Hiçliğin Tam Ortasında

Kızıyorsun kendine, kendinde bile değilken… Kalbinden silinmiş inandıkların… Oysa inanç, paha biçilemez gerçeklikte.

Biliyor musun? Sen meftun olduğun için meftunluk var. Üzüldüğün kadar üzüntü, güldüğün kadar güldürü… haz duydukların, duydukların kadarıyla var…

Sen meftun olmuşsun, olmamışsın, kime ne? Ve bize ne cidden. Olman gereken yer burası değil… Hala anlamadın, anladığında umarım çok geç olmaz. Yazmadığın şiirler için umarım pişman olmazsın.

Ahlâl’im gittiğinden beri suskun ahvâlim, halimden çalıntı şu filmler ve şuradaki üzgün müzikler. Neyse ki, son gidenim değil, son giden ben olmayacağım… İçimde bunların avuntusu varken yine tam bir budalayım tek bir defalık ömrümün bu gününde ve saatin 04:34’ü gösterdiği ama hiç günyüzü göstermediği şu dört duvar arasında.

Olsun, gidenlerim gitti ve kalanlarım hala sağlar. Olsun, yaratılmak şerefiyle şereflendirildiğimden beri aklım başımda değil mazeretim, başım çok uzaklarda, bazen bir dağın zirvesinde ve bazen efsanevi şiirlerin kafiyelerinde ve bazen yerin dibinde… yine de kâfi tekrar acıkana dek. Şu duygularımdan habersizim ve benden habersiz şu duygular. Ve benimle ilgisi de yok çoğu duygunun, çoğu bensiz…

Biliyor musun Yasef, hayatım boyunca birbirini kovaladı durdu şu aptal cümleler ve efsanevi gibi görünen ama nihayete varınca hiçbir anlamı olmayan satırlar. Başımda karalar ve içimde karanlıklar, içimde yalnızlaşan şu masumluğum… evet, masumluk, günlerim gibi geçip gidiyor ve kalbi daha katı bir Heysar bırakıyor geride. Oysa, ne kadar da dürüst başlamıştım hayata.

Hatırlıyorum da, hatırladığım kadar güzel değil artık güzel sandıklarım. Sandıklarımda sakladığım hatıralarım hatırladığımdan çirkinler. Bozguna uğratmış sanki yıllar yüzlerini yüzyıllar geçmiş gibi üzerlerinden… Buna rağmen sevmenin en çok yakıştığı kişiyi sevdim. Benim sevgim onun endamına göreydi ve üzerinde tam olurdu. Zaman bu elbiseyi çıkarana dek, çıkmadım yolundan. O benim yolumdan.

Biliyor musun? Hala elimde çocukluğumun ellerinde kırılan hayallerimin parçaları. Ne hayallerimi gerçekleştirebildim, ne gerçeklerim hayal olabildiler… İzin vermedi şu düzen ve düzene boyun eğenler. Onlar eğildikçe eğildiler ve büküldüler tam orta yerlerinden, çok geçmedi, kırıldılar bir zaman sonra, geride kocaman bir hiç bıraktılar üstelik hiçliğin tam ortasında.

Olsun, hiçliğin bile bir hatırı vardır ve “Hiçliğine bile milyar satır yazılır.” demişti bizim şair… ölmeden birkaç saat önce söylediği en güzel sözlerden biriydi.

Olsun!

#Kafsal / Gidebildiğin kadarıyla var yollar, mihman uğurlar.