Yaratılışın Şiiri

Görmek Sen’i şiirlerde.


Oğuz’un yazmadığı tüm kötü şiirlerde.
Okumak kendi gözlerimden,
ve kıskanmak kendi sözlerimden,
ve Sen’i özlemek yine kendi sözlerimden…
ki bu, intiharı yaşatmayan tek mevsim,
ağaçların isyan etmediği tek mevsim,
bir afla açtılar yine çiçeklerini,
ve hangi el uzanırsa,
kırılır bilmem kaç yerinden…

Bedenin tuttuğu bir sırdır Ruh,
o sırrı Aşk’la öğrenirsin,
anlamazsın yine de…

Şu saçma davaların şiirleri ve şairleri,
ne varsa onlarda,
ne anlam arıyorsan orada…
geri dön.
Yüzümde cinayet sakalı ve
öldürdüm tüm Sana yazılmış şiirleri,

yaktım içlerini, dışlarını o sayfaların,
kalbim makber.
Sövüp dünyaya,
ve gündüzlerine,
ve gecelerine,
ve tüm saatlerde.

Nedir yani şiir yazmak?
Nedir yani şiir olmak?
Bir kadının yüzünden şiir,
yüzünde en güzel şiir,
nedir yani gözlerindeki kafiye?
Güzellikle savaşıyormuş gibi elmacıklarından,
zaten kim görse,
boğazına dizilirdi tüm kalpatışları,
sonsuz bir saltanatı vaad eden
Adem elması gibi kadının elmacıklarından.

Tuhaf!
Bu yaratılışın şiirini yazmaktan uzak herkes,
ben hariç,
ben hapis,
ben muaf bu uzaklıktan,
bilmem kaç defa,
bilmem kaç defa anımsamak,
gökyüzünden yüzünü…
Tıpkı ölümsüzlüğü yeni kaybetmiş gibi kadının güzelliği,
yüzünde tuttuğu tüm gülüşleri,

tutamazsın, göremezsin,
ama tutunabilirsin o gülüşlere,
ve sadece benim gözlerimde…

Hiç gülümsemese şimdi,
hiç gün göstermez gökyüzüm şimdi,
şimdi hiç geçme zaman,
lütfen,
gülümse, binlerce uçurtma için.

Döner dolaşır, başa döner Aşk,
başına gelince anlarsın,
tüm şiirleri,
şarkıları,
kimse kalmaz etrafında,
dünyada sadece ikimizin kalacağı güzel sabaha!

#OD | Mehpâre – 30.Mektup