İnat Keçisi

Sen, beni hiç bilmezsin.
Zihnimin en ücrasındasın.
Kalbimin en uzak mezrasında!
Düşüncemin en gizli mecrasında!

Hakkı kalır ellerimin,
dokunmasa tenine, yetim.
tatmazsam dudaklarından,
öksüz.

Geride bırakılan gün,
unutulan eşya,
yitip giden bir can!
Yitik bir ruh bedensiz,
nedensiz…

Kimin gözlerinde varsın?
Bu kimsenin harcı değil,
ben tutum Sana aşıklığı,
kestim yolunu.
ya ölüm çıkar,
ya ölüm çıkar.

Gözleri kara,
içkisi Sen,
kalbi Sen dolan adam,
öyle yoğun düşünürüm ki Sen’i
artık sen bile çıkamazsın içimden.

Bendeniz, Oğuzhan Deniz
Aşkının efendisiyim.
Sen’sizlilik makamının perde arkası.
Kim aralarsa Aşk’la gözlerini,
beni görür aynasında.

Ben,
tası Sen dolu ayyaşım.
Tasası Sen olmayanların dünyası güzelim oralar,
yaban ellerin yabangülü dikenleri onlar.
muhtevanın sökülmez çivisiyim güzelim ben.

Bendeniz, Oğuzhan Deniz
Aşkının sır perdesiyim,
“Sen Makamının” yalnız bekçisi.
“Sen bakadur” ben aşkının inat keçisiyim.
Yalan ellerin yalan sevdasına kanma güzelim.

Onlar deri değiştiren yılan gibidir.
Adem ile Havva’nın elması onlar,
boğazına dizilir güzelim.
Onlar tövbe ederler Sen’den…
Ben Asiyim Sen’sizliğe.
Ben Sana kopan fırtına,
ben Sana gelen kasırga,
onlar dayanamaz aşkına.

Bendeniz, Oğuzhan Deniz,
hayatı aşkına bağlı derviş,
heybesinde resmin,
durur öyle bir lokma.
Sen onlara çoksun güzelim,
bana nadir…
Ondan yoksun onlarda,
yoksun oralarda.

Sen yoksun güzelim onların öğünlerinde,
burada üç öğün Sen servis edilir.
Dört mevsim Sen yaşanır.
Sen yoksun güzelim onların rüzgarlarında.
Sen, yoksun onların yağmurlarında.

Bende hep Sen varsın güzelim.

#OD | Mehpâre – 3.Mektup