OD – Başlangıç

Siz ona “Felsefe” diyorsunuz… bense her olguda olduğu gibi kriteri neyin belirlediğini sorguluyorum. Öyle ki, felsefenin tanımını yaparak felsefeyi, tüm olguları anlatabilmeye de felsefe diyorsunuz… oysa bir olgunun böyle olmasını “tanımlanmasını” bize kim ve neden söyledi ki?

Bir çok olgunun kime ait olduğunu bilmemekle birlikte pek umursadığımız da söylenemez, tarihin tozlu raflarında ilk defa birisi bir konu hakkında fikrini söyledi ve benimsendi… bir arkadaşım bana “fikirler zehirlidir” demişti, bundan kastı, bir düşünceyi birine zerk ettiğinizde o kişi o düşünceyle olumlu veya olumsuz bir yönlendirmeye maruz kalır demek istiyordu. Şu anda olumlu veya olumsuz şekilde tarihin tozlu raflarında yazılmış olan ve günümüzde öğreti olarak benimsediğimiz her şeyle aslında yönlendirilmiş olmuyor muyuz?

Öyle ki, X felsefecinin ortaya attığı ide ve tez veya benzer kavramlardan yola çıkarak bunu belirleyici bir unsur olarak kılavuz bilmek insanın bizatihi kendi zihnine hakarettir… bu hakaret bu unsuru sorgusuz sualsiz kabul edenler için geçerlidir.

Maksadım tarihteki tozlu insanlar gibi arkamda bir şeyler bırakmak değil, insanları bilinçlendirmek veya onlara ufuk açıcı bilgiler vermekte değil… amacım sadece yazmak, bildiğimi, bildiklerimi bilmenizi istiyorum! Bu isteğin egoma olan bir bağlantısı var mı bilmiyorum, sadece bilmenizi istiyorum…

OD ismimin baş harflerinden oluşuyor, bu yazı dizisine farklı isimler düşündüm ancak sonra gerek olmadığını da düşündüm… gerek yoktu, tanımlamayı yapmak için ona kısa bir isim vermek gerekmiyor… tanı veya teşhis koymak için gerekli ancak illaki belirleyici bir isim olmak zorunda değil. Belki karışıklığı önlemek içindir ancak zihnimdeki berraklığı aktarabilirsem, bu akışla okuyucu zihninde doğru bir rota çizmiş olabilirim. Daha önce bu yazı dizisini yazma fikrini düşündüğümde “arayış” ismini vermiştim, çünkü insan akıl mekanizmasını kullandığı andan itibaren gerekli/gereksiz, asıllı/asılsız aslında bir arayış içerisindedir. Bu nedenle bu yazı dizinin kod adına “arayış” diyebiliriz.

Bu yazı dizisi ardışık konulardan değil, gündemi veya temel olguları ele alan, insan mantığının objektif olabildiği kadarıyla fikirlerin kelimelere dökülmüş hallerinden derlenmiş ana hatlar olacaktır. Bu nedenle bir fikri benimsemeyebilir, kişisel tecrübelerin tutarsızlığından yakınabilir, yanlış veya çelişkili bulabilirsiniz. Öyle olmasını da isterim, zira hayatı ve içerisindeki tüm olguların ve olgulara olan bakış açısının “çeşitliliğinin” bu hayatı yaşanabilir kıldığını düşünüyor-savunuyorum.

Önsözün Sonsözü

Son zamanlarda insanlar bana “çok düşünme, bunları düşünmenin şu an sana ne faydası var, sen kafayı kırmışsın” gibi şeyler söylüyorlar sohbetlerimizde. Kısmen haklılar, tüm bu düşündüklerimin dünyaya kuşbakışı baktığımda herhangi bir anlamı yok, ancak dünyanın içindeyken bir anlamı var ve ben bu dünyanın içinde yaşıyorum. O yüzden bu düşünsel uçsuz-bucaksızlık ve özgürlük yaşantımı onlarınkinden daha üstün kılıyor…

#OD | Başlangıçta hiçbir şey yoktu!