Gün Doğumu

-Bana gün doğumunu anlatır mısın?

Gün doğumu… Aklıma ömrüm geliyor. Bir defasında bir mektup yazdığımda “Güneş bekçisi insanlar vardı, onlar ısındılar ve güneşi unuttular. Kimse güneşe teşekkür etmedi ısındıktan sonra ama herkes sonra küfretti kışa.” Kelimeleri öylece döküldü. İşte kimsenin fark etmediği ama aslında herkesin hayatının tam merkezinde olan bir şey gün doğumu. Tam 30 yıldır hayat kaynağım ve ayrıca gökyüzümü süslüyor. Ben her gün onun farkındayım, farkında olduğum diğer insanlar muhtemelen farkında değiller.

Ne çok gün doğumu var değil mi dünyada? Üstelik her gün 2 defa olduğunu varsayarsak kaç defa doğduysa çarpı 2 anlamına geliyor. Dünyanın tamamına yaşam oluyor.

Gün doğumunu çok defa seyrettim. Her defasında hayran kaldım bu doğuşa. Yıldızların devasa cüsselerine, milyonlarca yıldır yanıyor olmalarına rağmen güneşin ışığına yenilmelerine. Evet, bu olguya tamamen hayranım.

Biliyor musun, bir defasında okuduğum bir yazıda, güneş ışığını oluşturan fotonların aslında 1 milyon yıldan eski olduğunu öğrenmiştim. Yani, bize ışık olan o enerji parçacıkları, güneşin çekirdeğinde oluşmasından tam 1 milyon yıl sonra ulaşabiliyormuş.

Muhtemelen bu bilgiyi çok az kişi biliyor… Bilselerdi umurlarında olur muydu güneş? Yoksa yine sabah evlerinden çıktıklarında havanın sadece sıcak ya da soğuk olmasından mı şikayetlenirlerdi? Düşünsene bir zerre ışığın ve ısının ortaya çıkması için tam 1 milyon yıl geçmesi gerekiyor. İşte bu inanılmaz derece saf bir güzellik. Kim bu güzelliği bildikten sonra güneşe ve onu yakana teşekkür etmez ki?

Gün doğumunun insanları şair eden bir tarafı da var.  

#OD – 7 / Seans 5