Aşkla Kuşatılmış

Zaten Aşık’ken, nasıl Aşık olabiliyorum Aşkı’mın sonsuz katıyla Sana?
Bu benim marifetim midir yoksa Sen’in mi?
Güzelliğin deli edecek kadarsa, delirmemek değil mi hata?
Hangimiz akıllıyız?
Güzelliğine Aşık olunabileceği kadar Aşık olan ben mi?
Aşık olunabilecek kadar Aşık olan beni terk eden Sen mi?

Kafiyelere bak, kafiye bile değil bunlar,
uyaktan uydurulmuş satırlar,
uyumadan bir satır bile olsa oku hatırıma, kalbine aşılasın Aşk’ı,
taşın bana, kira falan ödeme.

Oğuz, Ruh’u Aşk’la kuşatılmış canlı,
Deniz’le kapatılmış çöller gibi düşün,
içinde incilerden, mürekkep balıklarına,
Sen dolu satırlar, gözlerinden saçlarına.
Sen’sizlikten sonra ebedi yalnızlıkla,
balıklama daldı Ruh’um ebedi Aşk’ına.

Şair falan değilim,
Aşk’ının aklıma getirdiği sözlerden,
kafiye koleksiyonudur şiirlerim.

Aslında bu şiirler benim bile değil,
Sen’i vesile edip ilham, geliyor boyna,
boyuma aldırmadan yükleniyor omzuma,
batıyor ayaklarım Dünya balçığına,
günahlar bulaşıyor üstüme başıma,
af dilemek temizliyor bir tek,
şükredip, af diliyorum bolca.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 052