Aynı Senaryo

İşte, karamsarlığımdan bir pencere! Ne kadar varsam o kadar varlar… biliyorum. 5 yıl önce keşfettiğim şarkıların yeni popüler olmasına sinirli ve egoistim, evet önce ben dinlemiştim o melodileri, hatta kimilerine şiir bile okumuştum… ama bu 5 yıl daha yaşlı olduğum gerçeğini gizlemiyor veya bana bir şey kazandırmıyor. Ben yazdıkça içimdekiler biter sanmıştım, şimdi ise hepsini tıka-basa kalbimin bir köşesine kaldırdım. Tam da oradan kalbime batıp-duruyorlar. Bense bu sızılara aldırış etmiyorum artık.

Bir yolu olsaydı aldırırdım bu acıları, ne var ki günahlarım altında ezilmekten başka yolum yok! Bunu kendime ben yaptım ama bilmiyordum! Bilmiyorum… üzgünüm. Ne kadar özür dilesem de nafile, zaman geçip-gitti, bu saflığı koruyamadım, onların saflığını da beraberimde götürüyorum.

Şimdi masamda yanan bir sigara, soğumak üzere olan bir çay var ve 5 yıl sonra popüler olacak şarkılar çalıyorlar… onlar benim ne yazacağımı biliyormuşçasına çalıyorlar üstelik.

Evet, özledim, en çokta martılarımı özledim, çığlık-çığlığa bağırışlarını özledim. Tüylerindeki grilikleri özledim ve özlediğim sadece bu değil. İlkbaharın son zamanlarında, uçsuz-bucaksız bir arazinin üzerinde ahşap bir ev ve etrafımda hayvanlar. Evin hemen önünde kış ateşi yanıyor, yanarken çıkardığı çıtırtıları özledim. Güzel bir gün ve hiçbir tasa yok, sadece düşünüp, varlığı anlamlandırma çabası var zihnimde. Ne de güzel… gerçi hepsi geçici, hepsi bitici ve hepsi de itici zaten. Varlığın güzelliğini yok etmek üzere varlar.

Oysa şimdi yatağıma gidip, zincirleri kopana kadar o hayalden diğerine sürükleneceğim. Başım ağrıyacak, canım sıkılacak ama uykuya sızacağım. Hep olduğu gibi ve hep olacağı gibi, sadece bir gün uyanmamak üzere.

#OD * Bendeniz / Hep aynı teraneler esamesi.