Aşığın Kasabı

Yorgun gözlerim, kafiye kurmaktan ilhamım,
Sana çıkan merdivenin tutamaklarına bağladım ellerimi,
basamaklarına damladı Aşk’tan ateş damlası terlerim.
Sen’in gibi değildir Ruh’um, ellerimi tutmayı bildiğin gibi,
Aşk’ın en güzel yerinde bırakmıştı yine hevesin,
dememiş miydim? Demiştim, en başından söylemiştim.
Söylemek para etmemiş, terk etmek gerekmiş…

Mişli geçmiş zamanla anlattığıma bakma,
benim Aşk vaktim sabittir, vaktini bana tamir ettir.
Tüm saatlerini bana getir, Bana kurayım çarklarını.
Azmetti Aşk’ın canıma, canım boğazımda,
saflıkta kalmadı, kirlendi kelimeler Aşk’ınla,
kirliliğinden, liriklerimden anla tüm kötü hallerimi.

Mahvetti ellerim gençliğimi, yazıyor şaheserini,
Şah Şehr-i, Aşk’ın Şan-ı Oğuz,
Sen esirliğinde, Padişahın ilaçsız dertli Martı’ları…
Biliyorsunuz saçmaladığımı, biliyorum aslında saçmalamadığımı,
buz saçaklarından kalemlerle yazıyorum bu satırları.

Kimdir benden daha kahırlı? Oğuz Aşk’ın inatçı katırı,
Sen Aşığın kasabı, eli satırlı, elimde satır başlarımın naaşları,
karalıyorum yeni satırları…

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 012