Ruhu Kanser

Güvenmiyor musun Bana?
Bari ilhamıma bak,
işine gelmezse yine git, gitmeden onu da yak.
Aşk zaten yanmak,
Aşkı mutluluk sanan aptallar,
peşinde Aşık diye dolananlar, onlar dolandırdılar.

Bilmem kaç gündür Sen’sizlikte olan ben,
bir an bile Sen’i unutmam,
onlar, bir asır olmasan da,
Sen’sizliğin farkına varmazlar.
Gitmenden endişe etmezler de daha neler, neler.

Sen’sizliğin karşılığı olduğundan,
karşılıksız Sen’sizlikteyim,
aslında bu biraz karışık. Kırışıklıklara kavuştuğunda yüzün, gözüm yine Sen’de,
Sen’ce bu kaç sene? Bilinmez, bilinmeyen bilinmez, ne zaman unutacağımı bilmem.
Bu basit, bilmediğimi, öğrenmem gerek.

Matematik gibi, vakit ayırmak gerekli,
görmüyor musun, benim hafızam sözel,
söz de bir tek Sen’inle güzel, nasıl unutayım o halde? Aslında bu da basit, bir kez gülümse, kaybederim aklımı, ya da bir kez kötü söz söyle, kaybedeyim canımı Karadeniz’de.

Sen’sizlik bir tek bana ayıp, bir Aşk kadar uzaklık,
Sen hiç, Ruh’u kanser olmuş biri gördün mü?
Aşığım çünkü, ondandır Ruhumun lösemisi,
en önemlisi anemisi, Aşk kan emici.

İşte bu yüzden, Aşk’ını benden başka yazanlar, şair yamakları, Sen’sizlik Ustalığımın tüm boş vakitlerinde değersiz kafiyelerden esinlenip yazdılar Sen’i, o yüzden ben kadar içten değiller, okudukları seslerinden belli, sesleri itici… değil mi? Sana göre değil.
Bu iş bana göre değil, baksana ne kibir delisi ettin beni Sen’sizlikle.
Sen yüzüme yazık ettin, ben koca yeryüzüne.

Oğuzhan Deniz – Martı Terbiyecisi / 058