Ten Ziynetinin

Ben Aşk’ına ölümlüyüm, takıntılı kansere hücrelerim,
demin sigara bulutundan bir oda soludu ciğerlerim,
göz-gözü görmez karanlıkta, öğreniyorum öldüğümü,
Sahra çölünden kumlarla öğrettim saatime sonsuzluğu,
öğrendim Sen’sizliği de her şeye rağmen Sen’sizliğimi…

Söküp atmak isterim Sen’i bu Aşk karmaşasından,
kargaşanın tam ortasında kalırım Martı’larımdan ahaliyle,
toplanıp taşladılar mahalleli, mahallenin delisini,
elimde Aşk’tan bir direksiyon, sürüyorum ayaklarımı Sana.
İnanmasan da, bu zamanda en Aşık benim varlığına,
başka kim dua eder-ki olmasan da yanımda, varlığına?
Uzağımda-ki varlığına?
Uzaksın, olsun, gözlerim Sen’i görme güdümlü,
önceden Sen’i görmemek günlere öcümdü,
Sen’i gördükten sonra görmeden sevmektir Aşk, sesini duymadan, nefesini işitmek.
Hayal görür duyarım, bilirim…

Öğreniyorum, Aşk’ımın kalbine olan üstünlüğünü,
görüyorum, sevgimin Sen’inle birlikte gömüldüğünü,
ilhamı zorla çıkartıp bu toprak çöküntüsünden,
Martı’ların nezaretinde, kazıyorum karanlıkta bu toprağı…
Öyledir,
Sen’i göremediğim her an gözlerimi oyasım gelir…
Sen’i görsem, zerreni ziyan etmem ten ziynetinin, doyasım gelir.

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 011