Günah Gibi Bir Şeydir Yalnızlık

Sen, her şeyi kendinden bilen sen.
Bildiğin kendin, bildiğin sensin.
Sen bilirsin…
evet, artık sen bilirsin.

Oğuz ölmeden önce birçok şiir bıraktı sen evreninde. Hepsi birbirinden saçma. Aynı saçmalıkları Yasef’in satırlarında görebilirsin, o saçmalıkları okuyabilirsin. Boşuna dememişler, can çıkar huy çıkmaz diye. Boşuna dememişler çıkmadık candan ümit kesilmez diye. Bir ölemediler, bir gidemediler kendi evrenlerine.

Sen, kilolarca sen yüklenmiş sen.
Sen, kendinde kendinden başka kimse olmayan sen.
Birazcık biz olsaydık sende, böyle yapmazdın, buna eminim.
Neyse ki, yalnızlık insanı terk etmeyen tek gerçeklik.
Yalnızlığa gitmek de abartılı değil şimdi, yalnızlıktan ölmekte.
Yalnız kalmak artık korkutmuyor.
Yalnızlık öyle sade ve kimsesizdir ki, korkacak bir şey de kalmaz zaten.
Günah gibi bir şeydir yalnızlık, hiç geçmez, hem geçmişinde vardır, hem de geleceğinde. Öyledir çünkü. Hep birikir yalnızlık defterinde. Yalnızlıklar günlüğünde.

Sen, hiç bilmedin zaten Oğuz kalabalığını. Öyle çok kalabalıktı ki sana, sen tektin ama öyle çoktun ki, kendini göremedin belki de onca sen içinde. İnadına kendinden bahsedip durdun. Aslında aynı şeyi konuşurdunuz bizim rahmetliyle. O da senden bahsederdi. İkiniz aynı dili konuşuyordunuz.

Aynı dünyanın içinde farklı dünyaların insanları. Aynı gökyüzüne bakan ama birbirinin yüzünü göremeyen iki yalnız. En kötüsü de budur işte. Görmek için var edilmiş gözleri görmemek için kullanmak. Evet, en kötüsü de budur.

Biz bu bedende akıllanmayız. Yasef kendi derdinde, Kafsal kendi derdinde. Ben kendi kendimeyim. Öyle yalnızım ki bu beden de, neredeyse beni bile göremezsin.

Korkma, ben o saçma şiirleri yazacak adam değilim, benden o saçma satırları okuyamazsın. Bende saçmalıyorum ama mantıklı bir saçmalık bu.

Şimdi istersen hoşça kal, istersen kalma. Şimdi benden sana ne, kime ne.

#Heysar