan buharı gibiyim çayının,
bu uçuş, sigaranın dumanına yetişmek içindir.
Aşk Gölgesi – Tren ve Raylar / 2005
Aşkın yüzünden, korkuyorum kendimden.
Aşk Gölgesi – Dili Olsa Dünyanın / 2005
Doyasıya bak gözlerine, sonra bana hak ver,
kahverengi gözlerimden çal dünyalarca toprağı,
içinde yatabileceğin kadar ölüm birikti de,
bunca ölen yağmur damlasını gömdü kalbine.
Aşk Gölgesi – Mecbur Hak Ver / 2005
Aşk kötü,
sen aşktan daha kötüsün…
Aşk Gölgesi – Beyaz Manzaram / 2005
Gözlerim bana uyanacağın güne muhtaçtır…
Aşk Gölgesi – Hepsizim / 2005
Bana sonsuzluk diyebilirsin, çünkü aşığım…
Bana onursuz da diyebilirsin, çünkü aşığım.
Aşk Gölgesi – Güzü Anımsatan / 2005
Şarap dolu bardağımdan serabın için yudumlarım,
Aşk Gölgesi – Haksız Olmayan / 2005
Korkmuyorum,
bunun sensizliğe faydası yok,
korkusuz da değilim,
ya hiç göremezsem seni?
Aşk Gölgesi – Korkusuz Değilim / 2005
Bana seni hatırlatmayacak tek varlık sensin.
Aşk Gölgesi – Fark Bu / 2005
Bana masal anlatma!
Bana başka bir masal anlatma,
senden başka…
Aşk Gölgesi – Ateşte Şeref / 2005
Senden doğmasa aşk yüzümün doğusundan,
batısından nasıl kapanır gözkapaklarım aşkınla?
Aşk Gölgesi – Sensizlik Saniyesi / 2005
Gözlerimden şelaleler şarabın olsa, bundan ağlarım.
Aşk Gölgesi – Sensizlik Saniyesi / 2005
Kırk hayali kırılmış adamın üzgünlüğü kıstasım,
aşkın hırkası güneşten örülmüş bir gâm yumak.
Aşk Gölgesi – Aşkın Hırkası / 2005
Mevsimi daimi aşk olan adamdan da korkulur.
Aşk Gölgesi – Aşktan Gelir / 2005
Unutma, unutmak için sevmedim ben seni…
Aşk Gölgesi – Ne Garip / 2005
Öykü, güzelliğinden türemiş boyun beyazlığındır,
parmaklarından çalınmış kırmızılık var güneşimde,
sen o yıldıza dokunduğundan beri, Aşk’ım kaynar.
Aşk Gölgesi – Aşkım Kaynar / 2005
Korku, öğretir korkusuzluğu,
yokluğundan,
öğreniyorum yokluğu.
Aşk Gölgesi – Terk Ettirdi / 2005
Aklımı oku da Şair’lik göstereyim.
Kalbimi oku da Aşık’lık göstereyim
Aşk Gölgesi – Yağmur Hastası / 2005
Basitçe, Aşığım, hâlâ sana, başımdan aşkın Aşk’ın
başımdan al şu aşkı, kafiyeler fışkıran aklım taşkın.
Aşk Gölgesi – Tekrar Hortladığımda / 2005
İçinde sen olmayan bir dünya göster bana,
İçinde sen olmayan Şiirler var ederim o zaman,
Aşk Gölgesi – Teşhisi / 2005
Bana ‘sen’ olmakta yetmez, ‘sen’de ben olacaksın,
bana ‘ben’ olmanda yetmez, “Biz” olacaksın.
Aşk Gölgesi – Sen Diye / 2005
Terk Edilme Mevsimi
Martı Terbiyecisi
Beni sensizlikle terbiye etme, seninle mutlu et…
Martı Terbiyecisi – Perişan Bile Etmedi / 2005
Saçların güneştir senin,
sigaradan değil de,
güneşe çok yaklaşmaktan kanserim.
Martı Terbiyecisi – Kitap Gibiyim / 2005
Korkma, güneş bir gün sönse bile,
Aşk’ım ile tekrar yakarız, sarılırız, ısınırız.
Güneş bir teneke yangınımız olur da,
çıtırtılarından melodilerle uyanırız.
Martı Terbiyecisi – Melodilerle Uyanırız / 2005
Çoğunun hakkımda söylediği tek şey, ‘Deli’,
hakkımda bilmedikleri, aklımda-ki Sen’dir,
kalbimde-ki Sen’i görseler, onlarda delirirdi.
Martı Terbiyecisi – Acımasızsın / 2005
Sen istemedikçe Sen’sizlikten kurtulamam,
Sen’sizlikten, Ben istemedikçe kurtulmam.
Martı Terbiyecisi – Kurtulmam / 2005
En kötüsü ise,
Cennet için Dünya’ya,
Sen’in için Sen’sizliğe
katlanmak zorundayım.
Martı Terbiyecisi – Hor Görülmez / 2005
Hep aksine gider yollarım,
Aşk’ta Sen’de aksine,
Aşk’ta Sen’sin aksine.
Martı Terbiyecisi – Aksine / 2005
Oğuz Aşığındır, ne de güzel tutuşur.
Sen’sizlik ateşimle, güneşi tutuştur.
Martı Terbiyecisi – Benim Anladığım / 2005
Günaydın Sana, bende gün sürekli batık oysa,
Gün ağardı da, ağırdı yine Sen’sizlik nöbetim.
Martı Terbiyecisi – Dinlemedi Kimse / 2005
Aşk’tan bahseden çokta,
Sen’den bahseden yok,
Ben’den başka…
Martı Terbiyecisi – Ölü Evi / 2005
Aşk, nasıl bir tefeci,
yerine başka kefil de kabul etmez.
Martı Terbiyecisi – Aşkın Yatırı / 2005
Sen iste, en güzel şekilde, ölümü de kanıtlarım…
Martı Terbiyecisi – Aşkın Yatırı / 2005
Sen’sizlik her gün gözüme güneş değdirir.
Martı Terbiyecisi – Nasıl Olsa Öleceğiz / 2005
Zaten Sen’i Ruh’u ile seven kaç kişi kaldı ki? Annen, baban, kardeşin,
Oğuz zaten Aşık’tır.
Martı Terbiyecisi – Nasıl Olsa Öleceğiz / 2005
Ellisini geçmiş ihtiyarın yirmisine ah etmesi gibi,
Sen’den uzakta kalıp, Sen’sizlikte vah etmek gibi.
Nice sözle betimlerim Sen’i…
Martı Terbiyecisi – Ne Olur Gelme / 2005
Ne olur gelme,
bunca senelik Sen’sizliğe yazık edersin.
Martı Terbiyecisi – Ne Olur Gelme / 2005
Elbet bir gün döneceksin,
Yağmur’un işi, Deniz’e dökülmektir.
Oğuzhan Deniz’e.
Martı Terbiyecisi – Ne Olur Gelme / 2005
Düşümde bile soğuksun,
gözkapaklarım üşüdü.
Düşündüm, aklım üşüdü.
Martı Terbiyecisi – Fırtınayla Gülümserim / 2005
Bekleyişime inat gelmeyişin!
Martı Terbiyecisi – Fırtınayla Gülümserim / 2005
Benden duymadıkça, hiçbir iltifata inanma.
Neden mi?
Saçlarından alev alır güneş,
gözlerim Seni gördüğünden beri,
aynı bir sarhoşunkiyle,
aynıyım Sen’siz mezardakiyle,
Martı Terbiyecisi – İlla Biter mi? / 2005
Ölmek için henüz çok Aşığım!
Martı Terbiyecisi – İlla Biter mi? / 2005
Oysa Güneş bile ebedi değildir.
Ruh’uma bak öyleyse, sonsuzluk gör.
Ruh’umda Sana Aşık ya, sonsuzluğa bak.
Martı Terbiyecisi – Yağmur Ülkesi / 2005
Yazarlar, yalnızdırlar,
yalnızlığı yazarlar…
Martı Terbiyecisi – Yalnızdırlar / 2005
fikrime düştüğünden beri, yazıyorum,
gönlüme düştüğünden beri, yanıyorum…
Martı Terbiyecisi – Zaman Dilimi / 2005
Çocuk masumluğunda aşığım Sana,
dizi yaralanmışçasına ağlak,
Martı Terbiyecisi – Hiç Uyuyamazlar / 2005
Bağnazlık Aşık olmak, bağdaş kurup oturmak,
sofrasında binlerce nimete, iştahsız olmak…
Martı Terbiyecisi – Hiç Uyuyamazlar / 2005
Aşk; Unutamamak hastalığı.
Martı Terbiyecisi – Beni Aşkımla Bırak / 2005
Kalbim ışık hızı ile Aşık oldu sana,
İlk Görüş yavaşlığında değil, bunu da bil.
Martı Terbiyecisi – Taş Devri / 2005
Sen Ruh sahnemin Aşk Solisti,
başkasını dinlememek için kapattırdım kalbimi.
Martı Terbiyecisi – Aşk Solisti / 2005
Ben deli deli konuşmam deli gibi,
deli divane dönerim Aşk’ına, pervane gibi.
Bu yüzden gerçeğim.
Martı Terbiyecisi – Aşk Solisti / 2005
Beni en asil yürüyüşünle bir daha terk et,
inanmadım bu gidişine…
Martı Terbiyecisi – Yeşil Bakış / 2005
İkimiz, zıt kutuplardık, yine de ellerimizi tutardık…
Başından beri, İkimiz, tutarsızdık. Bu denklem gibi,
Aşk’ın denklemi, dengesiz…
Martı Terbiyecisi – Dememiş miydin? / 2005
elbette göremezsin Aşk’ımı o kadar uzaktan,
yaklaş, yangınımdan yanmayacağın kadar.
Martı Terbiyecisi – Aşk Sinesi / 2005
Ben mutluluğuna garantiyim de,
Sen, mutsuzluğuma, umutsuzluğuma, yalnızlığıma.
Martı Terbiyecisi – Oğuz’a Çarparsın / 2005
Vakit Tamircisi
Aşk, ölümle yüz-göz olmaktır.
Vakit Tamircisi – Sensizlikten Sonsuzluğa / 2005
Sana çıkıyor yine tüm yollarım,
Ben, Sen’sizlik çıkmazındayım.
Vakit Tamircisi – Çakıl Taşlı / 2005
Tam vazgeçtim derken kalbimin sesi gelir gaipten,
‘Ne çabuk vazgeçtin?‘ der, ben ‘Unutmadım ki‘ derim.
Vakit Tamircisi – Boş Boş Yürümem / 2005
Boş-boş yürümem ben, Sen’i düşünürüm.
Vakit Tamircisi – Boş Boş Yürümem / 2005
Her şeyim Sen’sin de, şu an yok hiçbir şeyim,
‘Neyin var?’ diyorlar da… Yok hiçbir şeyim!
Vakit Tamircisi – Hiçbir Şeyim / 2005
Ne de aptalsın,
Sen’in yüzünden değil ki bu satırlar,
Sen’sizliğinden…
Vakit Tamircisi – Sonsuzluğuna Sonsuzluk / 2005
Güneş yangınımda küçük bir nokta,
Sana çokta, bu yangın hâlâ az bana.
Vakit Tamircisi – Şöyle Söyle Oğuz / 2005
değersiz bir hikâyenin,
binlerce satırı gibisin…
Vakit Tamircisi – Kanıtım Yoktur / 2005
Uyku Sana açılan pencere,
serin bir rüzgar gibi doluyorsun gözlerimin içine,
havalanıyor göz perdelerim.
Vakit Tamircisi – Şikayetçi Hatıralar / 2005
Canı, canına dargın bir adamım, çünkü Aşığım,
Vakit Tamircisi – İspatlar / 2005
Ben,
Sen’in için yine doğmak isteyecek kadar cesaretliyim
ve ölecek kadar. Ve yine, yine…
Vakit Tamircisi – Ve Yine, Yine / 2005
Saçlarından baharı, nefesinden hârı,
gönlüm ateş pazarı, şiir satar Aşk’ı…
Vakit Tamircisi – Şiir Kovanı / 2005
Ben, Vakit Tamircisi, gökyüzünden bereketi,
adına Yağmur deyip, güneşle süsledim evimizi.
Vakit Tamircisi – Farkında Değilsin / 2005
Uyumayı bir tek Sen’i görebilmek için istiyorum…
Vakit Tamircisi – Çığlık Çığlık / 2005
Zamanın iyileştirdiği falan yok,
aklımın başka fikri yok,
kandırıyorum kendimi Sen’sizlikte,
Sen’sizlikle…
Vakit Tamircisi – Ondan Gelen / 2005
Çiçekler açar yürüdüğün kaldırımlarda,
beyaz taşlardan papatyalar, kırmızılardan güller.
Vakit Tamircisi – Küllüğümün Yolları / 2006
Aşk’la birlikte tanıştım uykusuzlukla,
yanımda olsan da olmasan da uyuyamıyorum.
Vakit Tamircisi – Aşkta O Hesap / 2006
Vakti tamir ettim, Sen’sizlikten sonsuzluğa,
ilelebet uyuyacak zaman, Aşığın Oğuz’da.
Vakit Tamircisi – Güneşle Randevu / 2006
Güneş Kavalyesi
Sen’i görebilmek için,
en yüksek mertebesindeyim Aşk’ın,
rakımın kemiklerimi titrettiği yerdeyim,
sonra bir ümit ile ürperir, parlar ateşim.
Güneş’in yeryüzüne değmiş halidir.
Güneş Kavalyesi – Olmuyor / 2006
Rüzgargülü kepinde kaldı masumluğun,
renklerimiz siyah beyaz oldu,
eski filmler gibi,
36 pozluk sargıda hapsoldu gülüşlerimiz,
negatiflerini güneşte izlediğimiz.
Güneş Kavalyesi – Rüzgargülü / 2006
Ayaklarımızı vapurun korkuluklarına uzatmıştık,
Sen, kendi gökyüzünü izliyordun,
bende kendi gökyüzüm olan gözlerini.
Güneş Kavalyesi – Aniden Ölmek / 2006
Yağmur, bulutun tenine değebilme vesilesidir.
Güneş Kavalyesi – Etraf Bir Boştur / 2006
Hayat,
gözlerine bakmak kadar eğlenceli,
göz kırpışların kadar kısa.
Güneş Kavalyesi – Huzurunda / 2006
Sen beni, ben mutluluğu es geçtim…
Güneş Kavalyesi – Kirli Dualar / 2006
Sevdiğin kadının yürüdüğü kaldırımlarda, volta atmaktır Aşk.
Güneş Kavalyesi – Volta / 2006
Sen’inle su gibi akar gider zaman,
Sen’sizlik bu yüzden zıttı zamanın…
Güneş Kavalyesi – Zıttı Zamanın / 2006
Bir Sen’in yüzün eş, gökyüzü güzelliğine,
haddimizi aştık Aşk yüzünden gökyüzüyle,
affeyle.
Güneş Kavalyesi – Şimdi ve Asla / 2006
Sen’i nasıl sevdiğimi biliyor musun?
Gözgöze gelsek, göz kırpmak bile vakit kaybı o an.
Güneş Kavalyesi – Vakit Kaybı / 2006
Şair falan değilim,
Aşk’ının aklıma getirdiği sözlerden,
kafiye koleksiyonudur şiirlerim.
Güneş Kavalyesi – Aşkla Kuşatılmış / 2006
Kulağım, sesine Aşık’tır, gözlerim görüntüne,
elimin haz duygusu, dokunursa tenine.
Burnum kokuna Aşık’tır, dilim sözlerine.
Ayaklarım Sana gelen yollara Aşık’tır…
Güneş Kavalyesi – Hafif / 2006
Sana, Sen’inle ilgili bir kaç satır daha;
Ten beyazını, bulutla bile kıyaslamam,
Güneş, saçlarına minik bir toka ancak.
Güneş Kavalyesi – Eşi Benzersiz / 2006
Sen’sizik, eşi benzersiz bir hastalıktır,
gönlümün zatürresi, duymuyorsun öksürüklerini,
kulaklarını bu sese tıkayıp,
beni görmemek için uzattın yolunu.
Güneş Kavalyesi – Eşi Benzersiz / 2006
Sonra yüzünde süzülürdü gözyaşların,
benim bile yüzüm kaşınırdı.
Güneş Kavalyesi – Binlerce Ayrım / 2006
Arılar dolanırdı etrafında, güzel kokundan,
korkup gürültülerinden, yanıma koşardın,
göğsüme sığınırdın. Aşk buydu sanırım.
Güneş Kavalyesi – Zayıflığına Rağmen / 2006
Uykusuzluk gibi olsan keşke,
gelsen de gitmesen tüm gece, her gece.
Güneş Kavalyesi – Uykusuzluk Gibi / 2006
Haydi, beni yağmur gören bir yere defnedin.
Güneş Kavalyesi – Küçümseme / 2006
Sen hatırlamasan da ben hatırlıyorum,
ben 11 yaşındaydım, Sen 10,
saklambaç oynarken, tek saklanmaktan korkardın hep.
Hem yumardım 10’a kadar sayıp,
hem de gelip saklanırdım yanına.
Güneş Kavalyesi – Ağladığında Ağlardım / 2006
Gökyüzüne kestirme bir yoldur gözlerin,
nefes saçar her göz kırpışın,
gözlerimin üşüdüğünü ilk defa bundan anlamıştım.
Güneş Kavalyesi – Su Sızmaz / 2006
Sen’sizlikle su sızmaz aramızdan…
Güneş Kavalyesi – Su Sızmaz / 2006
Bu Sen’sizlik beni kesmez…
Güneş Kavalyesi – İki Sözü / 2006
Zaman zaman kendime geliyorum,
‘Sen’sizlik daha iyiymiş’ deyip,
eski halime yürüyorum, küçük adımlarla.
Güneş Kavalyesi – Haksızlık Sayar / 2006
Zamana hükmedebilseydim,
geriye sarar, gideceğin ana kadar gelir,
tekrar başa sarardım günleri.
Sen’sizlik böyle bir şeydir.
Güneş Kavalyesi – Ölürken / 2006
Geçmişin benimle doludur Sen’in,
ilklerin benim.
İlk sevdiğin, ilk öptüğün, ilk terk ettiğin,
ve binlercesi…
Güneş Kavalyesi – İlk Terk Ettiğin / 2006
Sen’sizliğe anlat Sen’i,
anlamaz değil mi varlığından…
anlamam yokluğundan.
Güneş Kavalyesi – Bir Güneşlik Ömür / 2006
Öyledir,
Hepiniz bir gün Aşık olacaksınız
ama anlatamayacaksınız.
Güneş Kavalyesi – Bir Güneşlik Ömür / 2006
Ben Oğuzhan Deniz,
Aşk’ını kelimelere sığdırmaya çalışan Adam,
çırpındıkça Aşk’a batan adam,
aklına Yağmur yağan Adam.
Güneş Kavalyesi – On Dokuz Mayıs / 2006
Sen, Aşk kokarsın,
oralarda korkarsın, en iyisi, geri dönmen,
bana göre, parmakların hala tebeşir izleri.
Ayak bileklerinde ip kesiği kırmızılıklar,
gözlerime bulaştığından beri uykusuzlukla,
Sen ben’siz huzurlu uyuyamazdın, iyisi mi,
geri dön.
Güneş Kavalyesi – Hoş Geldi / 2006
Sesimin tellerinde asılı isminin harfleri,
hiç durmadığından Yağmur, kurumazlar,
vazgeçmem zaten Sen’i sayıklamaktan.
Güneş Kavalyesi – Sesimin Telleri / 2006
Kalp Belası
Saçları o kadar sarıydı ki, bazen güneş ona bakamazdı.
Kalp Belası – Kalp Belası / 2006
Güneş, onun yastığından uyanırdı güne,
Güneş’in batışıydı yine onu uyurken izlemek…
Sonra ben,
üşümesin diye üstünü örtmüştüm Güneş’in,
Aşk örtüsüyle.
Kalp Belası – Kalp Belası / 2006
Ben gönül kıramam bilirsin,
kendi gönlümü bile,
ses etmem, doyasıya sevsin Sen’i.
Kalp Belası – Ses Etmem / 2006
Hatırlamazsın Sen,
pembe bisikletinin zinciri atardı hep,
annen kızmasın diye dokunamazdın,
beni çağırırdın sonra tamir etmek için,
işte öyle bulaştı Aşk elime, yüzüme,
adına Zincir Karası Sevda dedik.
Kalp Belası – Zincir Karası / 2006
Dışarı çıkmana izin vermediği için annen,
seyrederdin pencereden dışarıyı ıslak gözlerle,
karşıdaki kaldırımda otururdum ben öyle,
oyun falan oynamazdım.
Kalp Belası – Deneme Tahtası / 2006
Affet, faniyim, vaktim kısıtlı,
ne kadar Aşık olabilirsem şimdi Sana,
o kadarı kârdır.
Kalp Belası – O Kadarı Kârdır / 2006
Sen’i yazarken görme beni,
tanıyamazsın,
tükenmiş kalemlerden ayırt edemezsin.
Kalp Belası – Ayırt Edemezsin / 2006
Saçlarına eşlik eden rüzgara aldanıp kağıttan gemilerim,
bir bir battılar gençliğimin orta yerinde, sarıldım şiir küreğine.
Kalp Belası – Ayırt Edemezsin / 2006
Sen’i betimleyecek en güzel kelimeler dağarcığımda,
dar ağacı ciddiyetinde Aşk, canı çıkmadan ineni azdır.
Kalp Belası – Cansızlarla / 2006
Sen’sizlikle uyanıp, halsizlikle devam eder günler.
Bilmiyorsun,
Kalp Belası – İstediğimi Severim / 2006
Dudağımda bir Aşk türküsü, bir tütün,
ikisi de tüketir ciğerimi büsbütün…
Kalp Belası – Büsbütün / 2006
Sen’siz geçirdiğim günlerin yok haddi hesabı,
bıraktım, artık saymıyorum.
Sonsuzluğu sayamazsın, Sen’sizliği sayamam.
Kalp Belası – Bilmem Nedendir / 2006
Gelmediğin her gün,
ikiye katlanır Sen’sizliğim,
Rüya içinde rüya görmek gibi,
acı içinde acı çekmek gibi.
Kalp Belası – Yüreği Sökülesi / 2006
Aşk’ın kaybedeni olmaz,
terk edileni olur, işte o zaman fani olunur.
Peki ya terk eden, öyle canilik mi olur?
Kalp Belası – Öyle Cani / 2006
Gözlerini her kırptığında,
kavuştukları için şükreder gözkapakların,
kalkıp bana ”Beni sevme” diyemezsin Sen.
Kalp Belası – Çocukluğuna Gidelim / 2006
Eğer kızım olursa,
sırf Sen’i hatırlatsın diye adı yağmur olur.
Başka bir Oğuz’a Aşk olur…
Kalp Belası – Can Tatlısı / 2006
Uçurtmamın ipi Sen’sizlik gökyüzünde koptuğundan beri,
koşuyorum peşinden yakalayabilmek için.
Kalp Belası – Unutmadan / 2006
Oğuz gözlerine küçücük, oysa boyun omuzlarıma gelir.
Kalp Belası – Kav / 2006
Bu benim hikâyem, benim öyküm,
balık sırtı kelimelerimden, kafiye örgüm,
gözkapaklarım hayal örtüm,
her kapattığımda Sen’i görürüm,
böyle yaşamak kolay değil, Sen bilmezsin.
Kalp Belası – Öyküm / 2006
Oysa Sen,
beni Sen’sizliğe değil,
ilelebet yalnızlığa terk etmiştin.
Kalp Belası – Uyurgezer / 2006
Hayal diyarından dirilip, Dünya’ma döndüm,
âmâ asaletinde,
Sen’i görebilmek ümidiyle.
Kalp Belası – Tutuk / 2006
Aşık İhtimali
Saat zamanı haykırır da, dinlediğimiz yok…
Aşık İhtimali – 02 / 2006
Bu yorgunluğun bir yolu var,
bu bitmişliğin bir başlangıcı var,
bir ihtimal daha var…
Aşık İhtimali – 03 / 2006
Ben, Kudret eliyle yoğrulmuş çamurum,
Aşk ile piştiğinden hamurum, Aşk doluyum,
derince çektim içime Ruh’umu, Sen oldum.
Aşık İhtimali – 03 / 2006
Beni Sen sarhoşu etti Aşk Şarabın,
içtikçe susadım güzelliğine.
Aşık İhtimali – 06 / 2006
Güneş her gün;
aşka inananları sevda gözüyle gördürür,
görebildikleri kadarıyla güldürür,
birinde güneş batana kadardır ömür.
Diğeri aşıktan aşığa koşar bir ömür…
Aşık İhtimali – 06 / 2006
‘Zamanla geçiyor’ diyorlar,
evet,
Sen’siz koca bir zamanla geçiyor hayat,
ıssız biraz…
Aşık İhtimali – 07 / 2006
Ruh’um,
sonsuzluğa yaratıldı, Sen’sizliğe değil,
güzelliğin bozdu bu dengeyi, fanileştim.
Aşık İhtimali – 07 / 2007
Sesine değer katar sessizliğim,
bu yüzden de kimsesizsin,
kıymet bil…
Aşık İhtimali – 17 / 2007
İhtimale ihtimam, sonsuz da bir gelecek olman,
ihtimale inançtan, onsuz bir gelecekte ondan.
Aşık İhtimali – 23 / 2007
Şimdi neyim var neyim yoksa, Sen’siziz.
Aşık İhtimali – 24 / 2007
Yürüdüğün her yol bensiz hiçbir yere gider…
Aşık İhtimali – 24 / 2007
Ölüler gibi hevesliyim yaşamaya, Sen yanımda oldukça,
ölüden farkım yok aslında, Sen yanımda olmadıkça…
Aşık İhtimali – 25 / 2007
Zamanı bıraktı avuçlarından,
vakit öyle bir uçtu gitti ki ömrümden,
aklar düştü Ruh’uma.
Aşık İhtimali – 28 / 2007
Güzelliğin vaktin akışını suya çevirdi,
saniyeler damla-damla göle dönüştü,
Aşk dakikaya bölündü,
saatler Yağmur olup götürdü ömrü…
Aşık İhtimali – 36 / 2007
Sen’sizlik bana neyim var neyim yoksa unutturdu,
ümit bu yüzden tükendi, umut bu yüzden yoktu.
Aşık İhtimali – 39 / 2007
Önceden güneş benimdi, başkasına doğmazdı,
önceden Yağmur benimdi, başkasına yağmazdı.
Can istedikçe Aşkı, ben Aşık oluyorum,
Aşk kurban istedikçe, ben kurban oluyorum…
Aşık İhtimali – 45 / 2008
Yağmur Kuşağı
Sen’den öğrendim ben Sen’sizliği,
Sen’de öğrendim yine, Ben’sizliği.
Yağmur Kuşağı – 01 / 2008
Bazen ağlardın,
gözlerinin içinde görürdüm gökkuşağını.
Yağmur Kuşağı – 14 / 2008
Hiçte basit değil Sen’sizlik,
kendin olmadan nasıl yaşayabilirsin ki?
Bir başkası olarak ne kadar var olabilirsin?
Yağmur Kuşağı – 19 / 2008
Vazgeçilmezsin Sen, Sen bunu bilmezsin,
unutulmazsın Sen, Sen bunu da bilmezsin,
Sen benim neden Sen’i sevdiğimi bilmezsin.
Yağmur Kuşağı – 19 / 2008
Bu gün yine Sen’i görür gibi oldum,
gözlerim görür gibi oldu.
Sonra kapandı yine perdeler…
Yağmur Kuşağı – 27 / 2008
Aşk Tüccarı
Terkeden bir sevgili, ertesi gün kalbinde;
yol çalışması varmışçasına gürültü yaşatır.
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 003 / 2011
Ruhumu Kaç Yerinden Bıçakladın?
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 004 / 2011
Keşke Cemal Süreya görebilseydi seni, seni yazmak zahmetinden kurtarırdı beni.
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 012 / 2011
Evet,
aşığım ve de deliyim, deli gibi aşık ve aşıklar gibi deliyim.
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 013 / 2011
Önce kendinden vazgeçemezsin, vazgeçemediklerin yüzünden.
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 014 / 2011
Kağıtlarından ev yapabileceğin kadar söz biriktirdim…
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 020 / 2011
Bana Sen’sizlik satan bir tüccarsın,
elinde kaldı tüm gidişlerin…
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 025 / 2011
Sen uyuyorsun ya,
Dünya’nın ücra bir köşesine çekilir güneş,
kendi yağında kavrulur.
Aşk Tüccarı / Bölüm 1 – 029 / 2011
Aşık’tan gitmek aptallık,
Aşk’a gitmekte öyledir…
Aşk Tüccarı / Bölüm 2 – 037 / 2011
Ölmüşle, olmuşa çare yok derler.
Evet.
Aşk’tan ölmüşle, Aşık Olmuşa çare yoktur.
Aşk Tüccarı / Bölüm 2 – 041 / 2011
Gülerken çıkardığın sesleri özledim.
Ve bunu başka kim özleyebilirdi ki?
Sen kıymet bil.
Aşk Tüccarı / Bölüm 2 – 047 / 2011
Bildiğimiz cinayet bu,
parmak izlerin dahi yok.
Öyle uzaktan işlenen bir cinayet.
Aşk Tüccarı / Bölüm 3 – 052 / 2011
Sesini bir kez daha duyabilmek için ömür verilir,
Sen’sizliği yaşayacak bir ömür daha bitirebilirim.
Aşk Tüccarı / Bölüm 3 – 055 / 2011
Dağı delen de öldü…
çölü aşan mı güldü?
Oğuz da ölümlü.
Kıymet bil.
Aşk Tüccarı / Bölüm 3 – 058 / 2011
Öyledir…
Aşk’la uyanmakta güzeldir,
Aşk’tan uyuyamamakta öyledir.
Aşk Tüccarı / Bölüm 3 – 063 / 2011
Canlı Anestezi
Her şey ve herkes nasıl da olması gerektiği yerde…
Bu kaderimden bir sahne…
Ve sahne bittiğinde, kendini oynamak zorundasın.
Canlı Anestezi – Sahne / 2011
Sen’sizliğin de bir dengi yok, Sen’in gibi.
Canlı Anestezi – İntihar Girişimi / 2011
Canlı canlı anesteziydi Sana gelmek,
Sen’i ve Sen’sizliği Sana bıraktım, gidiyorum.
Hoşça kal, bensiz kal…
Sonsuza dek.
Canlı Anestezi – Yol Boyu / 2011
Yazar: Henüz bir çocuktum kalemi elime aldığımda. Aşk’ı yazmak için değildi, Hâk’kı yazmak içindi bütün içimdeki kelimelerin dökülüşü. Aşk için yazılanları sevmezdim, anlamazdım ve Aşk’a inanmazdım. Râbb öyle imtihan etti işte, öyle çok yazdırdı ki, anlamadım nerede olduğumu. Şimdi ise “Yeni Ahit“e doğru devam ediyor yolculuğum. Ölene dek sürse de dökeceğim içimden bu zehri.