Güneş Kırmızısı

Yetti gayri, hayli geçti zaman,
aman dilendim Râbb’tan…
İçimin sesini dinlemekten, duyamam başka ses.
Kes bu yolu uzatan köprülerin iplerini,
uçurumda olsa, kısalsın Sana gelen yollarım.

Bitmek üzere olan günün,
Güneş kırmızısı ki bulut şöleni,
kan ağlıyor gün, belki gelmediğindendir.
Belki gitmediğindendir bensizlikten,
kimsesizlikten canı çıkan çocuklar gibi,
soğuktan parmakları açılmayan ihtiyar gibi…
Elini öpersin de, bahtiyar olur ya ihtiyar,
ne ihtizar değil mi?
İstizar tüm ihtizan günahtan.

Affetmek kolaydır da, af dilemek zordur bazen,
hiç suçun olmasa da, af dilemek zorundasın bazen.
İşte biz buna Aşk deriz… Sen’in lügatinde yoktur.
Seni, olmadığın kişiler haline getirir Aşk,
zorlanırsın, horlanırsın.
Aşk’ın öz yuvasıdır gönlüm, köz yuvasıdır avuçlarım,
bir bardak sudur bende ki hakkın, olsun, helal et.
Ben helal ettim çoktan.
Hiç yoktan yüzünü.

Oğuzhan Deniz – Güneş Kavalyesi / 053