Burası Güneş Görmez Bir Hal Aldı Yine

Bendeniz, Oğuzhan Deniz…

Birçok sözün sahibiyim.
Aşk’a yandığından beri canım, yangınlarda canım.
Zamanla cebelleşirken, şimdi yeni uzaklıklar burkuyor ince ince çatılarımı.
Burası güneş görmez bir hal aldı yine.
Gökyüzüm karardı, yüzüm gibi… Geceden siyah sakallarıma özendi umutlar, rüzgar esti, geçti.
Bir vardı, birden yok oldu… Karamsarlığımın ince narin dizeleri, vazgeçip somuttan, kabalaştı.

Güneş başkalarını aydınlatıyordu oysa, gece Ay’ın eviydi, 14’ünden çalıntı, sığıntı.
Koca bir ömrü kaçırdım, kırıklarla dolmuş ruhumun içindeyim hala…
Dürüst değilim kendime, her yeni günde, bir yığın yalan dudağımda, özgürce savrulurlarken, düşünmüyor aklım…

Bendeniz, Oğuzhan Deniz…
Buradayım, bütün bu sahteliklerin içinde sahte görünüyorum.
Oysa uzun uzun bak bana, ne görebilirsen Sen’den başka, “O” var şu masiva yükünden heybemde.
Sigara is odam, sis gibi görmez göz gözü kimi zaman, an be an kanser ederken parmaklarımdan dudaklarıma ellerim, bu serzenişe daha fazla dayanamam…
Acıyla da aramdan su sızmaz… ne lanet bir adam oldum yine. Yüzüm çirkinleşti de Sana bakışlarım değil.
Sana bakışlarımdan anla ne denli Aşığım gözlerine… artık mesele bu da değil.

Bendeniz, Oğuzhan Deniz…
Kimsenin anlamadığı sözlerin sahibiyim.
Kimi zaman kendime yazarken, kimi zaman sadece yazabiliyor olmaktı yazmak.
Kimi zaman sadece O’na tüketirken kafiyeleri, kimi zaman kimsesiz gibi hissettirdi yazmak.
Bu yüzden arada kaybederim kendimi, bu karanlığın bir manası yok, ona anlam yükleyen de benim.
Hislerimden tut da rüyalarına kadar ne kadar da anlam dolu aslında…
Buna anlam yükleyen de benim.

Bendeniz, Oğuzhan Deniz…
Şimdi anlaşılmayan bir yığın söz güzafı daha…

Güneş bohçasında taşır alevi, Alev ki Oğuz’dan medetli… Maden kalbine isterik, bundan isterim.
Bir yığın güzaf bunlar gözlerine, sözlerimden kabalaştıkça alıştı yine yüzler…
Görmezden geldiler de kendilerinden vazgeçtiler, onlar martı, onlar suskunlar.
Şimdi anlamadığımdan kendimi, anlatamam o yüzden…
Ay bohçasında taşır güzelliği, öyle güzel ki, Oğuz ondan sebepli, madem sevebiliyor kalbi, doyasıya sevsin Sen’i, ses etme…
Bir şey söyleme sakın, kırılır kalbi… kırılır ruhu, darılır dünyaya, ağlar, sızlar, vazgeçer yine nefesinden…
Görmezden geliyorum yine kendimi, kendimi görmediğimden vazgeçtim kendimden, bunlar martı, bunlar çığlık atıyorlar, bağırabiliyorlar avazı çıktığı kadar gökyüzünde… Bu nedenle hüzün satar gökyüzü de, yağmur ağlarlar, yıkıntılar arasından filiz verir dallar, bir bakarsın bir evlat doğar bu yıkıntıdan, kimine umut olur, kiminin göz bebeklerine değen bir cümle söz olur bunca kafiye içinde.

#OD | Bendeniz * Burası Güneş Görmez Bir Hal Aldı Yine