Senin, Sensizlikten

Kötü kahkahalarla bakıyorlar,
bilmiyorlar ki Sen’i unutmak için saçmalıyorum.
Bilmiyorlar, bilmeyene ne kötülük edeyim?
“Kötü” halimden bilinir en iyi,
vakti durmuş adamın dünyası,
saatimin pili bittiğinden geçmez zamanım,
o yüzden vakit geçmez sanıyorum.

Günlerdir tutuk Güneşim, Ay yüzünden,
yüzün yüzünden tutuldu dilim,
giriştim kağıt kalem şiir efsanem.
Acımasızca kahkahalarda onlar,
acımasızca dolanıyorsun oralarda,
biliyorum üzüntümü,
Sen’in, Sen’sizlikten üstünlüğünü,
henüz yazmadığım binlerce Aşk’ından sözü…
Dönüştü vakit Aşk’la birden ebediyete,
ilelebet gönlüme işlemiş kurşunun,
parmaklarımdan kurşun kalem savunduğu kafiye dolgusu.

Yutkunuyorum, duraklıyorum, yağmur yağdığını sanıp,
ellerimi gökyüzüne açıyorum, aldanmışım yine diyorum.
yağmur içip doyuyorum,
ilhamımla kafiye doğurduğumu,
oysa bilek göğse çekiç,
sinesi örs olan adamın Oğuz,
Sen dolu yağmur bulutu.
Kurtuluyorum bu kaplumbağa adımlarımdan,
yürüyorum da Aşk karanlığında parlıyorum,
bunu göremeyecek kadar miyop gözlerinde,
yeşil bir fener-ki aydınlatıyor hayatımı,
saatimin fosforu.

Oğuzhan Deniz – Vakit Tamircisi / 010